M. Oğuzhan Çelik

Dünya var olduğundan bu yana “ses” dediğimiz şey varlığını sürdürmüş, doğada hiçbir zaman mutlak sessizlik diye bir şey olmamıştır. En sessiz halinin bile duyumsanacak desibelleri, fısıltıları mevcuttur; hafif bir rüzgâr, yapraklardan gelen bir hışırtı, bir arının vızıltısı gibi yüzlerce ses var işitebileceğimiz. Fakat seslerin anlamlı hale gelmesi dediğimizde, işte o bin yıllar sürdü. Yani ses hep vardı ama insanoğlu keşfettikçe ona bir anlam yüklemeyi öğrendi. Ve sesler üzerinde o kadar çok deneyip yanıldı ki, başlangıçta insanın gırtlağında duran o doğurgan titreşim, avazlardan küçücük melodilere, melodilerden şarkılara, çalgılardaki tek tük notalardan koca koca orkestralara, karmaşık ses sistemlerinden teknolojik cihazlara kadar inanılmaz bir dönüşüm yaşadı. Nihayet 20. yüzyıl sona erdiğinde geriye dönüp bakıldı ki sanki yapılacak her şey yapılmış, denenmesi gereken her şey denenmiş, sesler belli sistemlere oturtulmuş ve bir yolun sonuna gelinmişti. Dinlediğimiz popüler müzikteki tekdüzelikten bahsetmeye zaten gerek görmüyorum. O müzik bize yeni şeyler söylemeyi bırakalı çok oldu. Yirmi yıl önceki yaratıcılık, çeşitlilik ve zenginlik, şu an yerini her yeni çıkanı dinlediğinizde bir diğerine benzettiğiniz bir kısırlığa bıraktı. Dolayısıyla içinden geçtiğimiz bu dönemde en ufak bir farklılık bile hemen dikkat çekmeyi, kendinden bahsettirmeyi başarır hale geldi.

İşte Tolgahan Çoğulu bu farklılığı yaratabilmiş isimlerden biri. Geçtiğimiz yüzyıllarda farklı amaçlarla denenmiş olan “perdeleri hareket eden gitar” fikrini geliştirip, makamsal müzikleri kuramsal olarak değiştirmeden çalabilmek amacıyla “Mikrotonal Gitar” projesini hayata geçiren Çoğulu, kısa bir süre önce de Microtonal adlı çalışmasıyla birikimlerini bir albümle dinleyicilere sundu.

Tolgahan Çoğulu
Microtonal
Ahenk Müzik

Albümde toplam 11 eser yer alıyor. Ali Kazım Akdağ, Baha Yetkin, Safa Yeprem, Oğuz Usman gibi önemli isimlerin icraları ve düzenlemeleriyle katkı sağladığı albümde Çoğulu; peşrev, saz semaisi, ilahi, türkü gibi Türk Müziği’nin önemli formlarını bu çalgıyla örneklerken kayıtlarında “Kamkars” ve “King Gizzard & the Lizard Wizard” gibi farklı grupların eserlerine de yer veriyor.

Tabii ki Microtonal albümünü Çoğulu’nun bu enstrümana ilişkin hikâyesinden bağımsız yorumlamak mümkün değil. Projenin ortaya çıkış fikri, klasik gitarın tınısıyla oynamadan, çalgı farklı bir enstrümana evrilmeden, olduğu haliyle koma sesleri, yani mikrotonları da çokseslilik içinde icra edebilme isteği. Bunun için de Çoğulu 2008 yılında, perdeleri takılıp çıkarılabilen, istenildiğinde ileri geri oynatılabilecek bir gitar klavyesi tasarladı. Daha sonra bağlama çalarken kullanılan bazı teknikleri bu gitarda uygulayarak icrasında da farklılık yaratmayı başardı. 2014 yılında bu projesiyle Georgia Tech Üniversitesi’nin düzenlediği müzik enstrümanları yarışmasında birincilik elde etti. Dünyada ilgi çekmeyi başarmış olması, birçok ülkeden aldığı davetlerle bu çalgıyı seminer, konser ve farklı projeler vasıtasıyla tanıtmasına da yardımcı oldu.

Hatta Tolgahan Çoğulu’nun geçtiğimiz günlerde Eray Aytimur’a verdiği bir röportajda belirttiği üzere, albümde iki eserlerine yer verdiği “King Gizzard & the Lizard Wizard” grubu, Çoğulu’nun daha önce çektiği videolarda anlattığı akort sistemine göre mikrotonal bas ve mikrotonal elektrogitarlar tasarlayıp, koma perdeleri eklemiş ve 2017 yılında Flying Microtonal Banana isimli bir albüm çıkarmışlar. Albümü dinlediğinizde grubun bizim müziğimizden etkilenerek böyle bir albüm oluşturduğunu anlamanız zor olmuyor. Konserleri başlamadan önce gelen dinleyicilere bir saat kadar Erkin Koray ve Selda Bağcan gibi etkilendikleri sanatçıların eserlerini dinletiyor olmaları da esin kaynaklarını tam olarak açıklıyor zaten. Fakat galiba asıl önemli olan, grubun Tolgahan Çoğulu’nun projesinden yararlanarak böyle gitarlar oluşturması ve o tınıyı yakalamaya çalışması. Mikrotonal gitarın dünyada yarattığı tek etki de bu değil üstelik. İTÜ ortaklığında bir projeyle bir araya gelen beş üniversiteden 12 besteci, Tolgahan Çoğulu’nun tasarladığı bu gitar için yeni eserler besteledi. Bütün bunları düşündüğümüzde, projenin on yılda, dünyada hiç fena olmayan bir karşılık bulduğunu söyleyebiliriz sanırım.

Buraya kadar yazdıklarımın yanı sıra, bence mikrotonal gitar projesiyle ilgili en doğru yorumu, geçtiğimiz günlerde Tolgahan Çoğulu’yu Youtube kanalındaki programına davet eden Nurkan Renda yaptı. Renda, bunun bir proje olarak düşünülmesinin ve ortaya çıkarılmasının çok da zor bir durum olmadığını (hatta daha önce bunun denenmiş olduğunu), fakat buna kafa yorup, bunun için yeni düzenlemeler yazmanın, yeni eserler oluşturmanın herkesin harcı olmadığını söylemişti. Kesinlikle bu düşünceye katılıyorum. Bunu düşünmek zor bir şey değil, ama bu çalgı vücut bulduktan sonra, yıllarını bu projeye adayıp dünyanın farklı noktalarındaki insanları yaptıklarınla etkilemek, dünyada mikrotonal gitar ile çalınabilecek bir repertuvar oluşturmak, kesinlikle çok ama çok büyük bir iş.

Peki, gitarda böyle farklılığa ihtiyaç var mıydı? Yazının başında belirttiğim gibi, dünya müzikal yaratıcılıkta ciddi bir tıkanma içerisinde. Çünkü tarihte görmüş olduğumuz, her yüzyılda farklı enstrümanların ortaya çıkması, farklı müzik formlarının, farklı müzik türlerinin oluşması fenomeni maalesef 21. yüzyılda henüz kendini göstermedi. Hâlâ 20. yüzyıl fikirleri doyuruyor kulaklarımızı. O nedenle Çoğulu’nun mevcutla yetinmeyip yeni tınılar, yeni teknikler arayışını önemsiyorum. Bu enstrüman dünyada icracı olarak ne kadar karşılık bulur, yani kaç kişi bu enstrümanı edinmek, çalmak ister bunu şu an bilmek zor. Fakat belki de bugün yaptığı bu çalışma 50 yıl sonra farklı bir enstrümanın, farklı bir müzik türünün ya da ses sisteminin oluşumuna katkı sağlayabilir. Ya da yaklaşık yüz yıldır çaba sarf ettiğimiz, “Türk Müziği’nin mikrotonlarıyla çokseslendirilmesi” konusunda yeni fikirlerin, yeni sistemlerin oluşmasına önayak olabilir. Bunu zaman gösterecek. Kısacası, müzik keşfedilmeyi bekler. Dünyada bir kişi bile farklı bir tınıya ihtiyaç duyup o tınıya ulaşmayı başarabilmişse, bir ihtiyacı karşılamış demektir.

Eğer çok iyi bildiğinizi düşündüğünüz bir enstrümandan farklı tınılar duymak, farklı eserler dinlemek, gitarın udla, bağlamayla daha yakın dokularda buluştuğunu işitmek ve müzikal anlamda yeni şeyler vadeden bir müzisyene kulak vermek isterseniz, Tolgahan Çoğulu’nun Microtonal albümü gerçekten dinlemeye değer. 

Arka Kapak dergisi 35. sayı