Ümit Yaşar Özkan
Frederick’in ilk sayfası şu cümleyle açılıyor: ‘İneklerin otlayıp atların koştuğu çayır boyunca, eski bir taş duvar uzanmaktaydı.’ Bu cümleye eşlik eden resimde duvarın ve çayırın bir kısmını görebiliyoruz. Peki, atlar ve inekler nerede? Elbette oradalar: O bir tutam çimenliği hayalinizde açıp büyütün, uçsuz bucaksız bir geniş çayır yapın, tamam mı? Şimdi orada otlayan inekleri, koşturan atları hayal edebilirsiniz.
Dışarıdan bakan göz için okur, pasif, durgun, hareketsiz bir görüntü verir. O anda okurun zihninin tıkır tıkır işlediği, hayal gücünün tam kapasite çalıştığı fark edilemez. Bunu tecrübe eden okursa sanatçının yaratırken yaşadığı sürecin bir benzerini yaşayarak ona yaklaşır, onu anlayabilecek hâle gelir, bunu tecrübe etmemişseniz sanatçının çabasını anlamlandıramazsınız. Hâlbuki dışarıdan bakanlar fark etmese de ‘şair çalışmakta’dır.
Frederick
Leo Lionni
Çeviren: Kemal Atakay
Elma Yayınevi
Kitabımızın kahramanı olan küçük fare Frederick de ailesinin diğer üyeleri çalışırken bir köşede aylaklık ediyormuş gibi görünüyor. Kış için yuvaya erzak taşıyan diğer fareler, Frederick’e niçin çalışmadığını sorup duruyorlar. Kahramanımızsa kendinden gayet emin, ne yaptığını çok iyi biliyor, ailesinin diğer üyelerine verdiği cevaplar işin içinde bir iş olduğunu fark etmemizi sağlıyor. Zamanı geldiğinde de kahramanımızın nasıl çalıştığını hepimiz anlıyoruz. Aslında o da diğerleri gibi kış için planlar yapıyor, hazırlanıyor, boş durmuyor.
Frederick için kuracağımız her cümle kitabın yazarı- çizeri- tasarımcısı Lionni için de geçerli. Lionni kelimelerin ve renklerin gücüne inanan bir büyücü, hikâyeci, şair. Kelimeleri ve renkleri ışığa, sese, sıcaklığa çevirebiliyor. ‘Basit’ ile ‘yalın’ arasındaki hiç de basit olmayan ayrımı çözmüş bir sanatçı o. ‘Yüzyüz’de, ‘Pezzetino’da, Frederick’te minimalist kolaj tekniğiyle derin meseleleri naif hikâyelere dönüştürüyor.
Frederick’i tanıyan çocukların biraz büyüyünce Sait Faik’in “Sivriada Geceleri” hikâyesini ve Mazhar Alanson’un bu hikâyeden ilhamla yaptığı ‘Sanatçının Öyküsü’ şarkısını da anlayıp seveceklerine inanıyorum. Çünkü çocuklar sanatçının eylemi, varlık sebebi, yaratıcı sürecin işleyişi gibi meselelerle ne kadar erken tanışırlarsa o kadar iyi. İşte o zaman maddi çıkar ilişkilerinin ötesinde de bir var oluş alanı bulunduğuna inanan bireylerin sayısının artacağını umabiliriz.
Bu yazı Arka Kapak dergisinin 4. sayısında yayınlanmıştır.