Büşra Yücedağ

Neden böyle başladığımı ancak kitabı okuyunca anlayacaksınız. Açık konuşmak gerekirse kitabı okumak başlarda işkence gibi gelmişti. Hele ilk kez denediğiniz bir tarzsa her kitapta başlangıçta yaşadığınız o sıkıntıyı yaşamamanız mümkün değil. Ama kesinlikle kitabı okumaktan vazgeçmemeli. Saim Kolhan aslında benim gibi dikkat dağınıklığı tavan yapmış insanlar için büyük bir iyilik yapmış. Kitaba odaklanmadıysan şayet okumaya kalkmanı hiç tavsiye etmem. Onlarca ve hatta daha fazla ismin arasında neyi nereye koyacağını bilemiyorsun.

Madem böyle bir tarza başlıyorum öyleyse ilk önce kitabın arka kapak kısmını okuyayım dedim. Her kitapta yaparım bunu. İşe yarıyor, merak uyandırıyor, kendine çekiyor. E benim de buna ihtiyacım vardı ki başladım okumaya. Ben satırların arasında kaybolurken –şaka değil cidden kayboldum- kitap kendini yavaş yavaş açmaya başladı. Zaten bence bir kitabın başı yoksa sonunun ve sonu yoksa da başının bir anlamı yok. Ne zaman ki sonuna geldim, kafamda o zaman bir şeyler oturmaya başladı. İpucu vermeyeceğim. Merak edin biraz.


Yüzük Darbesi
Saim Kolhan
Nesil Yayınları

Gerçekten alıp okunmalı. Yer yer “Yok artık!” veya “İnanmıyoruum!” diye verdiğim ani tepkiler, benim çevremde bile anında merak uyandırdı. Kitabın ismi bile enteresan. İnce bir şekilde düşünülmüş kurgusu. Bütünlük muhteşem. İnsanların aklına nereden de geliyor böyle bir kurgu diye şaşırmaktan alamıyorsun kendini haliyle. Roman yazmak elbette zor. Ancak bence işin esas kısmı onun gövdesini oluşturmakta, konuyu bütünleştirmekte ve tabii ki kurgulamakta. Olmuş bir olayı yazmıyorsun nihayetinde. Bu yüzden hayret etmemek elde değil.

Arka kapak şunları söylüyordu. “Muktedirler: Dünyaya hâkim olmaya çalışan kötüler. Ancak karşılarına dünyayı kurtaracak Negative isminde bir iyiler güruhunun çıkacağını hiç hesap etmemişlerdi.” İsminin hakkını veren bu kitap gerçekten bir yüzüğe ne kadar çok şey sığdırılabilir gösteriyor biz okurlara. Çininin yüzükle, yüzüğün sesle, sesin kokuyla nasıl dans edebileceğini gözler önüne seriyor. Bir Ahmet Ümit kadar gerdi beni Kolhan’ın bu kitabı. Kitap eksik kaldı, ben de eksik kaldım. Beklentim nasıl sonuçlandı ya da herhangi bir beklenti içinde olabilme durumum neydi orası muamma.

Merakta kalmak bence bir kitabın kendine çekme oranını tavan yaptıran etkendir. Peki, bu kitabın merak edilebilirlik durumu nedir? Sonunda ne olacak diye sorguladığımız kaliteli kitaplardan mı yoksa bu filmin sonu belli dedirtecek bir kalitede mi bunu açıklayabilirim. Gerçekten filmin sonunu merak ediyorsunuz; ancak filmin sonu için tahmin yürütme ihtimaliniz oldukça düşük. Ters köşe yapmıyor belki ama bu sesleri ben nasıl beynimde hissederim diyorsunuz.

Kendinizi kahramanın yerine koymamanız mümkün değil. Farklı bir bakış açısı oluşturuyor bu sizde. Kahraman strese giriyor; ben de onunla birlikte strese giriyorum. Ve bence betimlemesi sıkıcı olmayan o güzel kitapların yanında yer almayı sonuna kadar hak ediyor. Zira insan vücudunda zuhur eden olayların nasıl hissedilir ve akla sığdırılabilir bir şekilde anlatıldığına en son Zweig’ın Satranç’ında rast gelmiştim. Yüzük Darbesi 2 oluyor. Okunmalı mı? Kesinlikle! 

Arka Kapak dergisi 13. sayı