Özgür Dikmen

Goethe’nin dostu Franz Passow’a yazdığı 20 Ekim 1811 tarihli mektubunda şikâyetçi bir ton vardır: “Hep problem olarak gördüğüm bir şey var. Hatta geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısından bu yana gittikçe derinleşen bir felaket. Artık kimse zahirî olanla batınî olan arasında bir ayrım yapmıyor.” Goethe’nin işaret ettiği şey, modern epistemolojinin yerleşmeye başlamasıyla İslam tasavvufunda zahirî ve batınî anlam ayrımına tekabül eden bilginin katmanları arasındaki ayrımın ortadan kalkışıdır. René Guénon 1925 yılında muhtemelen benzer dertlerle bir kitap kaleme alır. Guénon’un 1925 yılında ortaya koyduğu metin, Dante’nin İlahi Komedya’sına dair batınî bir okuma önerisidir. İlahi Komedya’yı temel olarak Batı’daki bazı batınî halkaların yoğun sembolizmi ışığında çözümler. Haçlı Seferleri sırasında Kudüs’te kurulan ve sonraları hermetik bir tarikate dönüşen Tapınak Şövalyeleri ve sonraları onlardan etkilenen Masonluk’un karmaşık ve yoğun sembolizmi, Guénon’a göre İlahi Komedya’nın anlaşılmasında oldukça önemlidir. Zira Dante bu geleneklerin hâkim olduğu bir atmosferde nefes alır, çeşitli mensubiyetler kurar ve İlahi Komedya’nın kurgusunu da bu geleneklerin yoğun sembolleri üzerinden gerçekleştirir. Guénon kitapta, bütün bu yoğun sembolizme işaret ederken kendisinden önce Gabriele Rossetti ve Eugene Aroux’un bu konuda yaptığı çalışmanın bazı yerlerini tartışmaya açar ve bir takım düzeltmeler önerir.


Dante ve Ortaçağ’da Dini Sembolizm
Rene Guenon
Çevirmen: İsmail Taşpınar
İnsan Yayınları

Guénon’un metin çerçevesinde asıl tartışılması gereken fikirlerinden biri, muhtelif yerlerde yayılan batınî geleneklerin, seküler muhayyilenin karşısında daralan “din” tasavvurunu aşan bir yönü olduğudur. Dahası Guénon’a göre bu gelenekler evrensel batınî bir birliğe ulaşmaktadır. Yazar metinde bu birliğe yaptığı vurgu üzerinden bilhassa doğu ve batının batınî gelenekleri arasındaki ilişkiye dikkat çeker. Metnin satıraralarında bu ilişki, Hıristiyan ezoterizmiyle İslam tasavvufu arasındaki etkileşimler olarak okunabilir. Guénon’a göre Dante’nin İlahi Komedya’da bahsettiği döngü ile İbn-i Arabî’nin Hz. Peygamber’in miracına dair yazdıkları ciddi ölçüde örtüşmektedir. Daha da enteresan yanı ise Guénon’a göre bu örtüşme, Dante’nin İbn-i Arabî okumasından kaynaklanmaz. Şeyhu’l Ekber’in Tapınak Şövalyeleri’nin öğretilerine derinden yaptığı etki Dante’nin metninde kendini açığa vurur. Guénon metninde bu tarz etkileşimler üzerine başka örnekler de sıralarken Ortaçağ’da Doğu ve Batı arasındaki entelektüel köprünün ve batınî etkileşimin şövalye tarikatleri üzerinden gerçekleştiğini belirtir. Ancak her şeyin ötesinde, yazara göre bahsi geçen benzerlikler, coğrafi merkezler arasındaki etkileşimden çok, geleneklerin üzerinde yer alan evrensel doktrinel birliğe işaret etmektedir.

Guénon’un metnini asıl kıymetli kılan husus, zahirî anlamla batınî anlam arasındaki ayrıma vurgu yaparak bilginin batınî yorumuna alan açmasıdır. Bu durumu kitabın başında hermenötik çerçevede tartışmakla birlikte, ilerleyen kısımlarda yaptığı şey bu tartışmasını İlahi Komedya üzerinden derinleştirmek olmuştur. Komedya’da geçen bir ifade üzerinden Guénon, modern okumalarda kaybolan anlamın, kendi kelimeleriyle, “dört anlamdan dördüncüsünün”, yani batınî anlamın derdine düşer. Modernlik öncesi dönemde bilginin içkin bir özelliği olan batınîlik, gerek düşünürlerin siyasi otoritenin müdahalesinden uzakta kalmak için asıl düşüncelerini metaforlarla saklamaları gerekse “emanetlerini ehline tevdi edebilmeleri” adına yaygın bir yöntem olarak kullanılagelmiştir. Dante’ye etkisi bağlamında metinde sıkça zikredilen Pisagor, bu geleneğin öncülerinden kabul edilir. Bilginin bu yönüne yaptığı referansla Guénon satıraralarında Ortaçağ’dan modern döneme aktarılamayarak unutulan, bilginin çok katmanlı yapısını hatırlatarak modern bilginin tekdüzeliğine ciddi bir eleştiri yöneltir. Dante’nin sapkınlığı önkabulüyle başlayan modern Komedya yorumlarına karşı olarak çokluğu ölçüsünde birbirini tamamlayan anlam katmanları üzerinden bir yorum önerir. Ancak her ne kadar Aydınlanma’nın vaad ettiği bilgi idealine ciddi eleştiriler getiriyor olsa da nihayetinde geldiği yerde saflık ve evrensellik tutkusunun modern bilgi eleştirisine gölge düşürmesi muhtemeldir: “Saf metafizik ne pagandır ne de Hıristiyan; o, evrenseldir.” 

Arka Kapak dergisi 9. sayı