Tuğba Güner

Susuz Yaz – 1964: Sinema tarihimizin en önemli filmlerinden olan Susuz Yaz, Metin Erksan yorumuyla beyazperdeye taşındığı andan itibaren çok ses getirdi. Necati Cumalı’nın romanından uyarlanan film, avukatlık yaptığı zamanlardaki gözlemlerine dayanıyor. Çekimler hikâyenin geçtiği yerde yani İzmir’in Bademler köyünde dokuz ayda gerçekleştirilir ve susuzluk ile kadınsızlık temasını ele alır. Konusu ise kısaca şöyle; Osman kendi arazisinde çıkan su nedeniyle köylülerle çatışma yaşar. Kardeşi Hasan da hapse düşünce Osman hem suya hem de yengesine sahip olmak ister. Psikolojik ve toplumsal ögeleri olan Susuz Yaz, Erol Taş’ın başrol oynadığı Hülya Koçyiğit’in ilk kez beyazperdede göründüğü film olması açısından da önemlidir. Politik sinemada ayrı bir yere sahip olan film, içerdiği siyasi mesajlardan dolayı ülkemizde uzun zaman yasaklandı. Başrol oyuncularından Ulvi Doğan’ın gizlice Berlin Film Festivali’ne başvurmasıyla Altın Ayı’yı kazanmış ve Türk sinema tarihinde uluslararası ödül kazanan ilk film olmuştur. Böylece filme ve yapımcılarına da iade-i itibar yapılmıştır.
Selvi Boylum Al Yazmalım – 1978: Bazı filmler vardır, kitabının önüne geçer. Selvi Boylum Al Yazmalım da tam olarak böyledir. Cengiz Aytmatov’un Kırmızı Eşarp Romanından uyarlanan filmden bahsedince hepimizin aklına kitap değil de Kadir İnanır, Türkan Şoray ve o meşhur sözle gelir. “Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu. Sevgi emekti.” Atıf Yılmaz o kadar başarılı bir oyuncu seçimi yapmış ki, Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın yerine başka kim oynayabilirdi diye düşündüğümüzde cevap bulamayız. Filmin vizyona girdiği yıllarda doğan çocuklara Asya ve İlyas isimlerinin verilmiş olması da, başarısını gösteren en önemli unsurlardan. Hala izlemeyen var mıdır bilmiyorum ama özellikle yeni kuşağın Yeşilçam’ın efsane filmlerinden mahrum kalmaması lazım.
Hababam Sınıfı – 1974: Defalarca izlediğimiz halde hiç sıkılmadığımız filmlerin başında gelir Hababam Sınıfı. Ama çoğumuz bilmeyiz Rıfat Ilgaz’ın eserinden uyarlandığını. Ertem Eğilmez’in beyazperdeye taşıdığı filmin o nefis müzikleri de Melih Kibar’a ait. Kimler yok ki bu sınıfta; Kemal Sunal, Şener Şen, Münir Özkul, Halit Akçatepe ve daha pek çok isim. Oyunculuktaki başarıları ve samimiyetleri, filmi bu kadar çok sevmemizi sağlayan en önemli etkenlerin başında geliyor. Onları andığımız zaman hala 70’li yıllardaki Hababam hallerini anımsayıp tebessüm ediyoruz. Daha sonra seri haline getirilen Hababam Sınıfı’nın ilk filminin, yirmi sekiz hafta vizyonda kalarak rekor kırmış olduğunu da hatırlatalım.
Çalıkuşu- 1966: İki kere beyazperdeye uyarlanan Çalıkuşu, diğer eserler gibi kitabının önüne geçen bir film değil. Reşat Nuri Güntekin’in öğretmen Feride’yi anlattığı bu eseri beyazperdeye, Osman Seden uyarladı. Daha sonra aynı yönetmen 1986 yılında Çalıkuşu’nu yedi bölümlük bir dizi film şeklinde seyirciye sundu. İlk filmin başrollerinde Zeynep Değirmencioğlu, Türkan Şoray, Kartal Tibet bulunuyor. Çalıkuşu’nu yakın zamanda ekranlarda dizi olarak görmemiz, Feride ve Kamran’ın sevgilerinin izleyen herkesi derinden etkilemeye devam ettiğinin en önemli göstergesi.
Yaprak Dökümü-1967: Ali Rıza Bey’in hikâyesini bilmeyen yoktur. Çocuklarını ve ailesini bir arada tutmaya çabalayan ama dağılmasına engel olamayan bir babanın dramı. Reşat Nuri Güntekin’in bu ünlü eserini ekranlarda uzun süre dizi olarak izledik. Ama Memduh Ün tarafından beyazperdeye aktarılan, Ediz Hun’un Şevket; Fatma Girik’in Leyla; Semiramis Pekkan’ın Necla ve Cüneyt Gökçer’in Ali Rıza Bey olarak karşımıza çıktığı filmi de izlemeden geçmemek lazım.
Sütkardeşler/ Gulyabani – 1976: Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kitabından uyarlanan Süt Kardeşler, Ertem Eğilmez tarafından beyazperdeye aktarıldı. Türk sinema tarihinde iz bırakan filmler arasında sayabileceğimiz eserde Kemal Sunal, Şener Şen, Ayşen Gruda, Adile Naşit gibi isimler var. Hepsi bir araya gelince ortaya oyunculuk ve samimiyet açısından harika bir filmin çıkmaması imkânsız. Hem sinemaya uyarlanacak eser hem de oyuncu seçiminde Ertem Eğilmez’in ne kadar öngörülü olduğu bu filmle de bir kez daha kanıtlanıyor. Güldüren, gulyabani sahneleri ile geren, aynı zamanda bu kadar güzel işlenen bir senaryo seneler geçse de unutulmamayı hak ediyor.
Zübük-1980: Aziz Nesin’in eseri Zübük’ü Kartal Tibet yönetirken senaristliğini ise Atıf Yılmaz üstlenmiştir. Zübük kelimesinin bir manası yok. Zeybek kelimesinden yola çıkarak Aziz Nesin tarafından türetilmiştir. Ama şuan Zübük denildiğinde zihnimizde bir karakterin oluştuğu gerçek. Türk siyasetçilerinin yükselişinin hicvedildiği ve siyasi göndermelerin yapıldığı filmin başrolünde Kemal Sunal var. Bizi sürekli güldüren Sunal bu sefer farklı bir rol üstleniyor. Hem düşündüren hem güldüren dediğimiz türden bir film var karşımızda.
Uçurtmayı Vurmasınlar- 1989: Feride Çiçekoğlu tarafından yazılan ve filmiyle daha çok ünlenip ses getiren yapıt, Tunç Başaran yönetmenliğinde beyazperdeye uyarlandı. Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde çekimleri gerçekleştirilen film, pek çok festivalden ödülle döndü. Ayrıca Türkiye’nin ilk Oscar aday adayı olması açısından da önemli bir yere sahip. Annesiyle birlikte cezaevinde yaşayan beş yaşındaki Barış’ın gözünden kadınlar hapishanesinin öyküsü ve uçurtmaya bağlanan umut anlatılır.
Mutluluk-2007: Kitap uyarlaması filmlerden bahsedildiğinde son zamanlarda yapılmış en iyiler arasında yer alır Mutluluk. Zülfü Livaneli’nin pek çok dile çevrilmiş aynı isimli eserinden beyazperdeye aktarılan filmin yönetmenlik koltuğunda, Abdullah Oğuz var. Töre cinayetine kurban gidecektir on yedi yaşındaki Meryem ve bu görev Cemal’e verilir. Cemal törelere karşı gelmez, çok kararlıdır ama cezayı gerçekleştirmekte de bir türlü başarılı olamaz. Ve bu ikilinin yolları ölüme giden yolun rotasını döndürebilecek Profesör İrfan ile kesişir. Sosyolojik mesajların fazla olduğu film, son zaman Türk yapımları arasında en iyiler içinde yer alıyor.
Birleşen Yollar- 1970: Şule Yüksel Şenler’in satış rekorları kıran eseri Huzur Sokağı, Birleşen Yollar adıyla Yücel Çakmaklı tarafından beyazperdeye uyarlanmıştır. Bu eser yakın zamanda dizi olarak da televizyonlarda gösterilmiştir. Bir sosyete kızıyla ayrı dünyaları olan dinine bağlı bir üniversiteli gencin öyküsünün anlatıldığı filmde Feyza’yı Türkan Şoray oynarken Bilal karakterinde İzzet Günay’ı görüyoruz.

Bu yazı Arka Kapak dergisinin 6.sayısında yayınlanmıştır.