Hem siyasetçi hem siyaset bilimci olan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, özel ilgi alanı olan şehirler konusundaki ilgisini ve birikimini kitaplaştırdı. Kitap 10 Haziran’da okurlarla buluşacak. Davutoğlu bu yeni kitabıyla politik-stratejik metinlerini tamamlıyor; kültürel birikimini ve medeniyet tasavvurunu şehirler üzerinden ifade ediyor.

Dışişleri Bakanlığı döneminde (Mayıs 2009 – Ağustos 2014) yaptığı seyahatlerde tuttuğu notlara dayanan ve çoğu uçakta yazılmış olan bu kitabın zengin kültürel arkaplanı ise Davutoğlu‘nun derin bakış açısından izler taşımakta. İslam-Osmanlı-Türk medeniyetler sürekliliği kendini en iyi şehirde gösterir, şehirle yaşar. Medine ve medeniyet arasındaki ilişki sadece etimolojik değil aynı zamanda ontolojiktir. İşte bu noktadan yola çıkan Davutoğlu Saraybosna’dan İstanbul’a, Şam’dan Medine’ye, Kuala Lumpur’dan Bahçesaray’a medeniyet haritamızın koordinatlarını çıkaran bu kitapla mütevazı ve yeni bir medeniyet okuması öneriyor.

Kitabın arka kapağında ise kitap şöyle tanıtılıyor:

medeniyetler-ve-sehirler-2

Şehirlerin kaderi, tarihî akış içinde ait oldukları medeniyetlerin kaderi ile özdeştir. Bu bağlamda medeniyetler ile şehirler arasındaki ilişkiyi ele alan elinizdeki kitabın temel kavramı eksen şehirlerdir. Medeniyetlerin yükseliş ve düşüş tarihlerinin mihenk taşlarını oluşturan bu şehirler, bazen mimari formda veya musikinin ritminde, bazen entelektüel geleneğin sürekliliğinde ya da ticaret yolları üzerindeki bereketli bir pazarda ve bazen de politik düzenin merkezinde durarak medeniyet parametrelerinin tarihî gerçeklik içinde zaman ve mekâna yansımasını sağlarlar. Bu bakımdan eksen şehirler diğer tasniflerin tamamına yol gösterir: “Medeniyete Öncü Kurucu Şehirler”, “Medeniyet Tarafından Kurulan Şehirler”, “Aktarılan Şehirler”, “Hayalet Şehirler”, “Tasfiye Edilen Şehirler”, “Etkileşim Şehirleri”, “Dönüşen/Dönüştüren Şehirler”.

Medeniyetler ve Şehirler’in ilk bölümü, ilerleyen bölümlerindeki teorik tahlillerin arkaplanını oluşturan, daha önce gidip gördüğüm ve bizzat tecrübe ederek hissettiğim şehirlerin bendeki izlerini yansıtmaktadır. İkinci bölümde, Weber’in kavramsallaştırmaları çerçevesinde dünya şehir tarihi yazımının kritik bir değerlendirmesi yapılmaktadır. Üçüncü bölümde aynı zamanda kitabın da adını taşıyan “medeniyetler ve şehirler” arasındaki ilişki yukarıdaki tasnif çerçevesinde dokuz başlık altında incelenmektedir.

Her kitabın kendine has bir zihnî serüveni vardır. Gözlem ya da tahayyül ile başlayan, sorularla açılan, analizlerle parçalara ayrılarak derinleşen ve açıklayıcı kavramsal/teorik çerçevelerle bütünleşerek ete kemiğe bürünen ya da kelama/yazıya dökülen bir zihnî serüven. Elinizdeki eser, böylesi bütüncül bir zihnî serüvenin parçası olarak görüldüğünde gerçek anlamına kavuşacaktır.

Kitaba babil.com’dan ulaşmak için tıklayınız..