Merve Akbaş

Elinde bir not defteriyle orta yaşlı bir Alman asker çöle karşı oturmuş ne yapıyor? Bahsimiz Auler Paşa. Generalin sıcak kuma basarak aldığı notlar II. Abdülhamit’in tüm engellere rağmen yaptırdığı Hicaz demiryolu hakkında. Auler Paşa, görevi boyunca yaşadıklarını ve inşaatın teknik detaylarını onlarca yıl önce not edip kitaplaştırmış. Bu eserin mesleki bir rapordan çok daha fazlası olmasını sağlayan ise içinde bölgenin kültürü, coğrafyası ve tarihi ile ilgili detaylara yer vermesi.

“1904 yılının Ağustos ayında zat-ı şahanenin bir iradesi ile şimdiki Evkaf Nazırı Turhan Paşa’nın başkanlığında Hicaz demiryolunun ilk kısmını teşkil eden Şam-Maan hattı ile tâli hat olan Hayfa-Der’a’yı tetkik edip son istasyon olan Maan’dan, açılış törenini yapacak olan imparatorluk heyetine askeri teknik aza olarak tayin olundum.” Auler Paşa’ın notları bu cümleyle başlıyor. Paşa, II. Abdülhamit’in 1900’de Şam-Mekke arasında kurulacak demiryolu hattının yapılasına dair iradesini yayımladıktan bir süre sonra heyette görev almış. Projenin detaylarına hakim önemli bir tanık.


Hicaz Demiryolu İnşa Edilirken
1 Şam – Maan Hattı
Auler Paşa
Çevirmen: Eşref Bengi Özbilen
İş Bankası Kültür Yayınları

İstanbul İle Hicaz’ı Birleştirmek

Bilindiği üzere II. Abdülhamit’in İstanbul ile Medine-Mekke’yi bağlayacak bir demiryolunu yapmak istemesinin pek çok nedeni vardı. Demiryolunun manevi bir değer taşıması ve “içeride fetih siyasetine destek sağlamak” da bunların bazıları…

Tabi maddi çıkmazların yanında teknik problemler de baş gösterdi: Daha önce ciddi bir demiryolu inşaatı yapmamış olan Osmanlı ve yine bu anlamda Avrupalılara kıyasen tecrübesiz olan Müslüman mühendisler… Abdülhamit özellikle inşaatta Müslüman mühendislerin çalışmasını istiyordu ama demiryolu hızlı ilerlemediği için Alman mühendisler işe alınmaya başlandı. Bu noktada bir sorun daha belirdi. O da demiryolu hattının bir bölümünün geçtiği kutsal topraklara Alman mühendislerin, tüm gayrimüslimler gibi, giriş yapamayacak olmalarıydı. Auler Paşa’nın macerası tam burada, Maan’nda başladı. Parça parça ilerleyen inşaatın Maan’dan Şam’a kadar olan bölümünde çalışan Auler Paşa, kimi zaman meslektaşlarına bazı bilgiler aktarmak, kimi zaman da bölgede karşılaştığı kültürleri daha iyi anlamak için notlar kaydetti. Zamanla içeriği zenginleştirdi. Yıllar sonra notlarını kitaplaştırmaya karar verdi.

Avrupa’ya İmkansız Görünen Çabalar

Geçtiğimiz aylarda Türkçe olarak, Hicaz Demiryolu İnşa Edilirken ismiyle raflarda yer alan kitap, notların ilk bölümünü kapsıyor. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan eserin ikinci cildi de okurla buluşacak. İlginç olan, bu notların teknik detaylardan çok daha fazlasını içermesi. Paşa bir yandan mühendisliğinin gereği olarak projenin değerlendirmesini yapıyor, teknik bilgiler veriyor ama diğer bir yandan da yaşadıklarını raporunun arasına serpiştiriyor. Anlattıkları özellikle Avrupalıların ilgisini çekmiş. Hicaz demiryolunun tüm zorluklara rağmen o günlerde en hızlı inşa edilen hat olması bunun bir nedeni. Baron von der Goltz’un şu yorumu bu ilginin başka bir nedenini de açıklıyor: İtinalı hazırlıklar yapmaya alışmış olan Avrupalılara yapılması imkansız görünen şeylere pervasız bir cesaretle ve Allah’ın inayetine sığınarak başlanmış ve göründüğünden çok daha kolaylıkla üstesinden gelinmiştir. Bizim için bundan alınacak bazı dersler vardır.

Allâh Yansur Sultânenâ

Bu kitabı mesleki bir rapordan çok daha fazlası yapan, o döneme dair bazı fotoğrafları gözlerimizin önüne sermesi. Hicaz demiryolu hattının Şam-Maan bölümünün açılış töreninde yaşananları anlatan şu satırlar, kendimizi orada hissetmemiz için iyi bir neden: “Yüz binden fazla erkek, kadın ve çocuk set çekilmiş dalgalı bir deniz gibi yolun iki tarafını doldurmuşlardı ve zaman zaman askerlerin teşkil ettiği çemberi aşıyorlardı. Askerlerin rengarenk üniformalarının Şam halkının Şark usulü giysileriyle karışımı nasıl da renkli bir manzara teşkil ediyordu! Art arda kadınların sevinç bağrışmalarının eşlik ettiği erkeklerin “Allâh yansur sultânenâ”* sesleri duyuluyordu.” 

*Allah padişahımızı muzaffer kılsın.

Arka Kapak dergisi 28. sayı