Meryem Betül Koçak

İlkokul fotoğraflarım, ilkokul anılarım canlandı gözümde. Arkadaşlarımla birlikte oynadığımız yerden yüksek, halat çekmece, ebelemece hâlâ taptaze belleğimin en güzel yerinde. Aslında buraya yazacak o kadar çok şey var ki hatıralarıma dair; en yakın arkadaşımla yazıştığımız mektuplardan, tahtaya konuşanları yazan arkadaşıma kadar hem de. Bunları niye mi anlattım size. Çünkü geç de olsa küçük, samimi bir dostla tanıştım: “Pıtırcık” ve okurken çocukluk anılarımla karşılaştım.

Pıtırcık Tatilde
Goscinny/ Sempe
Çev: Vivet Kanetti
Can Çocuk


“Kitabın yazarı Goscinny sanki küçülmüş de çocuk olmuş yeniden. Sade bir dille örülen maceralar bir o kadar içten ve keyifli. Olaylar 60’lı yıllarda geçmesine rağmen bugün her yaştan okura özellikle çocuklara hitap etmekte. Neden mi?


Kitabın yazarı Goscinny sanki küçülmüş de çocuk olmuş yeniden. Sade bir dille örülen maceralar bir o kadar içten ve keyifli. Olaylar 60’lı yıllarda geçmesine rağmen bugün her yaştan okura özellikle çocuklara hitap etmekte. Neden mi? Çünkü çocuklar her çağda çocuk ve onların engin ruhlarını, küçük haylazlıklarını bilen Goscinny’nin muhteşem bir gözlem yeteneği var. Resimler ise Sempé’ye ait, siyah, beyaz ve eğlenceli. Çizgiler ilk başta basit gibi gözükse de aslında karakterleri çok iyi özümsemiş ressam. Resimlere bakarken farkında olmadan biz de dâhil oluveriyoruz olaylara. Kitabın Fransızca orijinal adı “Le Petit Nicholas” yani Küçük Nikola. Vivet Kanetti “Pıtırcık” ismiyle Türkçeye kazandırmış bu şahane yapıtı. Aynı şekilde diğer isimlerin de Türkçe uyarlaması çok başarılı; Dalgacı, Dırdır, Tıngır, Karagöz gibi.

Kitabı okurken şu soru takılıyor aklıma: “Hangimiz Pıtırcık olmadık ki zamanında?” Evde köpek beslemek istedik bazen, ailemiz izin vermedi, bazen de sinirlenince evden kaçma planları yaptık ama yine eve geri döndük. Elbette hepimizin Lüplüp gibi her zaman bir şeyler yemeyi seven, Çarpım gibi sınıfın birincisi, çalışkan ve gözlüklü arkadaşlarımız oldu.

Pıtırcık’ı okurken ister istemez gülümsüyor insan. Bazense okurken düşündüren satırlarla karşılaşıyoruz: “Ertesi gün, olanları Dalgacı’ya anlattım. Onun da başına aşağı yukarı aynı şey gelmiş ilk bisikletiyle. ‘N’apalım’ dedi Dalgacı, ‘böyledir babalar. Maskaralıkları bir türlü bitmez. Göz kulak olmazsak bisikletleri kırarlar, bir taraflarını incitirler.’”

Pıtırcık, 2010 ve 2014 yıllarında sinemaya uyarlanmış. Filmlerin ülkemizde de gösterime girdiğini belirtelim hemen. Toplam sekiz kitaptan oluşan Pıtırcık serisi hem çocuklar hem de büyükler için enfes bir yolculuk. Geç kalmadan siz de katılın bu yolculuğa!

Bu yazı Arka Kapak dergisinin 1.sayısında yayınlanmıştır.