Futbol her yerde! Pohnpei dahil!

 Volkan Alıcı

Güney Tayland’ın küçük bir adası olan Koh Panyee‘yi bilir misiniz? Aslında ada deÄŸil de irice bir kaya parçası desek de olur. Toprakla bağı olmayan, yüzen bir köy… denize kurulmuÅŸ evler… balıkçılıkla geçinen köylüler…

İşte bu köyde, 1986 Dünya Kupasını televizyonda seyrederek futbolu sevmeye baÅŸlıyor çocuklar ve bir futbol takımı kurmaya karar veriyorlar. Yalnız “küçük” bir sorun var: Bu adacıkta saha olabilecek düz bir zemin yok! Fakat gençler, “Ya yeni bir yol bulacağız ya da yeni bir yol yapacağız” diyen Kartacalı Hannibal edasında iÅŸe koyuluyorlar; “yüzen ev olursa yüzen saha da olur” deyip, denizin üzerinde büyükçe bir saha yapıyorlar. Top taca ya da auta çıktığında denize atlayıp topu almak zorundalar, ama olsun o kadar!

Panyee FC kuruluyor nihayet ve bir habere göre, “günümüze kadar gelen bu takım, kazandığı 7 gençler ÅŸampiyonluÄŸu ile ÅŸimdilerde Tayland’ın en baÅŸarılı futbol takımları arasında yer alıyor.”

Peki Pohnpei‘i bilir misiniz? O da Pasifik Okyanusu’nda Mikronezya Federal Devletleri’nin adalarından biri. Avustralya’nın üç bin iki yüz kilometre kuzeyinde bulunan adanın nüfusu 34 bin. İşte, Paul Watson da, AyaÄŸa Oyna Pohnpei kitabında, dünyanın bu en ıslak, kuÅŸ uçmaz kervan geçmez adasındaki bir futbol takımının kuruluÅŸ hikâyesini anlatıyor. BaÅŸta Koh Panyee örneÄŸini anlatmamın nedeni ise aralarındaki benzerlikler. Adlarını ilk defa duyduÄŸumuz bir yerlerde gençler, artık ticarileÅŸmiÅŸ ve endüstrileÅŸmiÅŸ bir oyuna, onun ‘sadece oyun’ haliyle sevildiÄŸi zamanlardaki tutkuyla yaklaşıyorlar; onlar için ÅŸan, şöhret, para deÄŸil futbol önemli. “Futbol borsada deÄŸil arsada güzeldir” (Metin Kurt) sözünün timsali bir bakıma onlar.

Benzemeyen yanları da var kuÅŸkusuz. Panyee FC‘yi kurarak kendi hikâyelerinin peÅŸinden giden Vietnamlı gençlerin yanında bir akıl hocası yoktu bildiÄŸim kadarıyla; fakat Pohnpei’li gençlere kendi serüvenlerini yaÅŸamalarında yol arkadaşı olan “dışarıdan” bir kiÅŸi var: Paul Watson.

Paul Watson, 1984 doÄŸumlu, İtalyan futbolunda uzmanlaÅŸmış bir futbol yazarı. Futbola âşık olduÄŸunu söylemeye gerek yok herhalde. ÇoÄŸu İngiliz aile gibi onun ailesi de futbolla yatıp kalkıyor zaten. “Aile fotoÄŸraf albümümüzü Bristol City’nin 1980-90 forma albümü zannedebilirsiniz” diyor Watson. Bristol City’de oynamayı hayal ediyor, bir de İngiltere milli takımında. Fakat önünde iki engel var: “göze çarpan herhangi bir doÄŸal yeteneÄŸimin olmayışı ve futbolun profesyonelleÅŸip küreselleÅŸmesi.” Hafta sonları bir Londra amatör takımında oynayarak idare ediyor.

Her ÅŸey, kader arkadaşı Matt Conrad‘la 2008 Avrupa Åžampiyonası elemelerinde Andorra-Rusya maçını izlerken akıllarına gelen bir fikirle baÅŸlıyor. İstedikleri takımlarda oynayamayacaklarını nihayet fark eden ikili, oynayabilecekleri kadar kötü bir takımı olan ülke arayışına giriyorlar. O ülkenin vatandaÅŸlığına geçecekler, milli formayla sahaya çıkacaklar! Sonunda o takımı buluyorlar – haklarında yazılmış tek cümleyle Pohnpei: “Kazandıkları kayıtlı herhangi bir maç yoktur, dünyanın en zayıf takımı olduÄŸu söylenmektedir.”

Fakat önlerine çıkan kimi bürokratik engeller sonucu milli futbolcu olamayacaklarını anlayan Conrad ve Watson’un önlerinde antrenörlük yolu açılıyor: Pohnpei’e gidecekler ve bir takım kuracaklar. Hem “… uluslararası maçlara çıkacak bir futbol takımını yönetme ÅŸansını kim neden reddetsin ki?”

İngiltere’deki hayatlarını bırakıp 13 bin kilometre uzaklıktaki küçük bir adaya gelen iki gencin Pohnpei serüveni böyle baÅŸlıyor. “Yıkıldı yıkılacak filesiz kalelerin ardında güt bitkiler”, kurbaÄŸaların ele geçirdiÄŸi futbol sahası, aşırı nem, “güneÅŸli bir günün on dakika içinde tropik bir fırtınaya dönüştüğü böyle bir iklimde” hemen her gün yaÄŸan yaÄŸmur, bir Batılının kolay alışamayacağı toplumsal kurallar… Hiçbiri yıldırmıyor ikiliyi. BaÅŸrolü Paul Watson alıyor bir süre sonra. Yol uzun, iÅŸ zor: Adanın gençlerine futbol öğretilecek, takım ruhu yaratılacak, çalışma disiplini saÄŸlanacak; Pohnpei uluslararası karşılaÅŸmalara hazırlanacak.

Paul Watson, gözlem yeteneÄŸi güçlü bir yazar; bu yeteneÄŸini mizahi bir dille gayet yetkin bir biçimde aktarmayı baÅŸarmış kitabında. Kurgusu, dili, çevirisi her ÅŸey çok iyi. Bence asıl önemli olan ise Watson’un futbola ve Pohnpei’e bakış açısı. Pohnpei gibi ücra bir köşede yerlilere futbol öğretirken bunu, vahÅŸi topraklara medeniyet götürdüğünü iddia eden sömürgeci/oryantalist Batılı yaklaşımıyla yapıp yapmadığı. AyaÄŸa Oyna Pohnpei bu açıdan da “temiz” bir kitap; Watson’un bu zihniyette biri olmadığını kitap boyunca görebiliyoruz. Hatta kitabın bir yerinde, İngiliz Ligi’nden toplayıp getirdikleri malzemeleri yerli oyunculara dağıtırken, “… yolculuÄŸumuz, bilmeden yapılan bir İngiliz futbol sömürgeciliÄŸi davranışına, aşırı hevesli futbol misyonerlerinin haçlı seferine dönüşmemiÅŸ olduÄŸu için Matt ve ben bir oh çektik” diyor Watson.

Watson, kitabında, kısa da olsa İngiltere’de futbolun dönüşümüne de deÄŸiniyor ki yazarın futbola bakışını ortaya koyan önemli bölümler bunlar. Hatta Koh Panyee ve Pohnpei örneklerinin ne kadar deÄŸerli olduklarını, bu dönüşüm öyküsüyle daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum. Åžu sözlere kulak vermeli: “Futbol 1990’larda bir yerde deÄŸiÅŸti. BSkyB kanalı 1992’den sonra futbola büyük para soktu; Amerikalı giriÅŸimciler, petrol zengini Araplar ve Rus oligarklar kulüpleri satın alıp büyük paraların ödendiÄŸi yıldızları birbiri ardına kadroya katarak bu trendi hızlandırdı. Televizyon hakları ve ticarileÅŸme, asırlık geleneÄŸi dümdüz etti. (…) Futbolcular artık birer çalışan deÄŸil maldı. (…) Artık duygulara ve baÅŸarılı semt çocuklarına yer yoktu.”

Son olarak Watson’un ne yaptığını merak edenler için söyleyelim. Pohnpei’deki iÅŸi bittikten sonra, bu yılın baÅŸlarında, MoÄŸolistan’dan gelen teklif üzerine Bayangol futbol takımının teknik direktörlüğünü üstlendi. Pohnpei ise yoluna devam ediyor.

Bu ürüne babil.com‘dan ulaÅŸabilirsiniz.

AyaÄŸa Oyna Pohnpei – Paul Watson
Domingo Yayınları, 2014

Devamını Oku...