Onur Caymaz

Tam da İş Bankası Kültür Yayınları, Kayıp Şairler dizisine Halim Şefik, Nevzat Üstün, Suat Taşer ve Suphi Taşhan’dan sonra ara verdi diyordum ki Balkıs çıkageldi.

Nor Or dergisinde 23 Mart 1946 günü, geçenlerde demiş Avedis Aliksanyan, “değerli genç Türk şair A. Kadir’i yolda gördüm, güleç bir yüzle bir kitap uzattı bana. Kapağına bir göz attım, Balkıs; yazarın adını aradım, iki imza yan yana Garbis Cancikyan, Haygazun Kalustyan.” A. Kadir, Mösyö Avedis’e tanır mısın bu arkadaşları, diye sormuş, ilgisini çekmiş olacak. Çekmeyecek gibi değil, Kalustyan’ın şu şiirine bakın: “şimdi / bir kadın / işsiz kocasını bekliyor / şimdi / kâğıt parçalarının alevi / pazar kaldırımları üstünde / dökülen lahana yapraklarını / yemeğe çevirecek / ve masa üstündeki ekmek bıçağı / tekrar / ekmek ekmek ekmek bekleyecek…”

Alacakaranlık anlamına gelen Balkıs’ın ilk sayfasını açmış Aliksanyan: “bu kitap Kader matbaasında 1942 senesi birinciteşrin ayında tam 250 tane basılmıştır.” Kader Matbaası. O kader, alıntıladığım şiir nedeniyle dönemin emniyet müdürlüğünü rahatsız edecek; şiir, “birlik ve beraberliğimizi bozucu” nitelikte bulunacaktır. Oysa Kalustyan’ın “bir kadın” diye söz ettiği kadın annesidir. Şair 1965 sonunda Ermenistan’a göç eder ve bir daha şiir yazmaz. 1971’de, evinde ölü bulunur.

Diğer şairimizin hikâyesi daha hazin. 19 Mart 1951 günü, Tebi Luys dergisinde Kalustyan, can arkadaşı Garbis’e seslenmiş: “Geçen sene senin birkaç şiirini Ore Or (Günden Güne) adlı bir kitapta topladık, yayınladık. Bu kitabın hasılatıyla mezarına bir taş koyacağımızı, kitabın girişine de yazdık.” İnsanın şiiriyle kendi mezarını yaptırtması… (Mezar taşında yazanlar: “ocağın altında doğdum ben / ateş yüreğimde tüter / kılıç alnımda doğdum ben…”) Üstelik elliler İstanbul’unda, hem de Ermenice bir şiir kitabıyla… Şiirin işe yaraması bu olsa gerek!

1920’de doğmuş Cancikyan. Seyahat adlı şiirinde “babam Arapkir İstanbul, annem Tekirdağ Hayrabol”, dedikten sonra ekliyor, Samatya’da Marmara Caddesi’nde No: 55’te oturmuşlar; Ziya Osman’ın Misak-ı Milli Sokağı, No: 37 şiiri gibi… 1946’da, Balkıs’tan dört sene sonra verem illetine yakalanıp Yedikule Sırp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nde ölüyor Cancikyan… Ölüm döşeğinde son isteği, Balıklı Ermeni Mezarlığı’na, Ermeni lirik şairi Misak Medzarents’in yanına gömülmek. Hrant Dink ile aynı toprağa, belki de birbirine bakıyordur taşları, kim bilir? İsimlerini hiç duymadığımız nice komşu şair… Yan yana yatıyorlar hep. Bunca yakınken hiç tanışmamış olmak; büyük bir Ermeni şairler antolojimiz var mı acaba?

Garbis neşeli de bir adam. Badger dergisinde 1939’da yayınlanan ilk şiiri Ore Or, Araksi Soğomon imzasını taşıyor. Kendi ismini kullanmamış; çünkü yayınlanmak üzere gönderdiği şiirler hep cevapsız bırakılmış. Bunun üzerine kadın mahlası kullanayım, o zaman ilgilenirler diyerek edebiyat geleneğimizin bir çeyreğini özetleyen sorunsala parmak basmış. Bu ilk yayınlanış macerasından sonra önü açılan şairin Jamanak da dahil birçok Ermeni yayınında şiirlerine rastlanıyor.

Zaman anlamına gelen Jamanak, mahallemizin gazetesiydi çocukluğumda. Dünyanın en yaşlı gazetelerinden. Kuruluş: 28 Ekim 1908. Bir zamanlar Tanpınar’ın da evinin bulunduğu Narmanlı Han’daydı bürosu. Onlar oradan taşındı, Narmanlı Han satıldı, Ermeni şairlerimizin şiirleri çevrilip hiçbir Türkçe ders kitabına girmedi, sonra da kardeşlikten bahsedip durduk hep…

Cancikyan’ın şiirleriyle açılan Balkıs’a döneyim. Öyle güzel ki kitap, daha ilk sayfada başlıksız bir şiir var, Asaf Hâlet Çelebi’ye ithaf… Sonra Metin Altıok’un yıllar sonra yazacağı Bir Uyumsuz Rastlaşma şiiri gibi çizilmiş, ilk iki dizenin satır satır bir üçgen şeklinde birleştiği Seyahat şiiri… Attilâ İlhan’ın romanlarını yazdığı Haylayf Pastanesi sonra (“herkes bilir pipo içtiğimi / haylafta oturduğumu”), üstelik Kaptan’ın şiirleri de hep küçük harflerle yazılıdır, büyük harf kullanmaz.

Buradalarmış işte, yaşamışlar… Haklarında ne az şey biliyoruz. Adını andığım Nor Or dergisinde bir zamanlar toplanıp Nor Oryan Serunt (Yeni Gün Kuşağı) sanatçıları adıyla muhalif bir akım yaratmışlar üstelik. Aram Pehlivanyan, Haçik Amiryan, ressam Agop Arpad, bir dolu insan. Hep onlar bizim insanımız, biz onların. Her birini daha iyi tanısak, sahip çıksak, Garbis’in şu şiirini belki Gezi Parkı’nın girişine asacak kadar onurlu bir toplum olurduk belki, öyle mi: “hatırlarım / küçükken / bir gün babam / evimizin bahçesinde / bahçemizin ağaçlarını / tes…. te…. re… / hatırlarım” Öyle herhalde…

Bu ürüne babil.com‘dan ulaşabilirsiniz.

Balkıs – Kayıp Şairler / Garbis Cancikyan – Haygazun Kalutsyan
İş Bankası Kültür Yayınları

Fotoğraftaki şairler
Soldaki: Haygazun Kalustyan
Sağdaki: Garbis Cancikyan