Volkan Alıcı

Shimura Kobo, “Nagazaki’nin sınırında, sokakları cazibesini yitirmiş bir kenar mahallede, müstakil evinde oturan”, elli altı yaşında, yalnız yaşayan bekâr bir adam… Meteorolog.

Hayatı günlük rutinindeyken bir şeylerin ters gittiğini hisseder. Varoluşsal sorunlar değildir bu, oldukça somuttur: “Her şey, satın aldığımdan emin olduğum bir yiyeceği bulamayışımla başladı.” Dolabında yiyecekler eksilmekte, içecekler kaybolmaktadır. İşe erken döndüğü bir gün, kuşkuları artık bir yargıya dönüşür; eve birisi ya da birileri girmekte, nasıl oluyorsa başka hiçbir şeye dokunmadan yalnızca yiyecek ve içecekleri eksiltmektedir. Bunu kanıtlamanın yolu olarak mutfağa bir gizli kamera yerleştirir. Ertesi gün ofisteki bilgisayarından evini gözetlerken mesele netleşir: Bir kadın, mutfakta kendine çay yapmakta, yemek hazırlamaktadır. Telefona sarılıp polise haber verir.

Faye romanda ilk olarak Shimura Kobo’yu konuşturuyor ve hikâyeyi onun dilinden kuruyor. Kobo’nun kendi dilinden anlattığı yaşamı -alışkanlıkları, günlük rutini, iş arkadaşlarıyla ilişkisi- çepeçevre yalnızlıkla örülmüş. Evine misafir olarak en son gelen kişi kız kardeşi örneğin, o da bir yıl önce. Kendi sözleriyle “Facebook’ta arkadaş avına” çıkan bu yalnız ve içe kapanık adam, aslında bir yıla yakın bir zaman bir kadınla aynı evde yaşadığının da farkında değil.

İsimsiz kadın ise elli sekiz yaşında, uzun süredir işsiz… “Geliri olmadığından dairesinin kira sözleşmesini feshetmiş. Sonrasında, kendi mahallesinde hem evsiz hem parasız kalmayı kendine yediremediği için oradan ayrılmış.” Kadın yalnızca Shimura Kobo’nun evini değil iki evi daha mesken bellemiş: Sık sık iş seyahatine çıkan bir bekâr ile yarı sağır yaşlı bir kadının evlerini. Ama sıklıkla Kobo’nun evinde yaşıyormuş. Peki neden özellikle bu ev? Romandaki asıl sürpriz de bu.

Kitap, hikâyeyi bir de bu evsiz kadının dilinden anlatan bir bölümle son buluyor. Sorular burada yanıtlanıyor, öykünün ikinci temel karakterinin – işsiz ve evsiz kadının kişisel tarihi, bu tarihte Kobo’nun ve evinin yeri yerli yerine oturuyor. Kitabı ilgi çekici kılan özelliklerden biri de bu; iki ana karakter arasındaki ilişkinin tesadüflerle örülü sıradan bir bağ olmayıp, gerçekçi/ikna edici bir karşılığının olması… Bununla birlikte gerek yapıttaki mekân gerekse karakterlerin, tematik yapının inşasında sağlam bir yerinin olması.

Romanın bir diğer önemli yanı; Kobo’nun, evinde bir kadının varlığından emin olup polisi aramasıyla başlayan iç çatışmalarının ve psikolojik dönüşümünün abartıya varmadan, sahici bir şekilde anlatılması. Hatta yazar bunu şık bir şekilde güçlendiriyor da: Shimura Kobo, kadının yastığının altında, Japon yazar Shusaku Endo’nun “Skandal” adlı bir romanını buluyor – bir süredir arayıp da bulamadığı kitabını. Sayfası kıvrılmış kitapta, kadının kaldığı yere bakıyor Kobo; orada o anki kendi gerçekliğini buluyor. Şöyle diyor Endo: “Birden varlığının en merkezindeki çarkları bozuluvermişti. Bunun çok da açık bir nedeni vardı. O akşamdan beri…”

‘Kriz insanı yalnızlaştırıyor’
Eric Faye’in bu novellası, 2008 yılının Mayıs ayında Japon gazetelerinde haber olarak da yayımlanan gerçek bir olaya dayanıyor. Yazar, “Nagazaki”yle l’Académie française Grand Prix Ödülü’nü aldı ve kitap yirmiden fazla dile çevrildi.

Faye, “Nagazaki”de hikâyeyi yalnızlık, pişmanlık, suçluluk gibi temalarla güçlendiriyor. Konut bolluğu varken bir insanı evsiz yapıp sokaklara düşüren, insanı yalnızlaştıran kapitalizmi eleştiriyor ve onun özellikle yoksulları-emekçileri vuran ekonomik krizlerinin yarattığı tahribatları da sorguluyor. Örneğin “Kriz insanları biraz daha yalnızlaştırıyor,” diyor. Ya da şöyle diyor: “… düzen hapşırınca ufalıyoruz, titrek, cansız halimizi geri buluyoruz. … Ve bunlar ‘yeniden yapılanma’, ‘gözden geçirme’ gibi sözleri salık veriyor. Bizim işyerinde, meteoroloji hizmetinde bile çalışan sayısının indirilmesinden söz ediliyor; duyan da daha az hava olayı olduğunu ya da denizlerin kapatılacağınız zanneder.”

“Nagazaki” yalın bir kitap; “şaheser, başyapıt, çok çarpıcı bir anlatı” değil… Gücünü ve etkisini yalınlığından, yazarın karakterleri iç dünyalarıyla usul usul anlatma becerisinden, kurgu ve temanın gerçekçiliğinden alan bir yapıt. Ama az sözcükle çok şey anlatma başarısını gösterebilen de bir yapıt.

Bu ürüne babil.com‘dan ulaşabilirsiniz.

Nagazaki – Eric Faye (çev. Nilda Taşköprü)
Sel Yayınları, 2014