Feridun Andaç

Cemal Süreya, modern şiirimizin entelektüel açılımında yer alan şairlerden biri. “İkinci Yeni” şiirinin oluştuğu dönemi, bu kuşağı var eden şairlerin donanımı ve yönelimlerini değerlendirdiğimizde Cumhuriyet’le gelen aydınlanma düşüncesinin değerleriyle kendilerini var ettiklerini gözleriz. Zamanla da, her biri, kendi düşünce iklimlerini yansıtan sözlerini düzyazıyla buluşturdular. Hayata, sanata ve edebiyata bakışlarının yansılarını orada dillendirdiler. İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar ve Cemal Süreya ilk akla gelen adlar.

Süreya’nın şiirinin yanına denemeyi eklemlemesi, açıklayıcı ya da tanımlayıcı bir duruş değildir kuşkusuz. Çünkü oradan şiirine baktırmaz, bakmayı da yeğlemez. Yazınsal deneme ile eleştirel deneme arasındaki gezintisinde anlamak kaygısının yeni şeyler söylemek düşüncesinden doğduğunu gözleriz. Edebiyatın, kültürel coğrafyanın ve hayatın birçok alanına, denemenin ucuyla bakmayı seçmesinin en temel nedeni bu konularda söyleyecek sözü olmasıdır.

Biriktirilen bir zamana döner yüzünü Süreya. Yazmak, kaygı duymaktır onun için. Açıklamak, tanımlamak, yeni düşünceler üretmek ve göstermektir. Denemecinin göstericilikteki kuşatıcılığını seçer. Kimi zaman da buna eleştirel bir söylem katar. Sorgulayıcılığı da buradan gelmektedir.

Denemenin birikimle yazılabileceğine, düşünselözün vazgeçilmezliğine inanır. Denemeyi düzyazının başat anlatısı kılan yanını da hiçbir zaman gözardı etmez. Ki o, denemeye şöyle bakmaktadır:

“Batı ülkelerinde tür olarak şiirden sonra deneme gelmiştir. Öyle ki, Batı romanının kaynaklarından biri de denemedir. Eleştiri de kendinden önce bir deneme ağıntısı olduğu için, kendi ayırıcı özelliğini daha çabuk sezmiş, hızla gelişme olanağı bulmuştur. Bizde ise belirli bir düşünce ortamına ulaşılmadığı, düşünce özgür bir otofinansman kazanamadığı için, edebiyat türü olarak denemenin geciktiğini görüyoruz. Ancak belirli ve üretici bir düşünce düzeyinden sonra geçilebilir ona. Sanat birikimleri, insan ve hayat değerleri bilimlerin getirdiği verilerle denemede gerçekleşir, zenginleşir. Çağın insan bilgileri onda esnek bir devinme ve dışa vurma olanağı bulabilir.”

Onun denemeciliğinin ilk adımı sayabileceğimiz dönem dergiciliğiyle başlar. Papirüs’ten Başyazılar(*) adıyla bir araya getirilen metinler Süreya’nın birikimini taşır bizlere. Ardından Politika gazetesinde yazmaya başladığı “Günübirlik”leri eleştirel üslubunu öne çıkarır.

1976’da kitap oylumuna erişen Şapkam Dolu Çiçekle’de yer alan metinlerin sıkılığı Süreya’yı denemenin uçbeyleri arasına taşıyacaktır.

Denemelerinin Durakları

Taşıyıcı bilinç/bilgi ve sezgi kaynağıdır onun denemelerine yansıyan. Edebiyat duygusu, zaman tanıklığı, yorum gücü, anlam derinliği, sezgisel bakış yolculuğu dilini var eder. Öyle ki Süreya, bir yandan okuma yolculuğunun izlerini taşır denemelerine, diğer yandan da düşünme duraklarını, edebiyata içinden bakma bilincini, taşıyıcı bakışının bilgisini getirip her bir yazısında uçlandırır.

Bir deneme için olmazsa olmaz sorgulayıcılık, bensel anlatım, izleksel bakış tümüyle onun deneme yazarlığının ibresini belirler.

Soru ve sorunlarla yüzleştirir okurunu. Kendi düşüncesine kattıklarıyla açımlayarak yol alır ele aldığı konuyu. Görürken gösterir, düşünürken düşündürür.

Denebilir ki Süreya’nın, bu alandaki birikimi dergiler ve gazetelerle ortaya çıkar. Denemeyi okur(uy)la buluşturan mecra olarak dergi ve gazeteler onun yazınsal yaşamının her döneminde yer etmiştir. Deneme yazmak için bir neden, vazgeçilmez bir mecra olarak çekim odağındadır şairin.

Özellikle dergilerde çıkan uzun denemelerinde edebiyatın, özelde de şiirin tarihsel ve dönüşsel izlerini yansıtır. Bir yanda Ataç üzerine düşüncelerini yazarken diğer yanda onun yazılarına dönerek deneme yazmanın bilgi/bakış/donanım/buluşturma/sezgi ve üslup kurmak olduğunu gösterir bize. Ataç üzerine şu vargısı, Süreya’nın kendisine dönük değerlendirmemizin söz sağanağına bir ölçüde ışık düşürür:

“Ne yazık ki Ataç, sanılanın tersine, edebiyat açısından, eleştiri ve deneme sınırlarını genişletme gereksinimini duyamadı; ya da buna vakti olmadı. Yazı yazmağa oturduğunda karşısında hep Saint-Beuve’ü, Baudelaire’i, Mallarmè’yi, Stendhal’i buldu. Hep onları sevdi ve sonuçta hep onlarla didişti. Böylece ‘Anadolu Sokratesi’nde yaratıcı düşünce çelişkileri, çoğu zaman beğeni çelişkileri hâlinde belirdi. Çelişkinin düşünceden beğeniye geçmesi Ataç’ın yapıtını bir yerde örseliyor; ama ona bir roman tadı da getiriyor.”

Şiir onun kaleminin bilgisi, düşüncesinin iklimidir. Deneme yazarlığını buna ödünç verir. Ki burada açtığı kanal önemlidir. Şaire ve şiire bakışı getirir; hem bir kazıcı gibi şairi/şiirini ortaya çıkarır, hem de edilebilecek sözü etraflıca söyler. Önümüze deneme çizelgesi çıkarır Süreya. Edebiyat ve kültür ortamımıza köprüler kurar, geçişler/i sağlar böylece.

Onda gördüğümüz yan; edebiyatçının/yazarın dil ve düşün dünyasında süreklilik sağlayan şeyin okumak, hayata bunun aracılığıyla bakmak, oralardan devşirilenlerle de deneme yazmaktır.

Aslında, Süreya, denemeyi hayata bakma/yorumlama biçimi olarak görür/değerlendirir bir bakıma. Onun denemelerini okumak, bize, sık sık susuzluğumuzu hatırlatır. Bir de, gezindiği dil ve düşünce atlasında şiirin anlamını bilen/sorgulayan bir şairin bu alanda az yazmasına şaşırıyoruz.

Düzyazı bilincinin kapılarını sonsuzluğa açan özelliği onu günlükler ve portre yazıları yazmaya yöneltir. Günlüklerindeki taşıyıcılık değerbilir tanıklıkla buluşunca öykü tadında denemelerin ortaya çıkmasını sağlar. Çizdiği portre yazılarında ise sezgisellik yüklü yorumsal bakış, humour yüklü anlatım başlı başına bir tanıklığı da içerir.

Sonuçta şunu söyleyebilirim: Cemal Süreya yazınsal ve eleştirel denemelerinde yönlendirici kişilik/kimlik olarak çıkar karşımıza. Bilen gözün yansılarında bir edebiyat düşünürü tavrı vardır. Şairin düşünsel derinliği, düşünce adamı olarak duruşuna oradan bakarız.

Gözlemcidir, ele alıp işlediği konulardaki saptamaları dikkate değerdir. Edebiyatın kaynaklarını bilmesi anlatım ustalığı sağlar ona. Buradan ağan düşünsel dayanakları birikiminin göstergesidir.

Özellikle bir dönemin düşünce iklimine bakabilmek için dikkatle okunmalıdır Cemal Süreya’nın yazınsal ve eleştirel denemeleri. 

Arka Kapak dergisi 16. sayı