Nida Dinçtürk

Deli Dolu Yayınları, Eduardo Galeano’dan Helena’nın Rüyaları’nı gururla sunar! Galeano’nun edebiyatına yıllardır katkıda bulunan, eşi Helena Villagra’nın rüyaları artık tek bir kitap altında. Helena’nın rüyaları ve Galeano’nun kelimelerine Isıdro Ferrer’in harikulade resimleri eşlik ediyor.

***

Uzun yıllardır büyüklere leziz ‘masallar’ anlatan Eduardo Galeano, bu kez pek de yaşa başa bakmayan bir işe imza atıyor: Eşi Helena’nın rüyalarını kağıda döküyor. Malum, rüyaların yaş haddi olmaz, Helena’nınkilerin de yok. Ve üzgünüm ama Galeano, Helena’nın Rüyaları’nda sadece iyi niyetli bir elçi. Çünkü Helena’nın gördüğü rüyalar o kadar masalsı ki anlatmak için yeni dil oyunlarına başvurmaya hiç gerek bırakmıyor. Dilin ustası Galeano da bu müthiş hayal dünyası önünde şapka çıkartıyor ve başlıyor her şeyi ‘göründüğü’ gibi anlatmaya… Gerçi söz konusu anlatılar Galeano okurlarının aşina olduğu, yazarın daha önceki kitaplarında yer verdiği rüyalar. İçinde sadece bir tane yeni anlatı olsa da Helena’nın Galeano edebiyatında önemli bir yer tutan rüyalarını artık tek bir kitap altında bulacak olmak büyük şans!

Helena’nın rüyaları saklayan yastıkları, rüya görmek için prova yapılan ülkeleri, kavanozlar içinde şairleri bekleyen kelimeleri ve insanların üzerine isimler denedikleri evleri var. İnsan rüyayı kıskanır mı? Helena’nınkiler kıskanılıyor. Fakat kıskançlık duygularınızı bir kenara bırakabildiğinizde zihninizde araladığı kapılar için kendisine minnettar kalıyorsunuz. Zira biz istediğimiz kadar fantastik desek de bu onun rüyalarını gerçek dışılığa itmiyor. Gündelik hayata dair pek çok arzu ve kaygıdan feyz alan rüyalar, bizi gerçek ile düşün birbirine karışmak üzere olduğu ince bir hat üzerinde gezintiye çıkartıyor. Galeano’nun ise bence bu rüyaları kaleme almasında, muhteviyattan daha başka bir dert var: hafıza takıntısı. Yazarlığını belleğin uçuculuğuna bir tepki olarak da sürdürdüğünü söyleyebileceğimiz Galeano, görmenin insanlığın pek azına nasip olabileceği bu rüyaları da belli ki o silinmez ‘bellek hatıratı’na kazımak istiyor. Zira kendi rüyalarının kısa ve saçma olduğunu, çoğu insanın da rüyalarını uyandıktan sonra bilinçsiz olarak hayal gücü ile tamamladığını not ederek itiraf ediyor Galeano: Karım Helena, her sabah kahvaltı vaktinde, gece gördüğü inanılmaz rüyaları anlatarak beni küçük düşürür (…) Ben de intikamımı, onun rüyalarını yazarak alırım.

Hayal kurmaya dair açlıklarımız
Helena’nın Rüyaları bir Eminönü-Üsküdar vapur seferinde bitebilecek ufaklıkta bir kitap. Peki, kitabın yolculuğu da gerçekten bu kadar mı? Tabi ki değil! Helena’nın cümle cümle açılan, okuru kendi içinde dönüp dolaştıran rüyalarına Isıdro Ferrer’in resimleri eşlik ediyor. Kitabın yarattığı büyülü etkide Helena ve Eduardo Galeano kadar Ferrer’in de katkıları yadsınamaz. Helena’nın gündelik hayattan beslenen hayal üstü rüyaları, Ferrer’in aklımızın ucundan geçemeyecek şekilde gündelik eşyalara yüklediği anlamlar ve kazandırdığı misyonlar ile sonsuz bir yolculuğa dönüşüyor.

Helena’nın Rüyaları’nın yaşı olmadığını söylemiştik. Bu anlamda taze kan okurlar için Galeano edebiyatına, büyülü gerçekçilik akımına, felsefeye, edebiyatın düşsel ve düşünsel inceliğine giriş yapmak için mükemmel bir kapı. Örneğin, kitabı benden önce okuyan sinemacı bir arkadaşım arayıp “Daha erken okumuş olsaydım ne filmler çekerdim!” dedi. Böyle bir etkisi var Helena’nın Rüyaları’nın. Okudukça yazma açlığı uyandıran kitaplar gibi okudukça düşünme ve kurma isteği uyandırıyor.

Eduardo Galeano’nun çok boyutlu, okuyan için şans addedilebilecek kitabı Helena’nın Rüyaları, kafamızın içindeki o altı büyü tozlarıyla, korkularla, hayallerle, cesaretle dolu kapağı kaldırıveriyor. Galeano’nun biricik eşi, tüm dünyayı rüyalarına davet eden cömert Helena, belki de bize rüyalardaki ‘daha iyi bir dünya’ gerçek olma ihtimalinden bahsediyor, kim bilir…

Bu ürüne babil.com‘dan ulaşabilirsiniz.

Helena’nın Rüyaları  – Eduardo Galeano
DeliDolu Yayınları