Sadık Yemni

Çocuk yaşlarından itibaren Sherlock Holmes, Nat Pinkerton, Fantoma, Arsen Lüpen ve Cingöz Recai serüvenleri okuyan biriydim. Robert Louis Stevenson’un Dr Jekyll ve Mr Hyde – Strange Case of Dr Jekyll and Mr Hyde romanı hayal gücüme çok derin bir çentik atmıştır. Romanı Stevenson 1886’da yayımladı. Kütüphanemizde olan kitap, sanırım 1942’de Hamdi Varoğlu’nun Türkçe çevirisiyle ve İki Yüzlü Adam başlığıyla yayımlanan nüshaydı. Kabı 1959 yılında bile eskiydi.

Okuduğum ilk polisiyeler arasında yerli yazarlarımızın eseri olan Mike Hammer’lar da vardı. O yaşlarda bile yerli yapım Mike Hammer’ların diğerlerinden daha farklı olduğunu sezerdim. Cinsellik ıtırlı sahneler daha bir ballı betimlenirdi. İyice göze batsın diye koyu renk basılırdı. Hızlı yazıldığından kurgular da iyice yamuktu. Zincir şakırtıları, acayip ses efektleriyle sıhhatli kurbanlarına kalp krizi geçirterek öteki dünyaya yollayan seri katiller olurdu. Televizyon olmayan zamanlarda, ailece cinai romanlardan uyarlanarak yapılmış radyo temsillerini dinler ve whodunit idmanı yaparak katilin kim olduğunu tahmin etmeye çalışırdık.

Edgar Allan Poe’nun Morgue Sokağı Cinayeti öyküsündeki Dupin’i ve Altın Böcek adlı öyküsü, 12- 13 yaşlarımın unutulmazlarıdır. Yazım üslubumdaki polisiye damarın oluşmasında çok ciddi katkıları olmuştur. Edgar Allan Poe, özellikle yukarıda sözünü ettiğim iki öyküsüyle beni çok derinden etkilemiştir. Yarattığı Dupin karakteri modern polisiyenin babası olarak görülür. Polisiyenin iyisinin olmazsa olmazları yetkin kurgu, akıcı dil ve gizem kurmadaki özgünlüktür. Altın Böcek, bir definenin bulunuş bilmecesi üzerine kurulmuştur. Bana 13 yaşındayken gizli bir yazı yaratma ilhamını vermiştir. Hâlâ zaman zaman kullanmaktayım.

Sherlock Holmes’un ipuçlarını topladıktan sonra evine çekilerek icra ettiği kokainli ve kemanlı düşünce seansları, Arsen Lüpen’in 813’ündeki teknik düzenekler, usta hırsızlığının yanı sıra hızlı bir milliyetçi Fransız olarak Alsas-Loren meselesine sahip çıkması, Cingöz Recai’nin İstanbul’da çevirdiği fırıldaklar, Fantoma’nın ele geçirdiği kruvazörün toplarını Monaco sarayına çevirmesi belleğime unutulmaz izler kazımıştır.

En çok okuduğum yazarlar arasında Agatha Christie ve Carter Dickson da vardı. Zekâlarının yanı sıra bol bol silah ve yumruk kullanan Murat Davman, Shell Scott ve James Bond da en sevdiğim roman karakterleri arasındaydı. James Bond kitap ve filmleri, bütün diğer mesajlarının yanı sıra televizyonsuz bir âlemde dünyaya açılan pencerelerdi. Karayipler, New York, Istanbul, İsviçre, Monako, Tayland’ı 007’yle gezer dururdum.

Polisiye lafı geçince bunlar benim standart açılış cümlelerimdir. Bağlam Yayınları’nın Edebiyatın İzinde serisinin Polisiye Edebiyat kitabını büyük bir zevkle okudum. Yayına Seval Şahin, Banu Öztürk, Didem Ardalı Büyükarman tarafından hazırlanmış. Polisiye edebiyatımızın tarihçesi, ilk örnekleri, bunların yapısal incelenmeleri, kategorileştirilmeleri, derin analizlerinin sonuçları ayrıntılarıyla ele alınmış. Konulara ve bölümlere kısaca bir göz atalım:


Edebiyatın İzinde – Polisiye Edebiyatı
Seval Şahin
Bağlam Yayınları

Osmanlı Arşivi ve Suç Hikâyeleri: İlk üç yazı Geç Osmanlı dönemi arşiv belgelerindeki suç hikâyelerine odaklanmış. Nurçin İleri, 1895 yılında Safranbolulu Mustafa’nın sarhoş durumda elinde bıçak sokakta birçok kişiyi öldürmesi vakasını ele alarak arka plandaki sosyolojiyi irdelemiş. Gülhan Balsoy, Osmanlı toplumunda on dokuzuncu yüzyıldan itibaren dikkat çekmeye başlayan bir suç şekli olan katl-i velid, yani yeni doğmuş bebeğin katli meselesini ele alırken, Ebru Aykut ‘Osmanlı’da Tesmim Cinayetleri. Adli tıp, deliller ve mütefenninler yazısında cinayet yöntemi olarak zehirleme vakalarına değiniyor. Polisiye türüne çocuk edebiyatı çerçevesinde yaklaşılabilir mi? Yetişkinlere has dünyaya bakışta, çocuk için de bir pencere var mı? Melda Karagöz bu konuyu ele alıyor.

Türk Edebiyatında Polisiye Romanın Tarihsel Gelişimi: Bu başlıkla TÜBİTAK projesini yürüten Seval Şahin Banu Öztürk, Didem Ardalı Büyükarman ve İpek Şahbenderoğlu bu projeden hareketle elde ettikleri verileri paylaşıyorlar. Banu Öztürk ‘Fakabasmaz Zihni Serisi Üzerine Yapısal Bir İnceleme Denemesi’, Seval Şahin Server Bedi’nin Tilki Leman’ını inceliyor. Didem Ardalı Büyükarman, Behlül Dânâ müstearıyla polisiye diziler kaleme alan İskender Fahrettin Sertelli’nin unutulmuş hayat hikâyesinin üzerinde durdu ve onun Şeytan Hadiye serisini tanıtıyor. İpek Şahbenderoğlu, Server Bedi’nin iki karakteri Cingöz Recai ve Çekirge Zehra çerçevesinde polisiyelerde evlilik ve dişilik kurgusunu ve üretimini irdeliyor.

Çeviride Polisiye: Çeviri polisiye konusunda Lale Arslan Özcan ve Pınar Güzelyürek Çelik ortalaşa çalışmalarında Fransız polisiye roman çevirilerinin Türk polisiye türüne etkilerini inceledi. Sean R. Singer, Ian Fleming’in 1957 yılında kaleme aldığı From Russia With Love – Rusya’dan Sevgilerle romanınının aslı ve çevirisi arasındaki farklılıkları incelerken romanın 1983 yılında yapılan çevirisinde yazarın Türklerle ilgili kullandığı incitici, kaba ve çirkin sıfatların bir kısmını metne almadığından hareketle bir değerlendirme yaparken tuhaf bir otosansür olayını irdeliyor.

İlk Polisiyeler: Fazıl Gökçek ve H. Harika Durgun ortak çalışmalarında Ahmet Midhat Efendi’nin polisiye romanlarının bir dökümünü yapıp bu eserleri özellikle Tzvetan Todorov’un poliseye kurgunun tipleri, çeşitleri çerçevesinde inceliyorlar. Seda Işık, pek de polisiye yazarı olarak bilinmeyen Mehmet Rauf’un Define, Kan Damlası ve Kâbus eserlerini ele alıyor. Seda Başer ise ilk telif polisiye yazarlarından Fazıl Necip’in Cani mi, Masum mu? eserindeki suç, mülkiyet ve alafranga züppeler meselelerine odaklanıyor. Zeynep Tüfekçioğlu ilk Türk polisiye romanı olarak kabul edilen Ahmet Mithat Efendi’nin Esrâr-ı Cinayât eserindeki yazınsal yeniliklere anlatıbilimsel bakışla yaklaşıyor.

Cumhuriyet’ten Günümüze Polisiye: Ahmet Demir, Cevat Fehmi Başkut’un Valde Sultan’ın Gerdanlığı bir İstanbul polisiyesi olarak değerlendiriyor. Veli Uğur, 1980 sonrası kaleme alınmış polisiye romanlarımızı inceliyor. Özlem Nemutlu, İhsan Oktay Anar’ın romanlarında polisiye unsurlar üzerine odaklanıyor. T. Murat Akkaya polisiye romanda kent ve iktidar ilişkisini Ian Rankin’in Komplo ve Ahmet Ümit’in İstanbul Hatırası romanları üzerinden ele alıyor. Evrim Doğan Adanur polisiye romanda Ankara’nın kültürel göstergelerini Emrah Serbes’in Bir Ankara Polisiyesi Behzat Ç. serisini inceleyerek ele alıyor. Çimen Günay Erkol, Akif Kurtuluş’un Mihman eserinde siyasi polisiye türünün olanaklarını ele alıyor.

Üç Panelli Sempozyum: Polisiye temalı sempozyumda düzenlenen üç panel, bu kitap için deşifre edilerek kitaba ciddi bir katkıda bulunmuş. Ömer Türkeş’in yönettiği birinci panelde ‘Suç Edebiyatı ve ‘Polisiyeyle Siyaset İlişkisi’ konuşuluyor. Konuklar: Derviş Şentekin ve Suat Duman. Doğan Hızlan’ın yönettiği ikinci panelde, yayıncılıkta ve sahaflarda polisiye konuşuldu. Konuklar: Emin Nedret İşli ve Raşit Çavaş. Erol Üyepazarcı’nın yönettiği üçüncü panelde, günümüzde polisiye konusu işlendi. Konuklar: Ahmet Ümit, Esmahan Aykol ve Sevin Okyay.

Son olarak; kitabın sonunda polisiye yazını meraklılarına yol gösterici bir harita var. Bunu İpek Şahbenderoğlu ve Ayşe Şahin hazırlamış. Bu değerli eserin oluşturulmasında emeği geçen herkesi kutluyorum. Rahat okunan, değerli bir kaynak kitap çıkmış ortaya. Polisiye severler için bir başyapıt. 

Arka Kapak dergisi 7. sayı