Tuğba Coşkuner

Bazı zamanlar üslup ve içeriğe dair duyduğum kaygı, çalıştığım işi yarım bırakmama sebep olacak kadar yoğun ve süreklidir. Eğer bir de bunun gibi bir tanıtım yazısı hazırlıyorsam kitap ve müellifi hakkında söylenenleri, onlarla ilintili kişileri, filmleri ve diğer eserleri derlemekle uğraşmanın yanı sıra yazar ve kitaba dair bir jargon da oluşturmaya çalışırım. Ancak şimdi, tüm bunları hariçte tutmamı ve düşüncelerimin üslup ya da içerikten, beynimde olanlara ya da beyne dair belki de ömrüm boyunca hiç bilemeyeceğim birçok ayrıntıya kaymasını sağlayan üç kitaptan bahsedeceğim size. Bu eserlerin en azından yazı alışkanlıklarını değiştiriyor olması da merakınızı körükler diye düşünüyorum. Belki Güray Süngü’nün “Her şey değişti o zaman. Hayatım değişti, ben değiştim.” cümlesini bile haklı çıkarırız beraber.

Sinan Canan, kaos teorisine ve fraktallara özel bir ilgi duyan, fizyoloji doktoru ve kendi deyişiyle oldukça tutkulu bir bilim adamı. Ulaşılabilir olması onu yakından takip etmenizi ve kendisiyle kolayca iletişime geçmenizi sağlıyor. Üniversite topluluklarınca konuşma yapması için en çok davet edilen isimler arasında. Kendisiyle aynı konuları yazan diğer doktorlara göre daha popüler olması, anlatma ve yazma takıntısından muzdarip olmasına bağlanabilir. Gayet mütevazı, samimi, nüktedan, incelikli bir üsluba da sahiptir zira yapılan haksız eleştirilere dahi sabırla ve uygun bir dille cevap vermediği görülmemiştir.

Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler, yazarın tutkularını ele verip gün yüzüne çıkaran kitaplarından biri. Sinan Canan’ın anılarıyla beslendiğinden eser için otobiyografik bir yanı var da diyebiliriz. Yazar bu çalışmasında, belki de hayatındaki hiçbir şeyi ciddiye almayı dahi becerememiş bizlere, bilincimize dair incelikli hususları akıcı bir dille ve örnek olay yönteminden yararlanarak anlatır. Dil bahsiyle başlayan kitapta, söylemler Alev Alatlı ve Oktay Sinanoğlu’nun düşüncelerini destekler niteliktedir. Dilin bilinç ve sosyolojiyle ilişkilendirilmesi okuyucuyu şimdiye dek aklına gelmeyen bilgeliklerle nasiplendirir. Yazarın, kendi alanıyla ilgili terimleri köken itibariyle inceleyerek farkındalık ve toplumsal bir şuur yaratma çabasına girdiği de aşikârdır. Bu yüzden de Sinan Canan’ın disiplinler arası bir bilgi alışverişinde bulunduğunu söyleyebilir, kitabında da anlattığı gibi onun için kenar etkisinin vücut bulmuş hali diyebiliriz.


Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler
Sinan Canan
Tuti Kitap

Kitabın ikinci bölümü Sinan Canan’ın çalışma alanından aşina olduğumuz bilimsel denemelerden oluşur. Yazar, oldukça sade bir dille yazdığı Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler’in ilgili bölümlerinde, evrime dair kalıp yargılarınıza çelme takan cesur açıklamalarda bulunur. Meseleyi evrim, İslam ve Kur’an boyutuyla inceler. Başlıkları okumaya başladığınızda içinizde itirazlar kopsa ya da inancınızda çatışmalar baş gösterse de sayfaların ilerlemesiyle konuya biraz daha vakıf hale gelirsiniz. Mevzunun tasavvuf boyutunu da bu bölümde irdeleyen Canan; hayret, anı yaşama, bilmek ve değişim bahisleri üzerinde de ayrıca durur. Bu yüzden de bölüm için kitabın araştırmaya ve daha çok okumaya sevk eden en dinamik bölümüdür demek yanlış olmaz. İlgili başlıkların uyandırdığı merakı doyurmak adına Kemal Sayar’ın Yavaşla ve Eckhart Tolle’nin Şimdinin Gücü kitaplarını da okuyabilirsiniz.

Eserin son parçasıysa matematiğe ilgi duyanların dikkatini çekecek meselelerle bezenmiş. Kaos ve fraktal geometrinin sevdalısı az olduğundan bu bölümü okumanız için fazla ısrarcı olmayacağım ama maddenin ve doğanın dilini anlayabilmek adına bu başlıklara en azından birkaç dakika olsun göz gezdirmenizi tavsiye ederim. Bölüm görsellerle desteklendiğinden sadece bu kadar seyir bile merakınızı gıdıklayacaktır zaten.

Yazarın, öncelikle eğitimcilerin okuması gereken bir diğer kitabıysa Değişen Beynim. Sinan Canan, ilk bölümlerde beynin dinamiği, nasıl iletişim kurduğu gibi merak uyandırıcı konulara yer verir. Doğru bilinen yanlışları, beynin yetenek ve ilgilerimiz çerçevesinde değişimini okuyucusuyla paylaşır. Aylaklık yaparken mırıldanacak bir melodi bulamayanlar için, kendisinin de tutkunu olduğu müziğin beyinle olan ilişkisine, bilincinize yön vermenizi sağlayacak bir hassasiyetle değinir. Bu bölümde hayret etmeden okuyamayacağınız güzel ayrıntıların benzerlerini de Müziğin Etkisindeki Beyin isimli eserde bulabilirsiniz.


Değişen Beynim
Sinan Canan
Tuti Kitap

Kitabın diğer bölümlerinde duyu organları, tıp tarihinde dönüm noktası sayılabilecek vakalar işlenir. Bağımlılık Beyindedir ise yakamıza muska diye takmamız gereken bir başlık. Sinan Canan bu bölümde kalemini sosyal medya bağımlılığından, madde bağımlılığına kadar her şeye değdirir. Bağımlılık mekanizmasının nasıl çalıştığını ve bu mekanizmayı nasıl doyurduğumuzu ya da niçin doyurmamamız gerektiğini anlatır. Sadece bilimsel değil sosyolojik tespitleri sayesinde de geniş bir perspektifle konuyu incelemenizi sağlar. Öz eleştiri yapmanız ve mevzuya dâhil olmanız gerektiğinden de bittiğinde en çok üzüleceğiniz bölümlerden biridir bu. Kitap, üç boyutlu filmler, sanat, örüntüler ve akış hakkında bilgi vererek sonlanır. Okumanız bittikten sonra Karaismailoğlu’nun Kadın Beyni Erkek Beyni isimli eserini incelemenizi de öneririm.

Yazarın fırından yeni çıkan kitabıysa Unutulacak Şeyler. Şiir yazamadığı için kitap yazdığını söyleyen Sinan Canan, okuyucusunu mektubu andıran samimi ve şiirsel bir girişle selamlar. Diğer kitaplarına nazaran daha edebi diyebileceğimiz ve muhteva olarak da vicdani meseleleri sırtlanan eser, yeni dünya düzeninin getirdiği sorumlulukları güzel bir ciddiyetle icra eder. Yazarla birlikte düşünmek isteyenler için davetiye hükmünde sayılabilecek kitap, eğitim sistemine dair fikirler Nurettin Topçu’yu da yâd ettirir.


Unutulacak Şeyler
Sinan Canan
Tuti Kitap

Kitap; sekülerizm, siyaset, zulüm, savaş gibi oldukça ciddi konulara değinir. Düzgün bir bakış açısı kazanmanıza ve ona ayar vermenize yardımcı olur. Bu eserinde bilimsel anlatının dozunu biraz düşüren Canan, tercihini tasavvufi bir bakış açısından yana yapar. Bu yüzden sadece son kısmıyla diğer kitaplarına benzeyen eser için; dimağınızda değişik bir tat bırakacağını söyleyebiliriz. Yazar, sorumluluk ve iyiliği emretme bilincinin vücut bulmuş hali olan kitaptaki başlıkları ayetlerle destekler, onlara Allah’ı hakem kılar. Okuyucusunu bilim ve inanç dilemmasından kurtarır. Özeleştirel bir dil kullanması ve acıyan her meseleye pansuman yapmasıyla sempatinizi ve kitabın etki katsayısını arttırır. İnanç, İslam, misyon gibi ağırbaşlı konulara da kült eserlerden örnekler vermesi kitap boyunca sıkı bir okuma listesi hazırlamanızı sağlar. Sinan Canan’ın önsözde attığı idrak tohumları, kitabın sonlarına doğru filiz vermeye başlar. Meyvelerini toplamaksa uygulamaya geçmenize bağlı. Soru cevap şeklinde ve söyleşi tadındaki eser, Sinan Canan’ın en çok sevilen çalışması olacağa ve başucu kitapları listesinde üst sıralara yerleşeceğe benziyor.

Yazarın kitaplarıyla kütüphanenizi zenginleştirdikten sonra, hikâyesine dair ayrıntıları Değişen Beynim’den öğrendiğimiz, Sinan Canan ve ekibinin öğretme aşkından mamur [n] Beyin sitesini ve dergisini de inceleyebilirsiniz.

Bilime, insana, doğaya dair ilgi beslemiyor ve yaratılanlar karşısında hayrete düşmüyorsanız Sinan Canan ve başarılı çalışmalarının dikkatinizi çekeceğini hiç sanmam. Ama merakınızın gölgesi dahi bu konular üzerine düşmüşse ya da Doctor House gibi dizileri bir kez olsun tecessüsle seyretmişseniz yazar için yeni dünyalara aralayan bir kapı diyebilir, kitapları içinse okuduktan sonra memnuniyet içeren cümleler kuracağınızın garantisini verebilirim.

Arka Kapak dergisi 15. sayı