Kemal Varol
Mehmed Uzun’un Kürt Edebiyatı Antolojisi’ni saymazsak Türkçede elimizde Kürt edebiyatı ile ilgili çok sınırlı kaynak var. Mehmed Uzun’un yıllar önce derlediği antoloji, düz yazının henüz büyük bir atılım içinde olmadığı, belki yeni yeni canlandığı bir dönemi kapsadığı için de sınırlı. Oysa bugün, adına kolaylıkla 90’lar kuşağı denebilecek, o yılların hayli acılı şiddet ortamında büyümüş, o iklimde hasbelkader sağ kalmış, edebiyatı büyük bir sığınak olarak görmüş, ilk ürünlerini 2000’li yılların başında vermiş yeni bir nesille karşı karşıyayız. Ercan y Yılmaz’ın hazırladığı ve Şêxo Fîlîk’in çevirdiği Biraz Dolaşacağım, çağdaş Kürt edebiyatından seçilmiş on iki öyküye yer verirken, bir yanıyla bu neslin ne tür bir birikimle sarmalandığını, hangi basınçlarla hareket ettiğini de gösteriyor bize.
Biraz Dolaşacağım
Çağdaş Kürt Edebiyatı Öykü Seçkisi
Haz: Ercan y Yılmaz
Can Yayınları
Büyük çoğunluğu Türkiye’de yaşayan, öykülerini anadillerinde, Kürtçe yazan bu genç öykücüler, bir yandan Kürt sözlü kültürünün imkânlarından yararlanırken gerçekçi edebiyat geleneğini, diğer yandan da modern ve post modern anlatı yöntemlerini de Kürtçeye taşıyorlar. Türkçenin zengin öykü damarından esinlenmeler taşıdıkları kadar, yer yer benzersiz bir öykü tasarımıyla da karşılaşıyoruz bu seçkide yer alan öykülerde. Kürtlere özgü bir mizah da var bu öykülerde, acı da, yara da… Ama sonunda nerdeyse tamamı çok etkileyici öyküler olarak karşımıza çıkıyorlar.
Şüphesiz ki bu yazarların da içine doğduğu iklim nedeniyle, kitapta yer alan öykülerin politik bir arka planı olması beklenirdi. Ama öyküleri derleyen Ercan y Yılmaz, belli ki bu durumdan özenle kaçınıp bu öykücülerin hayata başka yerlerden bakan yapıtlarına yer vermiş. Onlarca yıl Kürt edebiyatçıların karşısına çoğu zaman bir handikap olarak dikilen politik bağlamdan uzaklaşınca gelenekselle modernin benzersiz buluşmasına tanık oluyoruz seçkide. Yaşanan şiddet ortamının izleri kimi öykülerde elbette seziliyor. Ama bu durumu hiçbir zaman öykünün asıl belirleyicisi haline getirmiyor yazarlar.
Seçkide bir kısmını yeni duyduğumuz ama yakın zamanda Türkçede yapıtlarının yayımlanması muhtemel öykücüler var. Mehmet Dîcle bunlardan biri. “Dilek Ağacı” adlı öyküsünde küçük bir kasabanın bir kadının etrafında ördüğü ikiyüzlülüğünü büyük bir hünerle gösteriyor yazar. Gerek bu öyküdeki dili, gerekse kurgusuyla adından sıkça söz edilecek bir yazar Dîcle. Keza, büyülü gerçekçi öyküleriyle tanıdığımız ve daha önce Türkçeye Ölüler Uyumaz adlı bir kitabı da çevrilen Helîm Yûsiv’in “Kesik Kulak” öyküsü de aynı güzellikte. Lorîn S. Doğan’ın sadece ağaçların sesine yer verdiği benzersiz öyküsü “Dönmediler” de aynı övgüyü hak ediyor, geriye kalan diğer öyküler de.
Kürtçede hep şiirin gölgesinde kalmış bir anlatı geleneğinin bugün hangi dinamiklerle hareket ettiğini, ne tür bir atılım içinde olduğunu göstermesi bakımından önem taşıyan seçkinin adına taşınan “Biraz Dolaşacağım” ifadesi hiç şüphesiz manidar bir tanımlama. Biraz Dolaşacağım, bir yandan modern Kürt edebiyatında öykünün bugünüyle ilgili kısıtlı da olsa bir gezinti imkânı sunuyor okura. Bir bakıma Türkçeyi dolaşmaya çıkıyor. Bir yandan da modern Kürt öykücülüğünün hangi imkânları “gezdiğini” göstermesi bakımından da önemli veriler sunuyor.