Zeynep Erdun

Cenneti dışarıda arama o senin “aşk” ile yanan yüreğinde saklı.

Sezgin Irmak/MÜHR-Ü KALP

1870’lerin İstanbul’u… Hâlâ o el değmemiş saflığını koruyan, sessiz sokaklarında at arabalarıyla yolculuk eden, renkli feraceleri ve şemsiyeleriyle arzı endam eden hanımları, fesleri ve bıyıklarıyla boy gösteren mangal yürekli korkusuz bıçkın delikanlıları, bahçeli konaklarıyla eski bir İstanbul düşleyin.

Osmanlı Dönemi’nde geçen hoş, huzur kokan, o dönemin naifliğini, sadeliğini, o tasavvufi maneviyatını ve hissiyatını okuyucuya geçirebilen, oldukça başarılı bir üçlemenin ilk kitabıdır Zehr-i Bal. Bir dönem romanı olmasına rağmen yazarın dili öylesine akıcı, duru ve anlaşılır ki su gibi ilerliyor okurken. Dönemin Üsküdar kadısı Rauf Efendi’nin güzeller güzeli biricik kızı Gülpare, kız okullarına öğretmen yetiştirebilmek adına açılan ilk eğitim kurumu olan Dârü’l-Muallimât açıldığı için bir adak adamıştır. Bahçesindeki gülleri kendi elleriyle tek tek koparıp gül şerbeti yaparak halka dağıtacağına söz vermiştir. Temiz ve saf yürekli güzel Gülpare ile ailesini çocuk yaşta sırlı bir şekilde kaybetmiş yakışıklı ve cesur bir delikanlı olan Kalaycı Hamza’nın yolları bu adak sayesinde birleşir. Ve kalplerinde çok naif bir aşk filizlenir. Onların hikâyesi burada başlar ancak bu sırada Sultan’a karşı bir isyan çıkar. Kadı Rauf Efendi’nin hayatını şans eseri Kalaycı Hamza kurtaracaktır. Ve bu noktadan sonra işler çok pürüzlü bir hâl almaya başlar.


Zehr-i Bal
Her Aşk Kendini Ele Verir
Sezgin Irmak
Portakal Kitap

Kitabın içinde kaybolurken bir zaman makinasına girmiş ve o döneme gitmiş gibi Gülpare’nin tedirgin ürkek hâlini görebiliyor, Hamza’nın ilk kez Gülpare ile göz göze geldiği andaki kalp atışlarını duyabiliyorsunuz. Sağır olan küçük yetim Ahmet’i bağrınıza basmak, kalp gözü açık bir âlim olan Halim Efendi’ye talebe olup imanınızı ihsan etmek gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımak istiyorsunuz.

Üçlemenin ilk kitabı olan Zehr-i Bal, her şeyden önce bir başlangıç kitabı. İkinci kitap olan Mühr-ü Kalp; her dönemde yaşanan siyasi anlaşmazlıklar, entrikalar, devletin içinde devlet kurma çalışmaları, kaleyi içerden fethetme çabaları, gizli kapaklı dönen dolaplar ve arkadan yapılan hain planlar gerçekçi bir şekilde işlenmiş. Üçüncü kitabı henüz yayınlanmamış, ismi belli olmayan fakat merakla ve sabırsızlıkla beklediğim bu üçlemede; son yıllarda yaşadığımız ülke sorunlarını tarihe yansıtarak mı yazmış, yoksa aslında tarihte yaşanan tüm gerçekler günümüzde tekerrür hâlinde mi diye sorguluyorsunuz. Mühr-ü Kalp kitabında yazarın yaşanan tüm o ihanete karşı muazzam çözüm önerilerini karakterlere söyleterek aslında çözüm odaklı bir kitap okuduğunuzu da fark ediyorsunuz. Kitabın içinde “Bir Gözü Kör Dehalar” başlıklı öyle bir bölüm vardı ki Kadı Rauf Efendi ve Sultan arasında geçen bir konuşmanın önünde şapka çıkarılır, alkış tufanı koparılırdı. O kadar yerinde tespitler ve çözüm odaklı bir konuşmaydı ki gerçekten özümsenmesi gereken bir diyalog yazmış yazar.


Mühr-ü Kalp
Sezgin Irmak
Portakal Kitap

Kitapla ilgili dünyada ilk kez uygulanan bir uygulama da var üstelik. Kitaptaki barkodu okutarak yine Sezgin Irmak’ın kaleminden dökülen satırlarla bestelenmiş ezgileri dinleyebiliyorsunuz. Musikide vücut bulmuş, mızrabın vuruluşu gibi kanuna, sizi de vuracağını tahmin ettiğim ve nasıl ki diğer tüm enstrümanların akordunun kanuna uydurulması gerektiği gibi, sizin de kulaklarınıza öylesine uyumlu gelecek, dingin, sakin, huzur duyduğunuz bir ezgiler albümü olmuş. O şarkıları dinlerken ruhunuz eski İstanbul sokaklarında dolaşacak ve sanki “Bütün yollar İstanbul’a çıkar,” sözü gibi siz de o zaman makinesiyle oturduğunuz koltuktan eski İstanbul’u seyredeceksiniz. 

Arka Kapak dergisi 16. sayı