Adalet Çavdar

1930’ların, büyük ekonomik buhranla baş etmeye çalışan ABD’sini anlatan roman, bugünün arkeolojisi gibi.

James M. Cain, 1892’de Baltimore’da doğdu. Birinci Dünya Savaşı’nın son yılında askere alındı ve cepheden çeşitli gazete ve dergilere yazılar yazarak kariyerine başlamış oldu. Savaştan döndükten sonra St. John’s Üniversitesi’nde akademisyen olarak çalışmaya başladı. Efsanevi dergi The New Yorker’ın baş editörlüğünü üstlendi. Hollywood’a senaryolar yazdı. İlk romanı Postacı Kapıyı İki Kere Çalar’ı 42 yaşında, 1934 yılında yayımladı. Boston’da müstehcen olduğu için yasaklanan roman, Albert Camus’nün Yabancı romanının da ilham kaynağı oldu. Yazar 1974 yılında Mystery Writers of America tarafından Büyük Usta Ödülü’ne layık görüldü. 1977’de ise hayata veda etti.

Alakarga Yayınları, James M. Cain’in ilk kez 1941 yılında yayımlanan Mildred Pierce romanını Temmuz ayında Berkan Kirmit ve İpek Kökeş çevirisiyle yayımladı. Mildred Pierce, 1945’te Michael Curtiz tarafından sinemaya, 2011’de de Oscar adayı yönetmen Todd Haynes tarafından beş bölümlük bir dizi olarak televizyona uyarlanmıştı. Dünyaca ünlü pek çok oyuncunun yer aldığı film de dizi de kendi alanlarında çeşitli ödüllere de layık görülmüş.


Mildred Pierce James M. Cain
Çevirmen: Berkan Kirmit,İpek Kökeş
Alakarga Sanat Yayınları

Mildred Pierce, konomik kriz karşısında insanların ayakta kalmak için verdikleri mücadeleyi, yerinde saymanın ve çöküşün tekil hayatlarda nasıl bir karşılık bulduğunu tasvir ediyor. Bu tekil buhranlar, yaşanan toplumsal ve siyasal travmanın bütününü daha da görünür kılıyor. Zira ekonomik krizin yarattığı sarsıntı, beraberinde ahlaki bocalamaların boyutunu ve o bocalamalar da kriz sonrası dönemin toplumsal içeriğini belirliyor.

Aldatıldığını öğrendikten sonra iki kızıyla hayatta kalmaya çalışan bir kadının hikâyesi Mildred Pierce. Büyük kızının hırs ve hasetle örülmüş karakteriyle küçük kızının daha mülayim yapısı arasında denge kurmaya çalışıyor. Bir yandan da yemek yapıp lokantalar açarak ekonomik krizle baş ediyor. Küçük kızının ölümüne, büyük kızının ise şantajla bir başka aileden para sızdırmaya çalıştığına tanık oluyor. İşin kötü tarafı, her iki düşüşe de mâni olamıyor. İktisadi buhran, romandan şöyle bir geçen herkesin üzerinde büyük bir yük, nihilizm ve sıkıntı halinin genel atmosferini oluşturuyor. Cain, bütün bu ortamın yüce değerler, ahlak, güven, aile vb. kavramların sınırlarını nasıl yeniden belirlediğini tasvir ediyor.

Mildred Pierce hayatta pek çok badire ile sınanmış ve kimi imtihanlardan kalmış, kimilerini ise idare etmiş bir kadın olarak hayatına devam ediyor. Rahatlık içerisinde geçirdiği her gün, sonunda onu başka trajedilere sürüklüyor. Başarılı olmak yetmiyor, güçlü ve aynı zamanda da diğerlerinin kötülükleriyle mücadeleye her daim hazır olması gerektiğini sıklıkla unutup, kötü tecrübelerle yeniden ve yeniden hatırlıyor.

Ben Mildred Pierce’i okur ve bu yazıyı yazmaya çalışırken, Türkiye’de döviz kurları âdeta uçuşa geçmişti. Bu her birimizin hayatlarının sonsuza kadar etkilendiği, yoksullaştığımız, sıkıştığımız, hayallerimizin bir kısmından vazgeçtiğimiz bir hayata sürüklendiğimiz anlamına geliyordu. 2001 krizinin olduğu dönemde henüz çok küçüktüm.

Düşünmeden edemedim, her kuşak en az birkaç buhranla uğraşmak zorunda kaldı bu dünyada. Her seferinde öncekinden daha derin ve daha acı bir tat bırakarak giden, toplumu çürüten bu krizlerle, buhranlarla yüzleşmekse kimsenin aklına gelmedi. Cain’in romanı böylesi bir davet. Krizi atlatmakla kalmayıp ortaya çıkış koşullarını ve onu atlatmak için alınan önlemlerin, atılan adımların sonuçlarını da iyice gözden geçirmek, bedeli ancak böyle ödemek gerektiğine dair bir çağrı. O yüzden bugün, şimdi okurken bütün o komplo teorilerinin ne kadar boş olduğunu, her ekonomik buhranın ardında büyücek bir ahlaki kriz yattığını gözler önüne seriyor.

James M. Cain- Mildred Pierce

Arka Kapak dergisi 36. sayı