Seda Mit

Kitap kapak çizimleri ve tipografya çalışmaları ile öne çıkan Seda Mit ile konuştuk…

• Kitap kapaklarını tasarlarken dikkat ettiğin detayları üç maddede özetler misin?

Kitap kapaklarında, genellikle çizim yapmayı seviyorum. Dosya geldiği zaman ilk başta çizimle nasıl halledebilirim diye bakıyorum. Kapağında çizim olan işler daha özgün ve güzel geliyor bana. Bu yüzden uygun olabilecekse kitaba, önceliğim o alanda ilerlemek oluyor. Değilse, tipografi ile, başka yöntemlerle ilerliyorum.

Tasarlarken dikkat ettiğim detaylardan ilk üç şey; Özgün olması, dışarıdan bir gözle bakıp “ben bu kitabı raflarda görsem dikkatimi çeker mi, beğenir miyim” sorusunu sormam. Kapağın, kitabın konusuyla, verdiği duygu ile alakalı olması.

• Tasarımda iltimas gösterdiğin renkler ve yazı karakterleri var mı?

Aslında yok. Kitap hakkında bilgi sahibi olduktan sonra şekilleniyor hepsi. Ama genellikle pastel tonlarını sevip kullanıyorum. Fontta da okunaklı olmasına, tasarımla, içerikle bütünlük içinde olmasına.

• Şimdiye kadar tasarladığın kitap kapakları arasında en sevdiğin tasarım hangi kitaba ait?

Yaptığım kapakların birçoğunu seviyorum aslında. Ama İlhami Algör’ün ‘Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’ kitabının yeri biraz ayrı bende. Kitabı 2, 3 sene önce okumuştum. Çok etkilenmiştim. Kitabı bitirdiğimde gece boyu oturup çizim yapmıştım onunla ilgili. Sonra zaman geçti, İlhami Algör’ün kitap kapağını çalışma şansı çıktı karşıma. Yeni işler çalıştım. Daha önceden çalıştığım, şimdiki kapakta kullanılan işi unutmuştum bile. Öyle kapak için cevap beklerken, bu çizimler geldi aklıma. Gösterdim. Direkt bu işler beğenilip kullanıldı.

• En beğendiğin kitap kapağı hangisi?

Aslında çok fazla var. Bu yüzden ayıramıyorum en beğendiğim “bu” diye. New Directions Publishing’in, Penguin Books’un kapaklarını genel anlamda beğeniyorum.

• Keşke ben tasarlasaydım dediğin yerli ya da yabancı bir kitap var mı?

Var tabii… O kapakları beğenmediğimden değil, yazara olan sevgimden ve ben yapıyor olsam nasıl yaparım’ı merak ettiğimden. Sait Faik Abasıyanık, Virginia Woolf, Sevgi Soysal, Sabahattin Ali, Yusuf Atılgan, Franz Kafka, José Saramago, Gabriel García Márquez…vs diye uzun bir liste gider sanırım.