Doruk Önal

Yönetmen Paul Greengrass’ın altı dalda Oscar adayı olan filmi Captain Phillips / Kaptan Phillips, 2013 yılının öne çıkan, başarılı filmlerinden birisi. Greengrass, The Bourne Ultimatum / Son Ultimatom ve United 93 / Uçuş 93 gibi başarılı filmlerinin yanına, -belki de- bunlardan elde ettiği deneyimle Kaptan Phillips’i de ekliyor. Yaşanmış bir hikayeye dayanan öykü, Richard Phillips’in 2009 yılında Somalili korsanlar tarafından kaçırılmasını anlattığı kitabından uyarlanarak sinemaya aktarılmış.

Kaptan Phillips, hikayesinden çok adım adım artan gerilimi, abartılmamış kaçma-kovalama sahneleri, kamera kullanımı ve başarılı oyuncu performanslarıyla türünün iyi örneklerinden birisi. Tom Hanks’in baş rolünde yer aldığı filmde, ona eşlik eden Barkhad Abdi, Somalili korsan Muse rolünü muhteşem bir performansla izleyiciye sunuyor. Kendisine Oscar adaylığı getiren bu rolün sinema kariyerinin ilk deneyimi olduğunu da hatırlatalım.

Film, Phillips’in Vermont’taki evinden, Umman’ın Salalah limanına demir atmış Maersk Alabama adlı gemisine doğru yol almasıyla başlıyor. Phillips eşiyle birlikte havaalanına kadar yol alırken “ekmek aslanın ağzında” temalı, çocuklarının geleceğinden endişe duyan bir baba olarak mesajlar veriyor. Buradan hızla Somali’ye gidiyoruz ve ‘nasıl ve niye korsan olunur?’un cevaplarına bakıyoruz. Köye gelen bir grup eli silahlı kişi köydekileri tehdit ederek onlardan gemi kaçırmalarını istiyor. Her ne kadar bir tehdit gibi görünse de aslında köylülerin para kazanmak adına tercih ettikleri, hatta korsan olmak, gemi kaçırmak için birbirleriyle kavga ettikleri bir süreç bu. Bir nevi iki farklı dünyanın kapısından içeri giriyoruz bu bölümlerde. Aynı amaca farklı yollarla ulaşma çabasını izliyoruz. Kısaca herkes ekmeğinin derdinde.

Buradan sonra dört kişilik korsan grubunun ufacık bir tekneyle, koskoca, silahsız bir gemiyi ele geçirmesini anlatan, aksiyon dozu gittikçe artan sahnelere geliyoruz. Filmin ilk bölümü olarak nitelendirilebilecek kaçma, kovalama ve Kaptan Phillips’in esir alınmasına kadar ki süreç, mesaj kaygısından çok sinema işçiliğiyle öne çıkıyor. Bu andan itibaren ‘Muhteşem Amerika’nın gücüne tanıklık ediyoruz. Bir filika içerisinde dört korsanla başbaşa kalan Kaptan Philllips’in yardımına ABD Donanması yetişiyor.

Özellikle filika içerisindeki bölüm ‘ayrı dünyaların ayrı insanları’ lafını bize daha net gösteriyor. Film bu bölümde ağırlıklı olarak Amerikan Rüyası’na atıf yapıp, bir yandan ABD’nin askeri gücünü övmeye, yüceltmeye yönelik Hollywood’un olmazsa olmaz kurallarını işletse de, korsan Muse’un içinde olduğu durumu seyreylemek, bütün bu korsanlık sevdasının ardında başka şeyler olduğunu da bize gösteriyor. Phillips, “hepimizin patronu var” diyor, Muse’un sözü üzerine. Muse uzun bir zincirin en değersiz ve kolayca bir kenara atılacak halkası olduğunu en başından beri biliyor. 6 milyon dolarlık bir fidye almasıyla göğsünü gere gere övünürken, hala olduğu kişinin farkında. Bu yüzden “balıkçılık ya da insan kaçırmak dışında bir şeyler olmalı” diyen Phillips’e “belki Amerika’da vardır” diyor.

Muse, balıkçıdan korsana dönüşen, ABD’ye gitme hayaliyle yanıp tutuşan, gariban bir Somalili. Zengin ülkeler gelip balıklarını avlıyor, onları sömürüyor, haliyle geriye korsanlıktan başka bir şey kalmıyor. İş burada da bitmiyor elbette. Daima bir üste hesap vermek gerekiyor. Koca bir gemiyi ele geçirdiğinde ‘aslan’ kesilen Muse, 30.000 dolarlık parayı, ben dilenci miyim diyerek kenara itebiliyor. Çünkü o para asla onun olmayacak ve eli boş dönerse bu durum belki de ölümüne sebep olacak. Kısaca, insan kaçırmaktan başka yapacak hiçbir şey yok!

Genel olarak film Amerika’yı övme gayreti içerisinde olsa da bazı detayları cımbızla almak mümkün içerisinden. Somali ve benzeri ülkeleri bir yandan sömüren, kaynaklarını tüketen fakat bir çok alanda da yardımlarını esirgeyemen büyük dünya ülkeleri arasındaki farkı, iki insan bakışı üzerinden az da olsa göstermeyi başarmış film. Son ana kadar her şeyin güzel olacağına inanan Muse, nihayet büyük güç tarafından kandırılıp, ona boyun eğmek zorunda kaldığında ise iş işten çoktan geçmiş oluyor. ABD hapishanesine gidecek Muse’un hayalleri, bambaşka bir şekilde gerçekleşiyor. Kazanan yine güçlüler!

babilcomdanalabilirsiniz

Yönetmen: Paul Greengrass
Senaryo: Billy Ray, Richard Philips
Yapım yılı: 2013, ABD