Handan Yiğit

Şu ataçocuk sözümü unutmayın: Yorgun anneye üç dilek tut demişler, beni yorma, cezalısın demiş!

Elif Ayla

Elif Ayla’yı Kalbin Limon Hâli isimli öykü kitabı ve birçok çocuk kitabıyla tanıdık. Çocuklarla son buluşması ise Hayykitap’tan yayımlanmış Ben Mercan ile.


Ben Mercan
Zirzopluk Benden Sorulur
Elif Ayla
Hayykitap

Elif Ayla kim derseniz, o kendini şöyle anlatıyor: “Bir masalın içinde açtı gözlerini. Deniz kokusuyla ünlü olan o şehirde doğdu.” Hatırladınız, değil mi?

Çok ama çok kitap okudu. Okurken de büyüdü. Okullar bitirdi. Sonra minareleri ve kedileriyle ünlü olan şehre geldi. Onu da bildiniz, biliyorum. O şehirde de kitaplar vardı, hem de bir sürü. O da kitaplar yazdı. Şimdi, içinden büyük nehirlerin geçtiği, ünlü romanların yazıldığı, kocaman kocaman kiliselerin olduğu bir ülkede yaşıyor. Bir ipucu daha: Yaşadığı yer saatleriyle ünlüydü. Gözlerini içinde açtığı masalı dinlemeye devam ediyor. Saat tik taklarına bakıp sizler için yazıdan kayıklar yapıyor. Onları masalların içine bırakıyor ve sizin için yüzdürüyor. Yazar Elif Ayla masalsı hikâyesiyle okurlarıyla buluşuyor.

O Mercan! Hikâyesine misafir olduğumuz afacan kız… Hayır, gözlüklü kız değil, mavi gözlüklü kız. Denizatlarını seven, anne ve babası ile sürekli başı derde giren turuncu saçlı, akıllı, yaramaz bir kız çocuğudur. Kitabı elinize aldığınızda, çevirdiğiniz her sayfada kahkahalara boğulacak ve nasıl bittiğini fark etmeyeceksiniz.

Ben Mercan; çocuklarınızla gülümseyerek eşlik edebileceğiniz, aile olarak kendinizi birazcık sorgulayacağınız, ataçocuk sözleri içeren eğlenceli çocuk kitabıdır. Çocuk kitabı dediğime bakmayın, ebeveynlerimizin de kabullenmek istemedikleri gerçekler ile yüzleşerek okuyabilecekleri ve kütüphanelerinde bulunması gereken kitaplardan biri.

Mercan diyor ki; “Büyükler büyüktür. Anlamaya çalışma, cezaya odaklan!” (Denenmiş deney) Çocukluğumuzun her döneminde yaptığımız her yaramazlık ve davranıştan ebeveynlerimiz tarafından cezalandırılmak zorunda kalmışızdır. Kimimiz için bir hafta dışarıya çıkamama ve beraberinde mahrum bırakıldığımız oyunlardan; yerden yüksek, seksek, ip atlama, saklambaç, mendil kapmaca, yakar top, istop, birdirbir, körebe gibi çocuk oyunlarımızdan uzak kalmışızdır. Yaşadığımız üzüntünün tarifi mümkün değildir. Sürekli cezalandırılmak sizce de sıkıcı değil mi? Mesela benim annem, sürekli “Delirmek istiyorum,” derken, hemen “Beni delirtmeyin!” diye ekler

Aile dediğiniz kimya deneyleri gibidir. Neyin üzerine ne ekleyeceğinizi bilirseniz, sonucu başarılı olur. Ne yaparsak yapalım, başımıza ne gelirse gelsin ve dünyanın en haylaz çocukları da olsak, ailelerimizin bizlerden vazgeçmeyeceklerini ve bizi çok sevdiklerini biliriz. Her anımızda sarıp sarmalar, her kötülükten korumaya çalışır ve gülümsemelerini eksik etmezler. Bazen bunu yaramaz bir çocuk olduğumuz için anlamıyor olabiliriz. Ortak noktada buluştuğumuz tek şey sevgidir. Anne ve babamız bu dünyadaki koşulsuz sevginin en derin, en anlamlı örneğidir.

Elif Ayla’nın yaramaz, mavi gözlüklü, denizatını seven, ailesiyle başı dertten hiç kurtulmayan, turuncu saçlı bu kızın haylaz hikâyelerini okumaya değecek ve zamanın nasıl akıp gittiğinin farkına bile varmadan kitabın sonuna gelmiş olacaksınız.

Arada bir haylazlık yapmayı ve gülümsemeyi unutmayın! Her şey çok daha güzel olacak.

Arka Kapak dergisi 16. sayı