Taner Afşar

Şair İsmet Özel 73 yaşında. Cemal Süreya’nın tabiriyle solcuların vazgeçemediği, sağcıların da bir türlü tam sahiplenemediği şair. Abartılı cümleler kurmadan denilebilir ki İsmet Özel’in hayatı Türk edebiyatının bir yansımasıdır. Hayatıyla edebiyat, duruşuyla aksiyon adamı…

Türkçenin en büyük şairlerinden İsmet Özel, 1975 yılında, o güne kadar ön saflarında yer aldığı sosyalist hareketten kopmuş ve İslami harekete katılmıştı. İslâmi kesimin, Özel’i sahiplenme sürecindeki tereddütü bir süre sonra ünlü şairin bu kesimin yıldızı haline gelmesiyle sona erdi. Özel’in şiiri ise değişmemişti, hâlâ her yazdığı şiir laik çevrelerde de konuşuluyor ve okurlarını heyecanlandırıyordu. Ama Özel, bir yandan da günlük, ideolojik yazılara başlamış, İslâmi kesimin en önde gelen fikir adamı haline gelmişti. Kadrine inanmış, değerinin farkında, ama kıymetinin bilinmediğinden de emin…

Önceleri, çok da gizlenmeyen bir keyifle “Bak, komünist şair de bizim gibi oldu” denildi. Bu kendisine bir ilgi sağladı. Ancak Özel, korunma mekanizmalarına ihtiyaç duymadığı için asıl meseleye yöneliyordu. Özel, her daim İslâmi hareket içinde çok prestijli ama söylediği kulak arkası edilen biri olarak yaşadı. Anlaşılmayan değil, ekseriyetle anlaşılmak istenmeyen bir şair…

Derdi olanın cümlesini tamamlamaya nefesi yetmez. İsmet Özel, hep nefesi yetmeyenlerden oldu. Bu mevsimin son kuşlarından… Edebiyatı has, tamamen dünyevi endişelerden arınmış bir çerçeve içinde değerlendirdi. Özel için edebi üretim, o işi dünya ölçüsünde iyi yaptığını göstermekle eş anlamlıydı. Ama Özel’in şiire başladığı yıllarda, yani 60’larda, Türkiye’de edebiyat “Acaba, gerçekten Türkiye’yle ilgili bir yeni endişeye bulaşmalı mıyım?” sorusunu sordu kendisine. Ve sosyalist hareketle bağlantılandırdı kendini. İsmet Özel’in şiiriyle beraber bu soru cevaplanmış oldu. Özel’in edebiyatta yaptığı bu dönüşüm daha sonra bir aşama daha geçirdi. İsmet Özel’in kendini 1975 yılında Müslüman olarak adlandırmasıyla birlikte eski arkadaşları da dâhil olmak üzere birçok insan “Artık şiir yazamaz. Ne yazacak ki; oldu gerici!” dediler. Ama yeni şiirleri çıkınca insanlar baktılar ki, “Adam hâlâ şiir yazıyor.” Çünkü Özel hangi sebeplerle sosyalist olduysa, aynı sebeplerle kendini “Müslüman” olarak tanımladı.

İsmet Özel daima sözünü ince eleyip sık dokuyarak, sözün mâna ile buluşmasındaki şiddeti en etkili haliyle ayarlayarak yazdı. Oldukça ağır bir dille kaleme aldığı makalelerini anlamakta güçlük çekip, “Ne var sanki daha açık yazsanız” diyenlere, “Ben anlatmak için büyük çaba sarf ediyorum. Anlamak isteyen de azıcık kendini yorsun” diyerek cevap veren Özel, yaptığı işe verdiği önemi son yazısındaki “O kadar ki benden başka bir kalemle ikâme edilebilecek tek bir satır yazmadım” diyerek ortaya koydu. Genelde alışık olduğumuz şairin melankolik dünyasından ziyadesiyle uzak olan fikrin kavgasını veren kişi, dilce susup bedence konuşulan bir çağda kolay anlaşılmayacağını bilmesine rağmen derdini anlatmaya çalışan şair…

İsmet Özel’i anlatmak zordur. Çünkü onun sadece şair yanını ele almak diğer yönlerini görmemezlikten gelmektir. Olabildiğince şiir yazıp şiir söyleyen İsmet Özel, felsefe, sosyoloji, tarih, din hakkındaki görüşleriyle de önemlidir. Tam bu noktada İsmet Özel’in Kırk Hadis isimli eseri önemli bir yer tutmaktadır. İlk olarak Kasım 2003’te yayımlanan Kırk Hadis, İsmet Özel’in radyo konuşmalarının kaleme alınması suretiyle meydana gelmiştir. TİYO Yayıncılık tarafından yapılan yeni edisyonuyla (Temmuz 2013) 6. baskısını yapan Kırk Hadis’te yeni bir önsöz bulunuyor ve kitaptaki hadislerin Arapça metinleri elle rika hattıyla yazılmış olarak okuyucuya sunuluyor. İsmet Özel’in Kırk Hadis kitabından ne anlamalı? Bu hâlâ bilinmiyor fakat İsmet Özel kitabın önsözünü bitirirken derdini şu şekilde belirtiyor: “Kimin kime düşman olduğu, kimin kime dostluk gösterdiği ve kimin kimle haşrolunacağı ezelden belli. Ben sadece şu dünya zindanında kötü kokudan rahatsız olan ne kadar insan kaldı ise, onların kendi burunlarında kabahat bulma hatasını işlemelerini güzel bulmadım, nâçizâne.”


Kırk Hadis
İsmet Özel
Tiyo Yayınevi

Kırk Hadis, İsmet Özel’in kendine has üslubuyla kendini anlamaya niyetli olanlara sunduğu, cesaret sahibi, tutkularını din edinmekten rahatsız olanlara tavsiye edilebilecek kıymetli bir eser. Hadislerle karşılaşınca laubali davranmayı ahlakına sığdıramayanlara, hangi pencereden bakılarak hayata anlam katılacağının yollarını ve haşyetini sunan bir eser. Şair sezgisi ile toplumsal olayları çok erken kavrama basiretine sahip olan İsmet Özel; özellikle son dönemlerde sıkça rastladığımız hadis tartışmalarına ışık tutabilecek etraflıca bir giriş yapmış. Türkiye’de ve sair yerlerde Sünnet karşısında tavır takınanların bu tavrının altında kendilerini daha çok söz sahibi kılma endişesi yattığını; ayrıca modern insanın “çare” diye sunduğu şeyin bizzat “hastalık” olduğunu da nazarımıza vuran İsmet Özel pek güzel bir ifadeyle, “Allah Resulü’nün bize öğrettiği şey, hayatımızın hâlis olarak yaşanabilmesi için, bize sağlanan bir yardımdır” diyor.

Acaba, İsmet Özel’e “sünnet” veya “hadis” denildiği zaman bu, İsmet Özel’de nasıl bir çağrışım yapıyor yahut sünnetin İsmet Özel için yeri ve önemi nedir? Özel, bu sorunun cevabı olarak Kur’ân ve sünnet denildiği zaman bir bütünden bahseder; bir bütünü işaret ederKırk Hadis için Kur’ân ile sünnet arasına bir hat çekenlere karşı dik duruşun eseridir de diyebiliriz. Eğer kitapta, hadislerin İsmet Özel tarafından yapılan açıklamalarını bulacağınızı zannediyorsanız yanlış istikâmettesiniz demektir. Zira Kırk Hadis’in en önemli derdi, bir şairin hadislerle olan ilgisi ve hadislerden aldığı ilham.

Yokuşu dik yükü ağır olanlardan olmayı tercih etti Özel ve tabii ki “inceldiği yerinden çıt diye kırılan Türkler” karşısında kendi deyimiyle “Kalın Türk” olmayı seçti. Belki de bir seçimden ziyade zorunlu bir yönelimdi onunkisi… Aksiyona dönüşmeyen düşüncenin kokuştuğunun farkındadır Özel. Peki, nedir bu kalınlık incelik meselesi? Özel’e göre Türkler önceden kalındı, fakat son zamanlarda incelmeye başladılar. Ona göre bu incelik hayra alâmet değil. Çünkü kıtalar aşan ve imparatorluk kuran Türkler esasında ince değildi. Onları hemencecik kırmak mümkün değildi. Oysa geçen zamanla birlikte Türkler de inceldi. Özel’e göre incelmiş Türkler “çıt” diye kırılıyor.

İsmet Özel ismi ile belki de en fazla bağdaşan bir tanımlamadır Kalın Türk; Müslümanlık ve Türklük ile ilgili fikirlerinin detaylı şekilde görülebileceği bir kitabının da adıdır aynı zamanda. 1993 yılında İzmir’de “Medeniyetler Çatışması” üzerine yapmış olduğu bir konuşmanın 53 sayfalık metne dökülmüş halidir Kalın Türk. Özel’in Kalın Türk’ü Nisan 2006 tarihinde Şule Yayınları’ndan çıkmış. Kitap küçük hacimli; fakat 53 sayfada çok şey anlatılıyor. Geniş içerikli bir konuyu kısaca zihne yerleştiriyor. Bu kitapta da yine ince göndermelerde bulunmuş İsmet Özel. Sözü yormadan söylemiş. 13 yıl önce verilen bir konferansın, uzun zaman sonra kitaplaştırılması, Özel’in, söylediklerinin arkasında olduğunu ve durduğunu gösteriyor.

Özel, Gerçek Hayat dergisine verdiği röportajda Türklükle Müslümanlık arasındaki ilişkiyi irdeleyerek Kalın Türk kitabında ele aldığı mevzunun çerçevesiyle ilgili olarak da ipucu veriyor:

“Allah Resulü, cihada gitmeyip de onun masrafıyla mescit inşa edenlerin mescidine hiç gitmedi ve o mescit sonunda yıkıldı: Mescid-i Dırar… Ben diyorum ki, Türk olmak, İslâmiyet’in ortaya çıkışından bu yana, kâfirle çatışmayı göze almakla mukayyettir. Allah Resulü, cihada gitmedikleri için o insanlara ne münafık dedi, ne kâfir dedi. Ama mescitlerine girmedi.”

İsmet Özel’in bir şair ve yazar olmaktan öte, birey olarak ortaya koyduğu tavırlarla ilkeli ve tutarlı bir aydın olarak edebiyat coğrafyasındaki yeri eminim hep kalıcı olacaktır. O küçük korunaklı yaşamlarını mutluluk sananlara karşı bazen fısıltıyla bazense haykırarak gerçeği söyleyecektir. Biz modern zamanlarda öyle bir şeyi kaybettik ki ne tarif edebiliyoruz ne tahmin… Bu saatten sonra kelimeler bize yardım edebilir mi şüpheliyim, ancak her daim coşkun akan ırmak İsmet Özel kendimizi özgür hissetmemize katkı sağlayabilir. 

Arka Kapak dergisi 26. sayı