İrem Uzunhasanoğlu

Bir cinayet romanı okuduktan sonra tüm diğer kurmaca romanlar şekilsiz kalacaktır.

Borges

1. Ölüm Sessiz Geldi – Ve Bir öldürme Metodu Olarak Zehir

Agatha Christie yazın hayatı boyunca yüzlerce karakterini öldürmüştür, kimini boğarak kimini bıçaklayarak ama en çok da zehirleyerek. Bunun sebebi ise aşikârdır, Christie, Birinci Dünya Savaşı’nda bir dispanserin ecza bölümünde hemşire olarak çalışmıştır, içlerinde şifalı otların yanı sıra onlarca toksik maddenin de bulunduğu dolaplar, onun romanlarındaki kusursuz zehirleme cinayetlerinin baş aktörüdür. Baldıran ve yüksük otu ne işe yarar, kargabüken otu solunuma nasıl etki eder, arsenik suyla karıştırılırsa ne olur, siyanür nasıl bir ölüm getirir… Christie, Romeo ve Juliet’ten beri vâr olan bir geleneği devam ettirir ve romanlarının birçoğunda maktülü zehirler. Ölüm Sessiz Geldi, Christie’nin ilk romanı olması özelliğinin yanında dünya edebiyatına damgasını vurmuş roman karakteri Hercule Poirot’yu bize tanıtan ilk kitaptır. Poirot burada Styles malikânesindeki bir zehirlenme vakasını efsanevi zekâsıyla çözüme ulaştırır.

2. Roger Ackroyd Cinayeti – Ve Kurmaca Ustalığı

Roger Ackroyd Cinayeti, birçok edebiyat otoritesi, eleştirmen ve hatta Polisiye Yazarları Derneği tarafından “yazılmış en iyi polisiye romanı” seçilmiştir. Dul bir kadının intiharı üzerine King’s Abbot köyünün altüst olan sakin yaşamını konu alan kitapta, Christie bir kurgu ustası olarak devleşir. Agatha Christie, Polisiye edebiyatının önemli bir dalını oluşturan “murder mystery” yani “cinai roman” ustasıdır. Bu gelenek, Christie’den yaklaşık bir asır önce, komşu kıtada Edgar Allen Poe ile başlamıştır, Poe bu türün altından ustalıkla kalkmış olmasına rağmen devam ettirmemiş ve bu geleneği, onun bıraktığı yerden başka yazarlar devralmıştır. Arthur Conan Doyle, ölümsüz Sherlock Holmes serisini 1887 ve 1927 yılları arasında yazmış, yazarken de cinai roman kurmacasında olması gereken elzem unsurları yazın tarihine kazımıştı. Christie ise otuz beş yıl sonra bayrağı Sherlock Holmes’dan alıp Hercule Poirot’ya vermiştir. Polisiye kurmaca geleneğine eleştirel bakış açısıyla yaklaşan ve “kötülerin arasında da iyilerin olduğunu” bize anlatmaya çalışan Christie, okurlarına sunduğu yapbozlarda farklı teknikler kullanır. Katil eski gelenekte olduğu gibi her zaman kötü adam değildir, bazen bir çocuk, bazen bir kadın, bazen ölü bir adam, bazense iki ya da fazla kişidir. Agatha’ya göre suçlunun da ilginç ve renkli bir kişiliği olmalıdır, katil evin hizmetkârı olmamalı ve hatta hiç bahsi geçmeyen önemsiz bir karakter de olmamalıdır.

3. Doğu Ekspresi Cinayeti – Ve Pera Palas’ın 411 No’lu Odası

Agatha Christie’nin dünyaca ünlü Doğu Ekspresi Cinayeti’ni, Pera Palas’ın 411 no’lu odasında yazmaya başladığı rivayet edilir. Doğu Ekspresi Paris’e doğru hareket ederken yoğun kar yüzünden durmak zorunda kalır, ertesi sabah yolcu sayımı yapılırken Amerikalı yolcu kompartımanda ölü bulunur. Hercule Poirot da bu cinayeti araştırmak için İstanbul’a gelir. Tabii gizem sadece Christie’nin romanının içinde değildir. Annesinin ölümü üzerine depresyona giren ünlü yazara bir darbe de kocasından gelir ve metresi Nancy Neele’yle evlenmek için kendisinden boşanmak ister. Bunun üzerine Christie’nin arabası gölün kenarına devrilmiş, eşyaları saçılmış bir halde bulunur ve tam 11 gün boyunca kendine ölü süsü vererek kayıplara karışır. 11 gün sonra, kocasının metresinin adıyla bir otele kayıt olduğunu ve o süre zarfında psikojenik füg geçirdiğini söyler ama dava kapanmaz. Yıllar sonra kayıp 11 günü filme çekmek isteyen yapımcı firma o dönemin ünlü medyumu Tamara’ya danışır, yazarın ruhu çağrılır ve Tamara onlara tüm sırrın Pera Palas’ın 411 no’lu odasında bir parkenin altındaki anahtarda yattığını söyler. Uzmanlar Türkiye’ye gelir, gerçekten de anahtar bulunur. Bu anahtarın, o dönem Pera Palas’ın sahibi olan Misbah Muayyeş’in Yeniköy’deki yalısında bir odanın kapısını açtığını ve orada 11 günü anlatan bir günce bulunduğu da rivayet edilir.

4. Ve Perde İndi – Ve Hercule Poirot Karakteri

Belçikalı emekli bir polis olan Hercule Poirot, Agatha Christie’nin 33 romanında ve elliye yakın öyküsünde yer almış ölümsüz karakteridir. Agatha Christie artık Poirot’yu öldürme zamanı geldiğinde, okurlarına muziplik yaparcasına Ve Perde İndi romanını yazıp bir banka kasasına saklar. Otuz Beş yıl banka kasasında beklettiği romanı ölümünden sonra yayımlanır. Christie’nin ölümünden sonra ölümsüz denen karakteri Poirot’nun da kaybı okurları yasa boğar. The New York Times, Poirot için tam sayfa ölüm ilanı verir. Bu kurmaca bir karakterin arkasından verilmiş ilk ölüm ilanıdır.

5. Cinayet İlanı – Ve Jane Marple

Cinayet İlanı, Chipping Cleghorn köyünün yerel gazetesinde işlenecek olan cinayetin saatinin ve gününün belirtilmesiyle başlar. Köyde yaşayanlar arasında Miss Marple da vardır.

Agatha Christie’nin ikinci ölümsüz dedektif karakteri olan Miss Marple, örgü örmesi ve cinayetlerin esrarını çözen keskin zekâsıyla tanınır. Poirot’nun tam tersidir ve onun kadar profesyonel değildir, sorguya çekmeyi fazla beceremese de basmakalıp cümleleriyle fenomen olmuştur. Amatör becerileri olan Miss Marple 12 roman ve 22 kısa hikâyede yer almıştır.

6. On Küçük Zenci – Ve Toplumsal Temalar

Zenci Adası’ndaki ıssız bir malikâneye davet edilen on kişinin başına gelenler anlatılır, adada mahsur kalırlar ve birbirlerine sırlarını anlattıkça ölmeye başlarlar. Christie’nin sürükleyici cinayet romanları arasında en ünlülerinden biri olmasına rağmen isminden dolayı bir hayli eleştirilmiştir ve ismini değiştirmek zorunda kalır. Başka bir kitabında ise tişörtlü zenci tatlısı adı altında beyaz kremalı puding servis edildiği için eleştirilir. Aslında bu cümleleri anti-kahraman veya kötü karakterlerine kullandırdığı için bir nevi topluma mesaj vermektedir. Christie, ırkçılık, Yahudi düşmanlığı, Zenofobi gibi konulara hassasiyetle yaklaşan bir yazar olarak tanınır. Onun romanlarında her şey ölçülüdür, kantarın topuzunu fazla kaçırmaz. Poirot, bir yerde “kadınlar saygısızdır” gibi bir yorumda bulunurken diğer yandan da “dünya kadınlar için çok acımasız bir yerdir” diyerek bu söylemi dengeler.

7. Son Evdeki Tehlike – Ve Agatha’nın Karmaşık Labirentleri

Hercule Poirot Cornwall sahilinde arabasının freni boşalıp uçuruma yuvarlanan kızın başına gelenleri araştırırken kızın şapkasındaki kurşun deliğini görür ve katili araştırmaya başlar. Yanılsama yaratmak için Agatha Christie olay örgülerini bir labirent gibi tasarlar. Labirentte bıraktığı boşlukları, okur doldurmaya çalışırken çoğu zaman kaybolur çünkü kurduğu cümlelerin çoğu çift anlamlıdır. Gerçeği o kadar iyi gizler ki; okur labirentte yanlış yollara sapar ve sonuna kadar nefessiz sürüklenir.

8. Cinayet Alfabesi – Ve Agatha’yı Çözme Teknikleri

Cinayet Alfabesi romanında Poirot, zeki bir seri katille karşı karşıyadır, kurbanlar alfabetik sıraya göre öldürülmektedir. Katilin kim olduğunu bulmak için Poirot, Arthur Hastings ve Başmüfettiş Japp seferber olurlar. Bu serüven boyunca ipuçlarını takip ederek katili Poirot’dan önce bulmak da mümkündür. Akademisyenler Christie romanlarındaki katillerin ortak özellikleri üzerine istatistiksel çalışmalar yayımlamışlar ve bunun için formüller bile üretmişlerdir. Bu çalışmalara göre katil çoğunlukla kurbanla duygusal bağ içerisinde olmaktadır. Kadın katiller kurbanlarını zehirlerken, erkek katiller bıçak ve ateşli silah kullanır. Kadın katiller genelde hata yapar ve yakalanır ama erkek katilleri keskin zekası sayesinde Poirot yakalar. Katil çıkacak kişinin isminin kaç kez geçtiğine, genelde kaçıncı sayfada ismin gözüktüğüne dair yapılan istatistiksel çalışmalara bakılınca katil Poirot’dan önce yakalanabilmektedir.

9. Beş Küçük Domuz – Ve Gelenekselliğin Dışına Taşan Katil Kim Öyküleri

Genç bir kadın Poirot’ya ulaşır ve yıllar önce babasını öldürdüğü için hüküm giymiş olan hapisteki annesinin masumiyetini kanıtlaması için ondan yardım talep eder. Dava yıllar sonra tekrar açılır. Polisiyede kırılması zor sabit yapıları kıran Agatha Christie, nam-ı diğer “ölüm düşesi” kurguladığı cinayetlerde kurbanlarını ve olay örgüsünü her zaman geleneksel yapıda kurgulamaz. Geleneksel yapıda bir odaya/eve/ mekâna kapanan ve katil bulunana kadar orayı terk etmeyen düzeneği Christie kırar ve cinai soruşturmayı belli bir zamana ve mekâna hapsetmeyi reddeder. Soruşturma, yıllara yayılabildiği gibi tüm ülkeye hatta farklı ülkelere de yayılabilmektedir.

10. Mavi Trenin Esrarı – Ve Agatha Christie’nin eserleri

Zengin bir ailenin kızı olan Ruth, mavi bir trende vahşice öldürülür. Yakut takıları da kayıptır. Hercule Poirot da tesadüf eseri trendedir, kocasından başlayarak tek tek sorgulamaya başlar. Christie bu romanı için “yazdığım en kötü kitaptı” dese de milyonlarca kopya satmıştır. Agatha Christie kitapları dünya üzerinde 2-4 milyar arası satış rakamlarına ulaşmış, Fare Kapanı isimli oyunu 1952 yılından beri Londra’da 23.binden fazla gösterim yapmıştır. İncil’den ve Shakespeare’den sonra en çok satan romanların sahibi, cinayetler kraliçesi Christie, Mary Westmacott mahlasını kullanarak altı adet de aşk romanı yazmıştır. T.S Eliot, Chesteron, C.S Lewis gibi isimler dedektif kitapları yazmayı denedilerse de hiçbiri Agatha Christie kadar başarılı olmamıştır. Kurguladığı çok yönlü cinayetleriyle uzun yıllar polisiyenin kraliçesi unvanını korumaya devam edecektir.

Arka Kapak dergisi 23. sayı