Esra Türkan

Televizyonun sağ alt köşesinde ismini görünce ilgimi çekti ve izlemeye başladım. Tahammül etmem ne kadar sürdü hatırlamıyorum. İtiraf edeyim, birkaç denemem daha oldu; belki bu defa seyredebilirim dedim. Hatta izlerken çekirdek çitlemeyi bile denedim. Ama hayır, olmadı. Demek Fatih-Harbiye izleyebileceğim bir dizi değilmiş. Peyami Safa’nın ölümsüz eseri ise hâlâ çok sevdiğim kitaplar arasındadır… Bir kez daha hatırlayıp okumama vesile olduğu için, diziye teşekkür borçluyum; her şeye rağmen.

Fatih-Harbiye’yi her zaman Halide Edip Adıvar’ın Sinekli Bakkal’ı ile birlikte düşünmüşümdür. Fatih-Harbiye’de güçlü ve Şarklı -yani takdir edilesi- olan erkek (Şinasi) iken; Sinekli Bakkal’da kadın (Rabia)’dır. Yine Fatih-Harbiye’de zayıf ve Batılı ya da yüzü Batı’ya dönük olan taraf kadın (Neriman) iken; Sinekli Bakkal’da erkek (Peregrini)’dir. İki yazar da elbette tüm bu betimlemeyi; ince ayrıntılar ve bir romana yayılan uzun tahliller ile en güzel şekliyle yaparlar. Bu zıt bakış açısını ise; en basit şekliyle, erkek ve kadın yazarın duruma kendi hemcinsleri açısından bakmaları olarak yorumlayabiliriz.

Fatih-Harbiye romanını kısaca özetleyecek olursak; Neriman ve Şinasi Fatih’te oturan iki genç arkadaştırlar. Dar’ûl Fûnun’da Musikiye bölümünde okuyorlardır. Şinasi geleneklerine bağlı, olgun ve derinlikli bir genç; Neriman ise, semtinden, Şarklılıktan, hayatındaki tüm alışkanlıklardan sıkılmış ve eleştirel bakan, yenilik arayan, asri bir genç kızdır. Sık sık Garp’ı temsil eden Harbiye semtine gitmek için bahaneler üretir. Şinasi’nin ve babasının hoşlanmadığı arkadaşlarıyla görüşür ve geleneklerini küçümseyen fikirlerini, hallerini örnek alır. Onlar gibi olmak ister. Fakat hayatındaki alışkanlıkları değiştiremeyecek kadar da sıkıca bağlıdır geçmişine, ailesine.

Peyami Safa, Fatih-Harbiye’de iki cinsiyet ve iki semt üzerinden medeniyet çatışmasını konu alır. Romanın ana karakteri Neriman, Şark musikisi ile Garp musikisini karşılaştırır ve Şark musikisinin tıpkı insanları gibi yavaş, Garp musikisinin ise yine tıpkı insanları gibi hareketli olduğunu söyler. Aynı şekilde, Fatih’in durağan ve hareketsizliği karşısında Harbiye’nin cıvıl cıvıl ve hareketli olmasına dikkat çeker. “Şarklılar kedi besler, kediler ise kendileri gibi uyuşuk, miskindir” der. “Garplılar ise köpek besler; köpekler her daim uyanık ve hareketlidir”.

Tüm bu fikirlerin karşısında ise; Şinasi, Neriman’ın babası Faiz Bey ve çevrelerindeki diğer insanlar yer alır. Bu insanların ortak özelliği; zeki, derinlikli ve dürüst olmalarıdır. Örneğin Neriman yalanlar söyler fakat Şinasi bu yalanları fark ettiği halde, Neriman’ın yüzüne vurmadan acısını çekecek kadar erdemlidir. Safa, Şinasi üzerinden Şarklılığı resmeder. Şinasi Batı müziğini içi boş görür ve Doğu müziğinin ne kadar derinlikli olduğunu savunur. İnsanlar, mecbur oldukları için değil, bilerek, isteyerek ve severek seçmişlerdir Şarklı olmayı. Bunu bir ayrıcalık olarak görürler, Neriman ve onun gibi düşünenlerin aksine.

Diğer yandan Neriman Harbiye’de tanıştığı arkadaşlarında, Şinasi’deki güven veren halin izlerine bile rastlayamaz. O aslında hem bu güven duygusunu, hem de tüm şaşaasıyla gözünü alan yeni medeniyet anlayışının izlerini taşımak istemektedir hayatına. Bu noktada ise; Peyami Safa’nın birçok kitabında görmeye alışık olduğumuz kadının zayıflığı resmedilmektedir aslında. Şinasi karakteri üzerinden Peyami Safa, bu zayıflığı anlar ve hoş görmeye, güçlendirmeye çalışır. Kitabın tüm üst başlıkları ve göndermelerinin yanında, kadın-erkek ilişkisinin tüm boyutlarıyla ele alınışı ve tahlil edilişi de müthiştir bu nedenle. Tıpkı Safa’nın bir başka romanı olan Yalnızız’daki Samim ve Meral’in hikayesi gibi.

Safa’nın; Fatih-Harbiye, Yalnızız, Sözde Kızlar, Mahşer gibi romanlarında karakterlerine yaptırdığı tartışma ve kıyaslamalarda kendi çelişkilerinin izleri var gibi görünebilir. Fakat konunun yüzyıllara yayılmaya yetecek kadar kuvvet içeren çatışma dinamiğinden kaynaklandığını da söyleyebiliriz. Her iki tarafın da, kişisel olarak ele alınca haklılık payı olabilir. Örneğin Neriman, yaşının getirdiği heyecanla hayatında hareketlilik istemekte haklı olabilir. Fakat tüm bir meseleyi ele alarak ve Peyami Safa romanı üzerinden olaya baktığınızda gördüğünüz şey; değişim sancılarının acıklı ve hazin resmidir. Haklı ve haksız olan taraf bellidir. Peyami Safa; romanının sonunda Neriman’ı, hatasını fark ettirip güven duygusuna, evine döndürerek de, bu kaygan zemindeki çatışma ortamına son noktayı koymak ister gibidir.

Son olarak; kitabı tanımak ya da hatırlamak için sakın ola televizyonun sağ alt köşesindeki isme kanmak gibi bir hataya düşmeyin. Elbette ki; karakter isimleri hariç, ikisi arasında benzer hiçbir şey yok. Elinize kitabı alıp, sayfaları arasında gezinin derim. En güzeli.

babilcomdanalabilirsiniz


Fatih – Harbiye, Peyami Safa

Ötüken Yayınları