Celine Symbiosis

Zaman içinde, toplumsal değerlere göre değişen beyaz kavramı, ilk çağ toplumlarında saflığın simgesidir. Afrika kabilelerinde yüzde kullanılan beyaz renk yeni bir başlangıcı simgeler. Antik Roma’da seçimlere katılacak adaylar ve kölelikten azat edilenlerin giysileri beyaz renktedir. Rönesans’ın estetik anlayışına göre bir hanımefendi beyaz tene, beyaz ellere ve beyaz dişlere sahip olmalıdır. Beyaz, Bakire Meryem’i temsil eden renklerden biridir. Vaftiz edilen kişi, beyaz giyerek günahlarından arınmış olduğunu gösterir. Aynı şekilde Mekke yolundaki hacı da kutsanmak için beyaz ihram giyer. Beyaz aynı zamanda kışın ve insan hayatının son evresi olan yaşlılığın rengidir. Hastalığın, kemiklerin ve kefenin rengi de beyazdır.

Kireç, çinko, titanyum, baryum, pirinç gibi birçok şeyden elde edilebilen beyaz boyanın en acımasızı kurşundan yapılandır. Çok eski zamanlardan yakın tarihlere kadar benzer şekilde elde edilen kurşun beyazı (üstübeç), ince kurşun levhanın sirke dolu bir çanakta asitlenmesi sonucu geriye kalan birikimden elde edildi. Tarifteki en radikal değişiklik ise Hollanda’nın Altın Çağ’ında yeni bir bileşen eklenmesi olmuştu. Bu bileşen bir kova dolusu gübreydi. Asidin buharlaşması için ısı sağlayan karbonik gaz, aynı zamanda karbondioksidin maddeyi kurşun asitten kurşun karbonata dönüştürmesini hızlandırıyor, bu sayede saf ve temiz beyaza dönüştürüyordu.

Kurşun beyazı hakkında ilk bilgileri Yaşlı Plinius’un (MS. 23-79) Doğa Tarihi adlı yapıtından alırız. Plinius, kurşun beyazının yutulduğunda zehirli olduğundan bahsetmesine rağmen, tozunun nefes veya deriden alınması hakkında hiçbir yorumda bulunmaz. Yüzyıllar boyunca birçok ressam, fabrika işçisi ve hatta güzellik peşindeki insanlar bu boyadan zehirlenir. Buna rağmen 19. yüzyıla kadar soylular, güneş altında çalışan işçilerden farklılıklarını vurgu yapabilmek için tenlerine beyaz kurşun gibi zehirli metalleri kullanarak beyazlaştırır. Antik Mısır’dan beri tarifinin neredeyse hiç değişmediği Güzellik Goncası kreminde bulunan kurşun beyazı nedeniyle kadınlar sinsi bir hastalık olan ve böbrekleri mahveden plumbism’in1 pençesine düşüyorlardı. Sanayi Devrimi sonrası kurşun beyazı üreten fabrikalarda çalışan işçilere güvenlik önlemi olarak koruyucu maske vermek yerine günde üç kez süt2 dağıtılıyordu.

Ressamların sıkça kullandığı kurşun beyazının bir diğer dezavantajı, kalıcı olmayışıydı. İtalyan ressam Cennino Cennini, Orta Çağ sanatçılarının kullandıkları malzeme ve tekniklerle ilgili önemli bir bilgi kaynağı olan Il Libro dell’arte (Sanatçının el kitabı) kitabında fresklerde boyadan kaçınmak gerektiğinden bahseder. Çünkü kurşun beyazı zaman içinde kararır. Buna rağmen kurşun beyazının kullanılmasının nedeni, alternatifinin bulunmamasıdır. Ressamlar kemik beyazını kumlu ve gri buluyorlardı. Tebeşir beyazı kurşuna göre daha kolay bulunmasına rağmen saydamdı. Ne kemik ne de tebeşir kurşunun verdiği dokuyu ve parlaklığı vermiyordu. 18. yüzyılda yeni keşfedilen baryum elementi alternatif bir beyaz bulmak için kullanıldı. Çünkü baryum kıttı ve ressamlar onu kurşundan elde edilen beyaz kadar yoğun olmadığı için kullanmadılar. 1834 yılında çinkodan elde edilen “Çin beyazı”, fiyatının kurşun beyazının dört katı olması nedeniyle tercih edilmedi.

Sanat tarihinde beyaz, monokrom ve felsefi boyutta ilk kez Süprematizm’in3 kurucusu Kazimir Maleviç (1879-1935) tarafından kullanıldı. Sanatta varlığın karşısında yokluğun kavram olarak anlamını sorgulayan Maleviç, Beyaz Üzerine Siyah Kare olarak bilinen resmiyle, sanatın önce sıfır noktasını belirledi. Üç yıl sonra ortaya çıkan Beyaz Üzerine Beyaz Kare, soyutun gidebileceği son noktanın, yani sıfır noktasının ilanıydı. Buradan, yani sıfır noktasından sonra her şey bir sonsuzluk içinde yeniden başlayabilirdi. Aynı zamanda boş bir sayfaya henüz ne yazacağına karar vermemiş olan insanın başlangıç noktasıydı bu. 

1.Kurşun geleneksel olarak Satürn gezegeniyle ilişkili görüldüğünden hastalığın diğer adı Satürnizm’dir.

2.Süt kurşun zehirlenmesine karşı iyi gelen doğal bir antidot içerir.

3.Sınırlı sayıda renk kullanarak daire, kare, çizgiler ve dikdörtgenler gibi temel geometrik formlara odaklanmış bir sanat hareketidir.

Arka Kapak dergisi 34. sayı