Adnan Saraçoğlu

Yakın tarihlere kadar Türkçede bir kitabını dahi göremediğimiz büyük usta Mira Lobe’nin üst üste kitapları basıldı. Evvelce üzerinde bitimsiz bir karanlığın yer aldığı nitelikli külliyatı da görünür olmaya, gönlümüze dolmaya, çocuk edebiyatındaki heybetine hepimizi hayran bırakmaya başladı. Zamansız öyküler dizisi içerisinde yayımlanan son kitabı Zıpzıp Ayıcık neresinden ele alsanız pahadaki ağırlığıyla sözün güzelini kendisine kolayca çekiveriyor.


Zıpzıp Ayıcık
Mira Lobe
Çevirmen: Genç Osman Yavaş
Final Kültür Sanat Yayınları

Adı “Oyuncak” soyadı “Ayı” olan kahramanımız ilk bakışta benzerlerinden ayrılması mümkün görünmeyen ama yola düştükçe parmak ısırtan keyfiyette kervan düzen homurdanma ustası sevimli birşey. Oyuncakçı vitrininden alınmasından hemen sonra geldiği evde kısa sürede etrafta salınmaya, iki eli balda olsun diye kilerin yolunu tutmaya ve başını belaya sokmaya başlıyor. Talaş dolu içini kazara boşaltınca eciş bücüşlüğünden kurtulmak için lastik bir top yerleştirilir karnına ve Zıpzıp Ayıcık olarak yeniden doğar âdeta.

Zıpzıp Ayıcık yolları aştıkça birçok karakterle karşılaşır; tipik anlatılarda kısa sürede büyük işler başaran tek bir kahramanın aksine kolektif bir başarının, arkadaşlarla giderilen eksiklerin, bir arada üstesinden gelinen zorlukların tanıklığını üstlenir okuyucu.

Ansızın bestelenen şarkıların; rap atma ya da atışma diye kültürümüze taşınan şarkılar içindeki dostane rekabetin renklendirdiği bir yolculuk, homurdanıp duran ve korkularını sayıp döken ayının yüreğine su serperken, çocuğu ortak edeceği oyunların daha başında olduğunu da muştular. Azgın sulardan kurtardıkları papağan Koko, habire “Ollacak şey değil” derken ilk kelimenin “l” harflerine sakladığı ünlemin şiddetini duruma göre artırmakta bir sakınca görmez. Şarkıyla oynanan oyundan sonra sesin bizzat kendisiyle, harflerle imlenen efektlerle bir oyun kurulmakta ve oynanmaktadır.

Mantık oyunları ve varoluşa dair kıymetli eleştiriler de sırasını beklemektedir; azgın sularda yıkılan köprü, kendi hür iradesiyle yüzmeye gitmişken, kafeste uzunca süre kalan Koko uçmayı doğal olarak unutmaktadır.

Zor zamanlardan geçerek eş ve anne olan yazar kendi alter egosu ineği çıkarır karşımıza ve yüksek yaylalarda, yalçın kayalıklarda oynayıp duran evladının gök gürleyince korkup aşağı düşmesinden duyduğu endişeyle gözyaşlarına boğulur. Bu nafile duygusallıkla yetinmeyip itaatle yükümlü olduğu insana karşı –kendi sahibi– sivil itaatsizliğe başvurup yavrucağızının yanında alır soluğu. Büyük maceranın parçaları arasında beni en çok coşturan, güçlü eleştirisiyle daha yakınlarda oluşmaya başlayan sirk karşıtlığının dört başı mamur temelini oluşturan -adı batasıca- Bay Tutto Frutto bölümünü döne döne dört yüz kırk dört kez okusanız yeridir.

“Eşsiz gösterileriyle dünyaca ünlü Karamba sirkinin” foyasının meydana çıkması, Zıpzıp Ayıcık’ın bünyeye sızmasıyla gerçekleşiyor. Koskoca filler, aslanlar, maymunlar korkudan tir tir titremekte, sıra gösteriye gelince fıçı yuvarlayan, laterna çalan filler, ayılar seyircileri mest etmektedir. İnsanın herşeyi kendisine uyarlamasıyla sonuçlanan katıksız ahlâksızlığı; tüm heybetiyle ormanda salınan file değil de, sirkte maskara ettiği filimsiye hayretten alıyor enerjisini.

Karamsar Orwell’ın Hayvan Çiftliği zamanla yozlaşarak Beylik Çiftliğine dönüyordu, öyle ki insanlarla çene çalan yiyen içen domuzları insanlardan ayırmak mümkün olmuyordu: “Ha insan, ha domuz” diyordu Orwell. İyimser Mira Lobe’de ise zorba insan paketlenip bir daha dönmemecesine uzaklara giden trenin arkasına zincirleniyor ve hayvanlar herkese mutluluk saçan sirkin hem patronu hem ırgatı oluyor.

Çocuklara yazdığını kabaca vurgulamaktan bile büyük haz alıyor yazar; sirk müdürü kuklanın ağzından yaptığı konuşmada özneler sıralamasının başına oturtuyor keyifle sevgili çocukları. Yalanı sevmeyen, buna karşın hiç bıkmamacasına ve bir nefesle koca fili devirecek denli oyunbaz olan sevgili çocukları. 

Arka Kapak dergisi 24. sayı