Merve Akbaş

“Charles Baudelaire sadece modern şiirin kurucusu değil. O bir yandan geleneksel olan algıları yıkmakla uğraşırken bir yandan da alacaklılarından kaçıyor. Kişisel sorunlarıyla boğuşuyor, ilham perisi arıyor, kalemiyle para kazanmaya çalışıyordu. Baudelaire, bizim için önemli bir sanat adamı. Ama yaşadığı hayat talihsizlikler ve sorunlarla doluydu. Öyleyse soralım: Şairin hayatı şiire dahil mi?

Rilke, Genç Bir Şaire Mektuplar’da Franz Xaver Kapuus’a şöyle der: “Gecelerinizin en kuytu saatinde kendinize şu soruyu yöneltin: İlle de yazmam gerekiyor mu?” Genç yazarlar ve şairler ruhlarının derinliklerinde bu soruya olumlu bir yanıt bulduktan sonra Charles Baudelaire’in öğütlerine yönelebilir. Çünkü yazarın Edebiyat Heveslisi Gençlere Tavsiyeler isimli kitabı, bir sanatçının hayatı boyunca karşılaşacağı sorunlara odaklanarak pratik çözümler öneriyor. 28 sayfalık kısa kitap, sanat hayatını doğru biçimle yönlendirmek isteyenler için temel tüyolar gibi. “Esin kaynakları, çalışma yöntemleri, şöhretin getirdiği handikaplar, eleştirilerle göğüs göğüse çarpışmak…” Baudelaire’in hayatından parçalar gibi.


Edebiyat Heveslisi Gençlere Tavsiyeler
Charles Baudelaire
Çevirmen: Alper Turan
Sel Yayıncılık

Şiirde büyük devrim yapan kalem, bize kitabında şunu söylüyor: “Tuvali doldurmak renkleri boca etmek değil, iskeleti oluşturmaktır. Yazar başlığı atmak için kalemi eline aldığında, tuval zihninde dolmalıdır.” Word sayfasını açtığınızda veya elinize kaleminizi aldığınızda zihninizde cümlelerin yeri belli olsun diyor özetle. Tabi bununla da kalmıyor. Dokuz ana başlık altında toplanmış tavsiyelerini sıralıyor: Ücretlerden, eleştiriye hatta üretim yöntemlerine… İlginç olan nokta, modern şiirin kurucusu olarak görülen bu şairin yaşadığı dönemden yaptığı tavsiyelerin hemen hepsinin hâlâ güncel karşılığının bulunması. Sayfaları çevirirken aslında yazarın o günkü dertleriyle bugünün yazarının dertleri arasında bir fark olmadığını görüyoruz. Yani Baudelaire’in cümleleri hâlâ canlı. Tabi bir edebiyat heveslisi için buradan alınacak bir ders de vardır. Peki, biz Baudelaire’in tavsiyelerini nasıl görmeliyiz?

Şairin Hayatı Da Şiire Dahil Mi?

Charles Baudelaire, Eylül 1860’ta Paulet -Malassis’ye yazdığı mektupta kendini böyle tanımlıyordu. Peki Baudelaire’den, böyle bir tecrübeden, yaşarken kaybetmiş, mahkemelerden, cezalardan başını kaldıramamış, mutluluğu bulmakta mahir olmayan şairimizden tavsiye almak ister misiniz? Belki önce Cemal Süreya’ya bakıp “Şairin hayatı şiire dahil mi?” diye sormalıyız. O meşhur yazısında şöyle diyordu Süreya: “Şair kendini anlatırken çağını, çevresini, toplumunu da şiire dökebilmelidir. O zaman kişisel ögeler bireyin parçalarına dönüşebiliyor.”

Burada bazı soruları yeniden sorabiliriz. Bir şairin edebi yaşamı kadar gündelik yaşamı da önemli midir? Onun şiir veya sanat üzerine öğütleri kadar yaşamsal öğütleri de ilgiyi hak eder mi? Veya bir şairin edebi başarısı yaşamındaki iniş çıkışlarla mı dengeleniyor? Cemal Süreya Neyzen Tevfik’in içinden bir Tayyar Altıkulaç çıkma ihtimalinin okuru nasıl etkileyeceğini düşünür. Biz yelpazeyi biraz genişletelim. Ece Ayhan, devlet memurluğunu bırakıp zorluklarla dolu günler geçirmiştir. Turgut Uyar ondan farksız değildir. Edip Cansever tam zamanlı şairliğinde üç gün bile İstanbul’dan ayrı kalamaz. Slyvia Plath de Nilgün Marmara da intihar eder. Çok sevdiğimiz Heidegger Nazi Partisi üyesi, Ezra Pound da Mussolini’nin destekçisidir. Kuşkusuz hepsinin hayatındaki bu önemli noktalar onların eserleriyle doğru orantılıdır. Hayatlarıyla eserlerini birleştirirler. Talihli veya talihsiz… Yaşadıkları hayatla sanatlarını birleştirdikleri için bizim üzerimizde farklı etki bırakırlar.

Peki bizim şairimiz ne yapıyor? Baudelaire kendisinin düşmanıdır. “Kendi kanının vampiri”dir, acı çekmeyi ister. Annesine olan hastalıklı düşkünlüğü, yalnızlığı kaldıramayışı, sansürlenen şiirleri, yardım ödeneklerine başvuruşu, onun Paris’i… Her biri ona dahildir. Zaten bize tam da bunu söylüyor: “Okuyacağınız tavsiyeler tecrübenin meyvesidir; deneyim denen şey belli bir miktar hatayı barındırır; bu hataların hepsi (veya neredeyse hepsi) zamanında işleniş olduğundan umuyorum ki benim tecrübem de hataların her biriyle doğrulanacaktır.”

Arka Kapak dergisi 29. sayı