Çetin Şan

Son yıllarda neredeyse tüm dünyada çizgi roman okurlarının yanı sıra üreticileri ve yayımcıları arasında “mini seri” diye isimlendirilebilecek kısa dizilere doğru güçlü bir yöneliş var. Artık bizim bildiğimiz Teksas, Zagor, Örümcek Adam, Batman gibi elli yıl boyunca maceradan maceraya atılan efsanevi kahramanların dönemi kapanmaya başlıyor ya da en azından onlara benzeyen yeni kahramanlar pek üretilmiyor, üretilemiyor diyelim. Belki böylesi daha iyidir ve sonuçta, daima olduğu gibi, gerçeği zaman gösterecek.

Böyle bir girişin ardından da anlayabileceğiniz üzere, sizlere Avrupa’da, aslında İtalya’da çok yeni üretilmiş bir “mini seri”den bahsedeceğim: Şangay Şeytanı veya özgün adıyla Shangai Devil

Bu serinin yazarı ve yaratıcısı olan Gianfranco Manfredi, gerçekten de işinin erbabı, çok önemli bir isimdir; bu konuda kimse pek tartışmıyor zaten. 26 Kasım 1948’de Ancona’daki Senigallia’da doğan Manfredi, Milano Üniversitesi’nde felsefe tarihi eğitimi aldı ve J. J. Rousseau üstüne bir tez yazarak mezun oldu. 1970’ler başlarken şarkıcı ve besteci olarak politik ve sosyal konular içeren ilk müzik albümünü çıkardı; sonrasında üç yüzün üstünde şarkı bestelerken albümlerinin sayısı da onu geçecekti. Ayrıca başka İtalyan şarkıcıları için de besteler üretti. 1980’ler başlarken müzikten uzaklaşıp iyice yazıya yoğunlaştı; zaman içinde müzik eleştirileri yazarak ondan tamamen kopmadığını da gösterdi. Derken onun üzerinde romanı ve kısa hikâyeleri basıldı; bir yandan da sinema ve televizyon için hem senaryolar yazdı hem de fırsat buldukça oynadı. 1990’lara girildiğindeyse Manfredi artık çizgi roman senaryoları üretmeye başlayacaktı. Kısaca müzisyen, yazar, oyuncu, senarist olarak komple bir atlet sayılır. Bizim yazı alanımız çizgi romanla sınırlı olduğu için onun diğer özelliklerinden ve işlerinden sadece bu kadarlık bahsedip geçeceğim. Çizgi roman yazarlığı açısından bakıldığında Manfredi ülkemizde de türün meraklıları tarafından çok sevilen isimlerden biri. Onun yarattığı serilerden Magico Vento (Büyülü Rüzgâr), Volto Nascosto (Gizli Yüz), Shanghai Devil Türkçede tamamen basıldı, son serisi olan Adam Wild da basılıyor.

Dönelim Şangay Şeytanı’na… “Hiçbir işe yaramayan adam” sıkıntısından kurtulmak isteyen Ugo Pastore adlı genç kahramanımız soluğu babasının yanında –giriştiği ticari işlerinde ona yardımcı olabilmek için– Çin’de alır. Ama 22 Mart 1897 sabahında Şangay limanına girdiğinde şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktır: Bu garip liman dünyanın her yanından gelme gemilerle doludur. Üstelik o sıralar Çin çok karışık günler yaşamaktadır. Avrupa’nın sömürgeci ülkeleri coşkudan (!) gözleri dönmüş bir halde Çin üzerindeki ekonomik ve siyasi etkilerini fazlasıyla arttırmıştır. Doğal olarak da Çin’i yönetenlerin bir kısmı bu durumdan hiç hoşnut değildir. Kâğıt üzerinde Kuang Su adında genç bir imparator vardır, ama ülkeyi aslında teyzesi Suxi yönetiyordur.

Kahramanımız bir yıl boyunca başka hiçbir şey yapmadan Çin dilini öğrenmeye çalışır, dersler alır; o ülkenin yemeklerine ve hayat alışkanlıklarına uyum sağlamaya çalışır, yerel giysilere bürünür; bu yaklaşımı aslında çevresinde gördüğü diğer sömürgeci Avrupalı tüccarların genel yaklaşımlarından oldukça farklıdır. Sonunda ulaştığı noktada yazısı pek de iyi değildir, ama bu çok önemli değildir: Çünkü Çin halkının büyük bölümü okuma yazma bilmediği için iletişim temelde sözel biçimde kurulmaktadır.

Ugo Pastore bu arada Şangay’ın ünlü tiyatro aktörlerinden biriyle arkadaş olur; gerçek ismini söylemeyen ve kendisine Ha Ojie (Kahraman) diye hitap edilmesini isteyen biriyle. Ha Ojie sahnede maskeli bir kahramanı canlandırmaktadır; çok yakışıklı ve kadınsı bir yüzü olan bu kahraman taktığı maskeyle yüzünü gizliyordu. Bu arada Dede Korkut Hikâyeleri’ndeki en yakışıklı karakterlerden olan Bamsı Beyrek’in de yüzünü gizlediğini belirtelim.

Öte yandan “maske” kavramı Ugo’nun hayatında da çok önemli bir yere sahiptir; çünkü onun herkesten gizlediği bir maskeli kahraman kimliği vardır. Bir yandan da bu ülkede sömürgecilerin yaptığı haksızlıklara karşı içinde bir tepki büyümektedir.

Ha Ojie, sıkıntılı günlerinden birinde kafasını dağıtmak için genç adamı Şangay’ın seçkin bir genelevine, Madam Niang’ın evine götürür. Ugo orada Meifong adında genç bir kızla tanışır ve onun yanında uyur. Yoksul bir köylü ailesinden gelen genç kızı bu geneleve bizzat babası getirip satmıştır.

Ugo, hırsız olduğu söylenen bir Çinliyi kentin önemli, kibirli ve acımasız bir tüccarı olan İngiliz James Burke’ün elinden kurtarır. Burke büyük servetini ve imparatorluğunu aslında afyon ticaretiyle kazanan bir tüccardır; ama genç kahramanımızın da söylediği gibi: “İmparatorluklar yıkılmaya mahkûmdur.” Ki afyon kullanımı o yıllarda Çin halkının arasında fazlasıyla artmış durumdadır ve bu ülkenin temellerini neredeyse parçalayacak hale gelmiştir.

Kibirli tüccar Burke, hakkında bilgi toplamak için Meifong adlı genç kadına saldırınca, Ugo Pastore de intikam almak için maskesini sandıktan çıkarır ve Şangay sokaklarında Ejderha Tekneleri Bayramı yaşanırken, bu tüccarın liman bölgesindeki devasa afyon deposunu ateşe verir. Bu olay basının da ilgilenmesiyle bir efsanenin doğmasını sağlayacaktır: Gümüş bir maske takan Şangay Şeytanı.

Şehirde yarattığı kargaşadan kurtulmak için Ugo’nun yolu bu kez de Pekin’e düşer; orada genç imparatorla tanışır ve onu ölümcül bir suikasttan kurtarır. Bu suikastın arkasındaki isim imparatorun teyzesi Suxi’dir.

Böylece kahramanımız Ugo kendisini Çin’in en karmaşık dönemlerinden birinde tüm o politik ve kanlı olayların ortasında bulacaktır. Derken üstüne bir de “boksör isyanı” patlamıştır. Daha fazla anlatmayayım da siz bu Shangai Devil ciltlerini alıp büyük bir keyifle okuyun bence.

İtalya’da 96 sayfalık 18 sayı olarak tasarlanıp üretilen bu seri, ülkemizde 2013-2014 yılları arasında Çizgi Düşler tarafından iki sayı bir arada olmak üzere 9 cilt halinde basıldı. Pelerinini savurarak uçan süper kahramanlardan sıkılan ya da usta işi bir çizgi roman okumak isteyen herkese, henüz çizgi roman dükkânlarında, kitapçılarda ve internet kitapçılarında bulunan bu güzel seriyi şiddetle tavsiye ederim. Umarım herkes hayatının kalanını Şeftali Çiçeklerinin Kaynağı’nda geçirebilir. 

Arka Kapak dergisi 35. sayı