Kemal Varol

Ercan Uğur’un ilk romanı Kıskanmak Öldürmenin Yarısıdır, adı ve bir cinayet etrafında dönen hayli enteresan hikâyesiyle görünürde popüler bir roman vaadinde bulunuyor. Buna, yukardan aşağı doğru damlayan kanlarla kaplı kitabın kapağı da eklenince bu vaat bir kat daha pekişmiş oluyor. Ancak yaprak yaprak açılan hikâyesinin sonuna geldiğinizde, kitabın adına taşınan popüler vaat yerine önce çeşitli kahramanlar arasında okuru bu enteresan hikâyeyle oyalayan, ardından da yalnız bir çocuğun iç dünyasına etkileyici bir yolculuk yapan bir romanla karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz.

Bir cinayet sahnesiyle açılıyor roman. Bir otel odasında bir kadınla sevgilisi olduğu tahmin edilen bir adam kanlar içinde bulunmuştur. Ama ortada bir ölü daha vardır. Oda görevlisi, “Ben katil değilim.” diyerek pencereden atlamıştır. Nihayetinde, olaya cevval bir cinayet masası şefi el koyar. Ama bu cinayet giderek daha çapraşık bir hâl alır. Oda görevlisinin üzerine atılan suç vasfı, ölülerin kendi hikâyelerini anlatmaya başlamalarıyla bambaşka bir veçheye bürünür. Önce bir barda şarkıcı olan Vera başlar hikâyesini anlatmaya, sonra kadının arkadaşları Ediz ve Tarık. Onlara eklenen komiser ve diğer yan kahramanlarla daha da çapraşık bir görünüme bürünür roman. Sanki herkes kendi hikâyesini arar bu romanda. Kahramanlar, hikâyelerini bulmak için de, okuru geçmişlerine doğru bir yolculuğa çıkarırlar.

Bugünün suçları her zaman geçmişte aranır. Kıskanmak Öldürmenin Yarısıdır da, bizi roman kahramanlarının çocukluklarına, her şeyi belirleyen ilk gençlik yıllarındaki deneyim ve acılarına götürerek romanın hemen başında oluk oluk akan kanın gerçekte nerede biriktiğini, akmak için hangi sebepleri aradığını gösteriyor. Hatta romanın sonuna doğru bir tiyatro sahnesi kurarak iki perdeye bölünen hikâyeye daha yakından bakmamızı sağlıyor yazar. İç dünyaları çok erken yaşlarda yara almış, aileden yana talihsiz dostlardan yana bereketli günler geçirmiş roman kahramanlarının karmaşık kişilikleri ile onları sonunda bir cinayetin etrafında buluşturan hikâyeleri kadar, bu erken deneyimlerin insan ruhundaki silinmez izlerine de çekiyor dikkati yazar.

Aynı zamanda senarist ve oyun yazarı da olan Ercan Uğur’un ilk romanı Kıskanmak Öldürmenin Yarısıdır için bir cinayet romanı diyebilir miyiz? Kısmen denebilir belki. Ama yazarın, romanın böyle alımlanmaması için çeşitli önlemler aldığı görülüyor. Örneğin, cinayetin işlenmesini maddi deliller etrafında değil, roman kahramanlarının iç dünyalarına inerek anlatmaya çalışıyor. Böylece, olaydan ziyade, üç arkadaşı bir otel odasında buluşturup ölümün kollarına teslim ettiğinde cinayet mahalline sadece suç delilleri ve kanlarını değil geçmişlerini de bırakıyor yazar. Bize düşen, cinayeti çözmekten ziyade, bu kahramanları böyle bir anın kapısına getiren geçmiş- lerini çözmeye çalışmak.

Kıskanmak Öldürmenin Yarısıdır, bir cinayeti tatlı tatlı anlatan hikâyesinden başarılı diyalog yazımına, etkileyici kurgusundan pürüzsüz diline kadar hiç şüphesiz başarılı bir ilk roman. Dahası, yazarın iş- tahlı dili şimdiden yeni romanlarını da haber veriyor. Ancak, romanın adının yanlış bir okur kitlesini hedef aldığını da belirtmem gerekiyor. Etkileyici olsun diye seçilen, popüler kitaplara meraklı okuru hedef alan kimi roman adları bazen tam aksi bir sonuç doğurabiliyor. Bu romanda da bu türden bir yanlış tercihe başvurulduğu söylenebilir.

Ekran Resmi 2016-10-25 14.36.01

Bu yazı Arka Kapak dergisinin 12.sayısında yayınlanmıştır.