İdris Mahfi

Raviyan-ı ahbar ve nakilan-ı asar nakl u rivayet eylerler ki: “Evvel zamanda, Japonya’da, Oyama Dağları’nda dehşetli devler yaşıyorlardı. Bu devlerin padişahına Şöten Döci derlerdi. Dev padişahı ara sıra Japonya’nın eski payitahtı olan Kiyota’ya hücum eder, ahaliye hatıra gelmedik fenalıklar yapardı. Ahali devlerin hücumundan kurtulmak için şehrin dışarısında setler inşa etmişlerdi. Yine o zamanda Kiyoto’da Minayamu-Tono-Rayiku isminde, akıllı ve cesur bir adam vardı…”

Bizim raviyan-ı ahbara ta Japonyalardan dev masalı söyleten zatın ismi Latif. Yazdığı yer de 1913 senesinde yayın hayatına başlayan “çocukların fikirlerinin açılmasına çalışan ve haftada bir çıkan milli mecmua” Çocuk Dünyası dergisi. Elifba ile yazılmış “Şöten Döci” gibi kelimelerin –ki Şüten Düci, Şutin Doci ve daha bir çok şekilde okunabilir- o zamanın çocuklarınca nasıl okunup telaffuz edildiği merakı bir yana konursa, Tanzimat sonrası matbuat hayatına dahil olan çocuk dergilerinin gelişimi ve değişimi bir hayli ilgi çekici görünüyor.

Bildiğimiz ilk çocuk dergimiz, ilk çocuk edebiyatı mahsullerinin matbu olarak ortaya çıktığı ve Kayserili Doktor Rüştü’nün Nuhbetü’l-Etfâl isimli Arapça alfabe kitabının sonuna eklediği çocuk hikâyeleri, fabl tercümeleri ve kısa hayvan hikâyelerinin 1859’da basılmasından on sene sonra, bir eğitimci ve gazeteci olan Sıtkı Efendi tarafından yayımlanmış. Günlük gazete Mümeyyiz’in haftada bir çıkarılan eki olan çocuk dergisi, ağır dili ve ciddi ve ağırbaşlı içeriğine rağmen 49 sayı çıkmayı başarmış. Ciddi ve ağırbaşlı diyorum, zira Mümeyyiz’de “hayal mahsulü birtakım fâidesiz kelâm”dan ibaret olduğu gerekçesiyle şiire yer verilmemiş. “Şiir yerine târih, coğrafya, mantık, ahlâk kitapları okuyun a çocuklar!” denmiş. 1870’lerde çocuk olmak da bir hayli müşkül görünüyor bu bağlamda.

Mümeyyiz’in ancak bir sene sürdürdüğü çocuk dergiciliği sahasına 1873’te Hazine-i Etfal tek sayılık bir giriş yapsa da, 1875’ten 1896’ya kadar yayımlanan yirmi küsur çocuk dergisinden hiçbiri kırk sayıyı aşamamış, yani bir sene ömür sürme bahtiyarlığına nail olamamış. Ta ki 21 Mayıs 1896 tarihinde İbnü’l- Hakkı Mehmet Tahir Bey “Zükûr ve inâs, etfal-i vatanın tezhib-i ahlakına ve tevsî-i malumatına hâdim olarak şimdilik haftada bir çıkar ve her şeyden bahseder Osmanlı gazetesidir.” takdimiyle Çocuklara Mahsus Gazete’yi çıkarana kadar. Aslında sekiz sayfalık bu gazete kıvamındaki çocuk dergisinin, kendinden önceki emsallerinden pek bir fazlalığı yok. Hatta arada bazı dergilerin denediği gibi renkli basıma girmemişler bile. Ama okuyucuları ile sürekli iletişim hâlinde bulunan dergi yönetimi, okur mektuplarına yer verip onlara açık cevaplar yayınlayarak, gelen tavsiyeler doğrultusunda içerik belirleyerek, hatta derginin ebatlarını ve sayfalarını da ara sıra değiştirerek tam 12 sene boyunca 626 sayı çıkarma başarısını göstermişler. Matbuatta istibdadın olduğu dönemlerde aralıksız yayınlanan ve yazarları, şairleri, mütercimleri her kesim ve sınıftan bulunan Çocuklara Mahsus Gazete, 2. Meşrutiyet’in hemen sonrasında, 1908’in Ağustos ayında sessiz sedasız matbuat âleminden çekilmiş. Sebebi şimdilik meçhulümüz.

Tanzimat sonrası yayınlanmaya başlanan ve 1910’lara kadar çıkan onlarca derginin içeriklerinde Fransız edebiyatı etkisi ağrılıkla hissediliyor. Padişah ile din ve devlete bağlılığın vurgulanması dışında eğitim metodları hep batı eksenli düşünülüp tatbik edilmiş besbelli. 1910’lardan sonra yayınlanmaya başlanan çocuk dergilerinde ise daha bir millî söylem ön plana çıkmaya başlıyor göründüğü kadarıyla. Hele Balkan Harbi’nin hezimetle neticelenmesinden sonra, ihtimal ki çocukların millî duygularnı sıcak tutup karamsarlığa düşürmemek maksadıyla 1913 yılında tam on çocuk dergisi yayımlanmaya başlamış. Çocuk Yurdu, Türk Yavrusu, Ciddi Karagöz, Mektebli, Talebe Defteri gibi isimlerle çıkan dergiler, millî heyecânı yeniden körüklemek üzere aralı aralı boy göstermişler matbuat âleminde. Bunlardan Çocuk Dünyası, 1913’ten 1. Dünya Savaşı’nın sonu olan 1918 yılına kadar aralıksız 94 sayı çıkmış. Osmanlı dönemi matbuatında 50’den fazla çocuk dergisi’nin yarım asırda çıkması da fena bir dergicilik anlayışı olmadığını gösteriyor. Çizgi romanları saymazsak harf inkılabından sonra 80 senede ancak bu sayıda çocuk dergisi yayımlanması bir eksiklik mi, yoksa eğitim metodlarının değişimi mi, buna da eğitim araştırmacıları karar verir artık. 

Arka Kapak dergisi 30. sayı