Kağan Kültigin Akbulut

Çağdaş sanat özellikle bizim memleket için yeni bir fenomen, ancak tarihine ve dünya çapındaki konumuna baktığımızda dipsiz bir kuyu. Sosyolog ve çağdaş sanat eleştirmeni Sarah Thornton da Sanat Dünyasında Yedi Gün kitabıyla bu kuyunun derinliklerine dalıp sanat dünyasının karmaşık yapısını çözebilmemiz için inciler çıkarıyor. Kitap hem ele aldığı konuya derinlikli bakışı ve heyecanlandıran analizleriyle, hem de yazarın daha sonra süreli yayınlara eleştiri yazmayı bırakmasıyla dünya çapında gündem oldu.

Thornton kitapta sanat dünyasının kilit noktaları sayılabilecek noktalara uğruyor. İlk bölüm efsanevi müzayede şirketi Christie’s’deki “sıradan bir müzayede günü”nü anlatıyor. Thornton, bir öğleden sonra ve bir de akşam satışına katılarak müzayede katılımcılarını gözetliyor, tepkilerini ölçüyor, birlikte basın bölümüne oturduğu gazetecilerin yorumlarını aktarıyor. İkinci bölüm “Eleştiri Dersi”nde ise, California Sanat Enstitüsündeki Michael Asher’in ünlü eleştiri dersine katılıyor, öğrencilerin arasına karışıyor, öğrencilerle birlikte öğle yemeğine çıkıyor, eleştiri dersi veren farklı üniversitelerden hocalarla konuşup sanat eleştirisindeki farklı yaklaşımları karşılaştırıyor.

Üçüncü bölümde ise yazar milyonlarca doların el değiştirdiği dünyanın en büyük sanat fuarı Art Basel’den sesleniyor. Fuara nasıl hazırlandığını anlatan galericilerden, beklentilerini açıklayan koleksiyonerlere, fuara katılması ayıp görülen sanatçılara kadar birçok kişinin tanıklığına başvuruyor. Dördüncü bölümde ise çağdaş sanat dünyasını en prestijli ödüllerinden Turner Ödülünün açıklanacağı gündeki gözlemlerini aktarıyor. Jüri üyelerinin ve ödül komitesi başkanının karar verdiği dakikalar, Britanya basınındaki gelişmeler ve tabi ki finalist olan sanatçıların son gün heyecanlarını ya da heyecansızlıklarını aktarıyor. “Dergi” bölümünde ise Artforum dergisini merkeze alarak sanat yazarlığına bakıyor. Reklamcısından editöryal ekibine ve yazarlarına kadar bir derginin iç işleyişinin nasıl gerçekleştiğine ve sanat dünyası içinde konumlanışını inceliyor. Sonrasında farklı dergilerde ve gazetelerde yazan çağdaş sanat eleştirmenlerinin görüşlerine başvuruyor.

Altıncı bölüm “Atölye Ziyareti”nde ise yaşayan en pahalı sanatçılardan Takashi Murakami’nin atölyesine ve Oval Buda isimli devasa heykelin üretim sürecine giriyoruz. Bu bölüm atölyesine kapanıp üretim yapan sanatçı algısını kırmak ve sanat üretiminin zanaatı, teknolojisi, destekçisi, sponsoru, müzesi ve galerisiyle devasa bir ilişkiler ağı içinde konumlandığını görmek açısından kıymetli. Atölye ziyareti bir eserin doğuşuna tanıklık ediyor ve sonraki süreçlerin haritasını çiziyor. “Bienal” başlıklı son bölümde ise Venedik Bienalinin farklı unsurlarıyla konuşuyor.

Sanat Dünyasında Yedi Gün, evet ilk bakışta bir sanat kitabı. Ancak dahası, incelikli bir çağdaş etnografi çalışması. Daha önceki çalışmalarında da sosyolog tavrını ortaya koyan Thornton, kitabını bu tarz çalışmalar için uygun görülen “duvardaki bir sinek” tabiriyle değil, “ava çıkmış bir kedi” olarak tanımlıyor: “… Çünkü iyi bir katılımcı gözlemci daha çok bir sokak kedisini andırır. Meraklı ve etkileşimlidir ama tehditkâr değildir. Arada bir davetsiz olarak araya girer, ama pek umursanmaz.”

Thornton kitap boyunca bazen önceden ayarlanmış röportajlar yapıyor, bazen ayaküstü sohbetler gerçekleştiriyor, bazen başkalarının sohbetleri arasında kalıyor, bazense sadece izliyor. Milyonlarca doların nereye akacağının kararının verildiği fuarda küçük bir kız çocuğunun eser karşısında tepkisini de kitabına yedirebiliyor. Kitabın sonunda Thornton metodolojisine dair daha ayrıntılı yazıyor, bu açıdan baktığımızda sosyologların bu kitabı özellikle incelemesi gerektiğini düşünüyorum.

Sarah Thornton yakın zamanda sanat dünyasının piyasalaşmasından ötürü sanat eleştirmenliğini bıraktığını açıkladı. Artık gazete ve dergiler için çalışmayacağını ancak sanat üzerine yazmaya devam edeceğini açıklayan Thornton hem dünyada, hem de ülkemizde sanat yazarlığının geleceğine dair tartışmaları alevlendirdi. Thornton gibi hem işin ekonomik boyutlarını analiz edebilen, hem de bu dile hakim bir yazarın böyle bir tavır alması muhakkak ki önemli. Aşağıda linklerini bulabileceğiniz tartışmalar daha uzun yıllar süreceğe benzer.

Cem Erciyes’in yazısı:
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cem_erciyes/sanat_yazarinin_piyasadan_bikkinligi-1115484

Sarah Thornton’un yazısı ve Türkiye’den eleştirmenler:
http://www.radikal.com.tr/hayat/elestirmenlik_sef_garsonluk_mu_oldu-1113864

Eleştirmenlerin görüşleri için:
http://www.artfulliving.com.tr/detay/nbspsanat-elestirisi-mi-nbsphiccedil-olmadigi-kadar-simdinbsp

Bu ürüne babil.com‘dan ulaşabilirsiniz.

Sanat Dünyasında Yedi Gün  – Sarah Thornton
Yapı Kredi Yayınları