Evren Kuçlu

Biyografik yapımların en akıcı örneklerinde bile bir durağanlık hissi izleyicinin başına bela oluverir. Hele de izleyici, biyografisi anlatılan şahsiyetle filmin öncesinden şöyle ya da böyle ilgili değilse. 1999 yapımı Man On The Moon (Aydaki Adam) ülkemizde pek bilinmeyen komedyen Andy Kaufman’ın gerçek öyküsüne sırtını yaslayarak bahsettiğimiz riske sinesini açan trajikomik bir film. 1984’te Amedus’u çekerek insan hayatına kamerayla nerden, nasıl sokulacağını çözmüş usta yönetmen Milos Forman’ın koltukta olması işin rengini değiştirmiş elbette. Bir de komedinin bu yerküre üzerindeki en kullanışlı arayüzü Jim Carrey’nin başrolde olduğunu düşününce avantajın tamamen set ekibine geçmiş olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Bu arada filmin uyarlama kahramanı Kaufman’ın hakkını yememek lazım tabii. Zira ülkemizde pek bilinmese de tuhaf performanslarından, aşırılıklarından ve her fırsatta sergilediği Elvis Presley taklitlerinden ötürü ülkesinde yeterince bilinen absürd bir komedyen var kâğıt üstünde. Mizah anlayışı yüzünden şöhreti ıskalayan, kaçık bir adamın öyküsü doğru sete sokulunca oldukça işe yarar bir kompozisyon çıkmış ortaya.

Görünüşe bakılırsa içindeki şovmenlik arzusuna gem vuramadığı için kendisiyle dalga geçilmesini göze alarak, derme çatma barlarda sıkıcı şeyler söyleyip patronlarını zor duruma sokan, patavatsız bir adamdan bahsediliyor. Gerçekte kendisini komedyen değil şarkıcı ve dansçı olarak niteleyen Kaufman, filmdeki haline bakılırsa bunlardan hiçbirisi değil. Mizah anlayışı biraz çarpık, sert ve kullanışsız. İnsanları güldürmekten çok şaşırtmayı ve bu uğurda gerekirse başlarını belaya sokmayı istiyor. Yapmak istediği şeyin Türkçe karşılığı tam anlamıyla “eşek şakası” Mizahla ilgili altın öğütleri tutmaktan hazzetmediği gibi, şöhrete giden yolda çukurlar açarak kendi sonunu kendisi için de şaşırtıcı kılmak peşinde. Naçizane Saturday Night Live şovunu sürdürürken, yetenek avcısı menajer George Shapiro’yla (Danny DeVito) tanışıp ucuz numaralarını pahalı stüdyolara sokma fırsatını eline geçirince öyküsü biraz bulanıklaşır. Bir zamanlar Star Tv’de de yayınlanan “Taxi” dizisinde oynama teklifini dizinin kendisine kazandıracağı onca şöhreti göz ardı ederek, sırf aşırılıklarını sergileyebilmek koşuluyla, istemeye istemeye kabul eder. Böylece patronların onun için planladığıyla Kaufman’ın kafasındakiler hemen çelişmeye başlar. Devamında vazgeçemediği muzipliklerini patronlarıyla kavgayı göze alarak sürdürür. Bu doğrultuda kadınlarla cinsiyetlerarası Amerikan güreşi müsabakaları düzenler ve bu güreşlerin başpehlivanı hep kendisi olur. Bu güreş şovlarındaki tavırlarıyla sevenlerini karşısına almaya başlasa da bunu umursamaz; çünkü asıl amacı kendisini güldürecek şeyler yapmaktır. Anlatılanlara göre gerçekte 1984’te cenazesi kaldırılan Kaufman 2004’te bu uzun süreli şakasına bir son vererek yaşadığını ilan eder. Bu şakayı niye yaptığına, arayı niye bu kadar uzattığına dair herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Bu tür şeyler yaptığında kendini bir illüzyonist kıvraklığına erişmiş bir çocuk gibi mutlu olduğunu biliyoruz, hepsi bu. Andy Kaufman olarak edindiği şöhreti bir kenara bırakıp ucuz bir barda, bambaşka bir kılıkta Tony Clifton adıyla şovmenlik yaparken de halinden memnun olduğunu tahmin etmek güç değil.

Anlaşılmadığını düşünen bir komedyenin sıra dışı öyküsü var perdede ve bütünüyle gerçek. Sanırım film ekibi bu komik öykünün ciddiyetine inandırmış kendini. Jim Carrey Kaufman’ın büstünü doldurabilmek için bir lastik gibi oradan oraya uzuyor. Truman Show’daki (1998) harika performansına bir yenisini eklerken, taklit yeteneğiyle öne çıkmış Andy’nin taklidinin taklidini yaparken hiç de zorlanıyor bir hali yok. Özellikle Tony Clifton kılığına girerken oyunculuğa doymak ister gibi, canla başla kendisini hiperaktivitenin kollarına bırakıyor.

Man On The Moon, puslu bir medya eleştirisini çatlak bir adamın hayatı üzerinden yapıyor. Bir komedyeni ondan daha komik bir adamın canlandırdığı nefis bir film bu. Danny DeVito en iyi yapacağı işi, menajerliği üstlenmiş. İnişli çıkışlı grafiğine rağmen işin ehli yönetmen Milos Forman’ın dokunuşlarıyla komedi ve dramın atbaşı gittiği bir kült çıkmış ortaya.

Man on the Moon / Aydaki Adam
Senaryo: Scott Alexander, Larry Karaszewski
Yönetmen: Milos Forman
Yapım yılı: 1999, ABD