Evren Kuçlu

Bu yazı ele aldığı romanı şiddetle tavsiye ettiği için, okumayı düşünenlerin öncelikle herhangi bir bilgi portalından Birinci Dünya Savaşı’nın çıkış gerekçesi/bahanesi sayılan Saraybosna Suikastı’yla ilgili, kaba hatlarıyla da olsa bilgi edinmesinin işlerini kolaylaştıracağını hatırlatalım. Geçici önlem olarak da şu kısa notu geçelim: 19 yaşındaki Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Arşidük Franz Ferdinand‘ı öldürdüğünde Avusturya-Macaristan hükümeti bu suikastın peşini Birinci Dünya Savaşı’nın pimini çekinceye dek sürdürmüştü.

Ian Thornton’un, Tekin Yayınevinden neşredilen Johan Thoms’un Felaketlerle Dolu Muhteşem Hikâyesi, Birinci Dünya Savaşı’nın kendi hatasıyla başladığına kendisini inandırmış yetenekli çocuk, beceriksiz şoför Johan Thoms’un sıra dışı öyküsünü, oldukça çekici bir üslupla anlatan, heyecan verici bir roman. Yazarımız Ian Thronton’un, suikast günü Franz Ferdinand’ın şoförlüğünü yapan adam olarak varsaydığı Johan Thoms, olay günü arabayla yanlışlıkla yanlış yola saparak, bir çeşit kelebek etkisiyle Arşidük ve onun biricik aşkı Sophie’yi, Gavrilo Princip’in namlusunun ucuna getirir. Böylece kaderi bir anda 180 derece ters açı yapan şoför Johan, suçluluk ve korkuyla dolu bir yaşama sürüklenir. Bu arada Johan Thoms’un tamamen hayali bir kahraman olduğunu hatırlatıp şunu da ekleyelim: Suikast günü Ferdinand’ın şoförü Leopold Loyka’dı ve olayla ilgili tarihi okumalara bakılırsa olayda bilinen herhangi bir rolü yoktu.

Yanlış yola direksiyon kıran Johan, Birinci Dünya Şavaşı üzerindeki rolünü abartarak İkinci Dünya Savaşı’nın bitimine kadar önce vatanından, sonra değer verdiği her şeyden köşe bucak kaçar. Hissettiği korku ve suçluluk duygusuyla kendisini ‘gönüllü’ bir savaş esiri olarak oradan oraya sürükler. En dramatik mevzu da, bu kaçışın onu ölesiye sevdiği ve sevildiği biricik aşkı Lorelei’dan ayırmış olmasıdır. Öyle bir ayrılık ki, roman bitince Lorelei’nın binbir umut ve bağlılıkla Johan’a attığı karşılıksız mektupları bir araya toplayıp ortaya çıkan şeyi katıksız bir aşk romanı olarak tüketebiliriz.

İki dünya savaşıyla ilgili bilgi ve yorumlarını Johan’ın iç savaşıyla özenli olarak birleştiren Thornton, öyküyü hazmetmemiz için birçok yön oku koyuyor. Ortada, milyonlarca insanın ölümünün müsebbibi olduğuna inanmış, ölesiye suçluluk duyan, dahası her şeyi bir an önce unutmayı dileyen bir karakter görüyoruz. Bu sarsıntı onu git gide meczupların daha kolay kabulleneceği bir cehenneme itekliyor ki o cehenneme de bir yön oku koyuyor yazarımız. Johan’a bu kederli ve korku dolu yolculuğunda eşlik eden tipleri seçerken onları tarihsel gerçeklikten değilse de öykünün bütününden koparmıyor. Mesela Johan’a, biricik aşkı Lorelei’siz ve tereddütlerle dolu yaşamında yarenlik eden Cicero savaşın karamsarlığını taşıyan, incinmiş bir tip olduğundan hikâyede kendisine rahatlıkla yer buluyor.

Romanda tarihsel açıdan, öykünün hayali karakteri Johan Thoms’u bir kenara bırakırsak, objektif ve genelgeçer bilgiler sunuluyor. Arşidükün suikastından, müttefik devletlerin politikalarına; Hitler’den, Churchill’e, iki dünya savaşını öncesi, sonrası ve aralarındaki organik bağla kayda geçirmiş. Yazar, Birinci Dünya Savaşı’yla ilgili, ansiklopedik kaynaklara aykırı olmayan, geniş bir malumata sahip olduğunu da belirtelim. Belki de bu nedenle Birinci ve İkinci Dünya savaşına kanca atmasına rağmen ideolojik açıdan neye yoracağımızı kestiremediğimiz bir öykü söz konusu. Kitabın kapağında yer verilen Bertolt Brecht’in Hitler’i kastederek söylediği “Onun yenilgisine sevinmeyin siz insanlar. Çünkü dünya ayaklanıp o piç kurusunu durdursa da, onu doğuran kaltak hala kızgın.” alıntısına kanıp kitapta katı bir faşizm eleştirisi bulacağımızı sansak da, Johan’ın hisleri, histerisi ve kaderi üzerinden bir yol tutturduğumuz için daha farklı mevzulara doğru dümen kırıyoruz. Kitabın pozitif enerjisinin de öncelikle bu manevradan doğduğunu söylemiş olalım.

Roman, her bir bölümün başına öykünün gidişatıyla ilgili ipucu içeren başlık, epigraf vs. içermesinden tutun, yazarın zekâsına varıncaya dek modern bir içeriğe sahip. Kurt Vonnegut, Roberto Bolano gibi ustalara benzer bir yaratıcılık ve rahatlıkla hareket eden Ian Thornton’u da benzer bir mesafeden takip edebilirsiniz. Toplumsal olduğu kadar kişisel kodlar içeren Johan Thoms’un Felaketlerle Dolu Muhteşem Hikâyesi sizi buna ikna edecek güçte.

Bu ürüne babil.com‘dan ulaşabilirsiniz.

Johan Thoms’un Felaketlerle Dolu Muhteşem Hikayesi  – Ian Thornton
Tekin Yayınevi