Taner Afşar

Osmanlı Devleti içerisinde hukuka getirdiği yenilikler ve devlet içerisindeki bazı geleneklerin önemli şekilde değişmesine neden olması açısından “Tanzimat Dönemi” çok önemlidir. Adalet Kitabı dünyanın en köklü geçmişine sahip milletlerinden olan Türklerin adalet anlayışını, idare geleneklerinde bu anlayışın yerini, tarihi süreçte yaşanan hukuki değişim ve dönüşümleri, yüzyıllar içinde teşekkül eden önemli hukuk ve adalet kurumlarını inceleyen araştırmaları okuyucularının ilgisine sunuyor. Eser birbirinden değerli isimlerin çalışmaları neticesinde ortaya çıkan hukuk ve adalet tarihimizin önemli meselelerinin incelendiği on üç önemli makale çalışmasından müteşekkil. Eserde Türk devletlerindeki adalet ve hukuk kavramı ile ilgili meseleler belli bir kronolojik bütünlük içerisinde incelenmiş. Çalışma, İslamiyet öncesi Türk devlet geleneği içerisinde hukuk kavramından başlatılarak Selçuklu Devleti, Osmanlı Devleti ve Cumhuriyet dönemine kadar getirilmiş. Kitabın ilk yazısı Halil İnalcık’ın “Kutadgu Bilig’de Türk İdare Geleneği ve Adalet” başlıklı makalesi. Türk devlet geleneği ve bu gelenek içerisindeki törü ve adalet kavramlarının incelendiği Kutadgu Bilig’de; İslam’ı kabul etmiş olan Türk devletlerinde Orta Asya Türk kültürünün nasıl ve ne dereceye kadar devam ettiği üzerine çok kıymetli bilgiler bulunması hasebiyle, Halil İnalcık’ın makalesinin merkezine Kutadgu Bilig’i oturtması son derece önemli…


Adalet Kitabı
Halil İnalcık
Yeditepe Yayınevi

Hiç şüphe yok ki yasa ve yasaklar hukuk içerisinde önemli bir yer tutar. Eserin ikinci makalesi Mehmet Canatar’ın “Yasa, Yasak, Yasakname Tabirleri” başlıklı araştırmasıdır. Canatar, Türklerde yasa koyma geleneğini, törü ile olan ilişkisini ve Osmanlı Devleti’ne intikalini incelemiş. Araştırmada yasa ve yasak kelimelerinin Türklerin Orhun Abideleri gibi çok köklü yazılı kaynaklarında görüldüğünden önemle bahseder. Türklerin on bir asırdır İslam âlemi camiasının içinde olması ve bu aitlik ile ortaya çıkan İslam hukukunun üzerine yoğunlaşan Mehmed Fuad Köprülü, “İslam Amme Hukukundan Ayrı Bir Türk Amme Hukuku Yok Mudur?” başlıklı araştırmasında Türklerde köklü bir hukuki geleneğin İslam öncesinde de olduğunu ispatlayıcı nitelikte bilgiler vermekte. Fahri Unan’ın “Osmanlı İdare Felsefesinde Adalet” başlıklı makalesinde, Kınalızade Ali Çelebi’nin Ahlak-ı Ala’i isimli eserinden hareketle adalet kavramının Osmanlı idare felsefesi içindeki yerini incelemiş.

Osman Kaşıkçı, “Osmanlı Medeni Kanunu: Mecelle” başlıklı makalesiyle Osmanlı Devleti içerisinde çok önemli bir düzenleme hareketi olan Mecelle kanununu inceliyor. İslam hukukunun bir kısmını tedvin eden Türklerin ilk medeni kanunu olan Mecelle’nin hazırlanış sebeplerine, gelenekçiler ile batıcılar arasında yapılan tartışmalara değinilen çalışma geniş bir kaynak literatürü kullanılarak hazırlanmış. Ahmet Mumcu “Cumhuriyet Dönemi Türk Hukuku Resepsiyonu” ile Türk hukuk ve adalet tarihinin en önemli aşamalarından biri olan Cumhuriyet’in ilan edilmesinden sonraki köklü hukuk reformunu incelemiş.

Eserin bütününden yola çıkarak hukukun, halk arasında adaletin sağlanmasının İslam öncesi ve İslam sonrası Türk devletlerinde hayati bir öneme sahip olduğunu ve tüm Türk devletlerinin geleneğinin oluşmasında kilit taşı rolü oynadığı yadsınamaz bir gerçek. Orta Asya Türklerinin toplumsal gelenekleri, İslamiyet’e kadar içinde bulundukları inançlardan edindikleri kurallar, İslamiyet’ten aldıkları şeri hükümler ve sonrasında yaşanan Batılılaşma süreci ile vuku bulan düzenleme hareketleri üzerinden yazılan Adalet Kitabı’ında tüm bu etkileşimlerin topyekûn hukuk geleneğimizi oluşturduğunu söyleyebiliriz. Hukuk ve tarihin ortak dili kullanılarak hazırlanan eser ilgilileri için tam bir başucu kaynak kitabı hüviyetini taşıyor. 

Arka Kapak dergisi 10. sayı