Selim Refik
Cemal Süreya, Göçebe’de “Yabana mı atıyorum yani seni/ Yabana mı atıyorum saat altı buçukları / Çocuk ve Allah’ın en eski baskısını” diyor. En eski baskıları yabana atmak ne mümkün? Hele tablo güzelliğindeki kapaklarıyla şiir kitaplarının ilk baskıları! Sanat değeri taşıyan bu kapaklar ait oldukları dönemin şiir-resim ilişkisine ve şair-ressam diyaloğuna dair zengin okumalara da açıktır.
Üvercinka’nın 1958 tarihli ilk baskısının kapak resmi şair-ressam-tasarımcı Sait Maden’in elinden çıkmıştır. Cemal Süreya’nın 99 Yüz’de “şık derviş” diyerek kelimelerle portresini çizdiği Sait Maden, Süreya’nın ilk şiir kitabının kapağını şairane bir incelikle görselleştirmiştir.
Sonsuzluğun Yüzleri
İkinci Yeni Şiirinde Görsel Sanatlar
Turgay Anar
Akıl Fikir Yayınları
İkinci Yeni şairlerinin görsel sanatlarla nasıl sıkı fıkı olduğunu biliyoruz. Turgay Anar’ın Sonsuzluğun Yüzleri adlı yoğun emek ürünü çalışması bu ilişkiyi resimden sinemaya kadar bütün cepheleriyle anlatıyor. Anar, “görselin dile gelmesi” olarak tanımladığı “ekfrasis” kavramından yola çıkıyor. Görsel sanatların İkinci Yeni’nin mayalanmasında nasıl bir rol oynadığını anlamak için benzersiz bir çalışma Sonsuzluğun Yüzleri. Peki bir tersten ekfrasis yapılabilir mi? İkinci Yeni’nin görsel sanatlar üzerindeki etkisi konuşulmuş mudur? Bu soruların cevapları bu yazının sınırlarını aşar. Şimdilik Üvercinka’nın kapağı üzerinden İkinci Yeni şiirinin görsel dile gelişine dair bir iki söz söylenebilir.
Sait Maden hem kitapla aynı adı taşıyan “Üvercinka” şiirini hem de ilk kitaptaki diğer şiirleri kuşatan bir çalışma yapmıştır. Kapak kompozisyonu, Afrika siyahı bir fon üzerine yerleştirilmiştir. Kitabın adı kapağın sağ yanında boylamasına beyaz harflerle yazılmıştır. (Harf karakterlerinin Fenike uyruklu olduğu söylenebilir mi?) Kara(şın) fonu neredeyse ortadan bölen yeşil bir sütun (güvercin boyunlu!) ve sütunun etrafında dans eden kırmızı beyaz kırık çizgiler dikkat çeker. Bu iki renk Süreya’nın ilk kitabından başlayarak bütün şiirini kat edecektir Üvercinka’nın ilk şiirinde olduğu gibi doğrudan “Kırmızı bir kuştur soluğum” ya da bu kitaptaki Balzamin’de olduğu gibi dolaylı olarak. (Balzamin’in çiçekleri çoğunlukla kırmızı ve beyaz açar.) Kırık çizgiler, İkinci Yeni şairlerinin sevdikleri ve anlamaya çalıştıkları Klee ve Kandisky gibi ressamları da hatırlatır. Üvercinka’nın üçüncü rengi mavidir ama kapakta bu rengi göremeyiz. Yeditepe logosunu içine alan yeşil nereden çıkmıştır? Belki de Humour karasının ortasında beliren coşkuyla yaşamanın yeşilidir bu, yani tam da Cemal Süreya şiirinin tanımı: Acıya inat, acının ortasında çiçeklenen yaşama arzusu… Sütunun üzerindeki göz(İstan/bul) hem güvercin hem de gül çağrışımlıdır. Süreya’nın ve diğer İkinci Yeni şairlerinin sevdikleri Chagall’ı da muştular bu renk, bu kitapta olmasa da sonraki şiirlerinde bu ressamın adı geçer. Göz, güvercin ya da gül olarak okunabilecek bu şekil, Süreya’nın şiirinde kelimelerle yapmak istediğinin görsel karşılığıdır sanki. Bu güvercin göz, Üvercinka’nın resmidir. İkinci baskıda kapak değişir. Bu kez kapak ressamı Charles Suarez’dir. (Cemal Süreya’nın resim yaparken kullandığı müstear isimdir bu, Sezai Karakoç’un gençlik portresinin kenarına da bu imzayı atmıştır: C.S.) Aztek duvar motiflerinin yanına bir kadın sureti iliştirir çizerimiz, bu kadının ağzı bir güvercini çağrıştırır. Sonraki baskılarda kapak sürekli değişecektir.
Üvercinka’nın ilk baskısının kapağı Güvercin Curnatası’nın gayrı resmi afişidir adeta.