Duran Uruç

Yaratıcılık A.Ş.’, orijinal adıyla ‘Creativity INC.’, hâlihazırda Pixar Animation ve Disney Animation’ın Başkanı olan efsane Ed Catmull’un kaleme aldığı biyografimsi bir kitap. Biyografi değil de biyografimsi dememin sebebi Catmull’un kendi çocukluğundan başlayarak anlattığı ‘animasyon filmleri’ macerasının kitabın ilerleyen sayfalarında kendinden ziyade tecrübelerini, başarılı bir animasyon film şirketinin (Pixar’ın) bilinmezliklerle dolu animasyon dünyasının bu balta girmemiş ormanında başlarına gelenleri ve bunlarla nasıl baş etmeye çalıştıklarını anlatmasıdır. Psikolojik, sosyolojik, teknolojik meseleleri işleme kaygısı gütmeden bunların ve daha fazlasının da içinde olduğu samimi bir muhabbeti dinlerken buluyor okuyucu kendini. O kadar samimi ve zekice ki, ‘başarısızlık’ kelimesinin sizdeki algısını bile olumlu yönde değiştirebiliyor. O kadar ki, bir şirketin bugünlere gelmesinde kaderin etkisinden bile bahsediyor. Üstelik ikna oluyorsunuz. 1950’lerde televizyon başında Disney animasyonlarını seyreden çocuk Ed geleceğe ışınlanmış ve bugün bulunduğu yerin hakkını nasıl verdiğini dervişane bir üslupla anlatıveriyor gibi.


Yaratıcılık A.Ş.
Gerçek İlhamın Önünde Duran Görünmez Engelleri Aşmanın Yolları
Ed Catmull
Çevirmen: Bahar Çelik
CEO Plusı

Mağara adamı kuru yapraklardan ilkel bir video yapıyor

Catmull, 1972’de yaz tatilini nasıl harıl harıl çalışarak sanal ortamda hareket eden bir el yaptığını anlatırken kibre kapılmıyor. Fred Parke ile birlikte son halini verdikleri filmin adı ‘A Computer Animated Hand’ (Bilgisayarda Oluşturulan El Animasyonu). Youtube’tan bulup izleyebileceğiniz bu videoyu kitabı okumadan veya video hakkında herhangi bir fikir edinmeden izlerseniz, muhtemelen, teneffüs arasında dijital saat ödevini yetiştiren şu meşhur Japon ilkokul öğrencilerinin bile bundan çok daha iyisini yapabileceğini düşünebilirsiniz. Ama işin aslı öyle değil elbette. Bu daha çok, mağaraya resim çizen adamlardan birinin bir gün üstüste koyduğu kuru ağaç yapraklarından hareketli bir resim, yani ilkel bir video yapması gibi bir etki bırakıyor el animasyonunun gösterildiği konferansta.

Steve Jobs’u toplantılara mı almamışlar!.. Hadi canım!

Çocukluğundan itibaren hep bir uzun metraj animasyon sinema filmi hedefine aklıbaşında koşan bu adam, sözkonusu konferanstan yaklaşık yirmi yıl sonra Toy Story’yi (Oyuncak Hikayesi) vizyona sokmayı başarıyor. Tek başına olmuyor tabi bu işler. Animasyonla birlikte adını pek öyle sıkça duymadığımız, toprağı bol olsun, Steve Jobs da var işin içinde. Steve Jobs var olmasına var ama, ‘Sen biraz kenarda dur be abi,’ diyebiliyorlar. Jobs da bunun sebebini gayet iyi anladığından oyunun detaylarına pek karışmıyor. Teşbihte hata olmasın, Ağaoğlu’na, ‘Dayı sen bizim toplantılara katılmasan olur mu.’ demek gibi bir şey. Tabi bizde olsa, muhtemelen bu cümleyi kuran kişi işten çıkarılmasa bile şantiye şefliğine falan ‘terfi’ ettirilir.

Steve Jobs’u yakın plandan görme fırsatı sunan kitabın alt metnindeki vizyon, Steve Jobs’un neden Steve Jobs olduğuna, Pixar’ın neden Pixar olduğuna ışık tutuyor. Pixar çalışanlarının kendi çalışma alanlarını %100 istedikleri şekilde dizayn etmelerine izin verilmesi, bırakın izni buna teşvik edilmeleri, sadece en basit Pixar kafası elementlerinden bir tanesi. Başta da belirttiğim üzere, ‘başarısızlık’ kelimesinin algısı o kadar pozitif ki, Catmull’un bir filmin postprodüksiyonu tamamlandıktan sonra ilgili ekibe teşekkür etmesini yanlış anlıyorlar ve Catmull’un kinaye yaptığını zannediyorlar. Parantez açmakta fayda var, başarısızlığa övgüden kasıt ‘işleri berbat ettiniz aferin’ değil, hata yapacağım diye yeniliklere açık olmamak yerine, ezbere metotlar ve fikirler yerine, her anlamda yeniliklere yelken açarken rotayı kaybetmek. İşte bu övülen bir şey. Sonuçta telafi edilir hatalar ve başarısızlıklar; ve bu telafinin sonunda da yepyeni bir ada keşfetmiş oluruz. Mantık bu. İlham bu. Vizyon bu.

Sevmiyorum abi böyle CEO’lu MEO’lu kitaplar… Kişisel gelişim falan”

Kitabı genelde tramvayda okuduğum için elimde taşıyorum. Bir arkadaşımın ofisine uğradığımda kapağına baktı ‘Yaratıcılık A.Ş. | Gerçek İlhamın Önünde Duran Görünmez Engelleri Aşmanın Yolları’ yazısını gördü ve ara başlıkta yazdığım cümleyi kurdu. Üstelik kendisi de yönetici. Okusa çok ilginç ve özgür yaklaşımlar bulabileceği bir kitap. Yıllar içinde ister istemez oluşan meslek körlüğüne, ilgili körlüğü fark ettirerek çözüm bulmasına yardımcı olabilecek bir kitap. Tabi bunu uzun uzun anlatmadım kendisine. “Çay söyle de içelim birader” dedim sadece.

Catmull, 1950’lerdeki Amerika’dan başladığı hikayesinin ilerleyen sayfalarında dünya çapında başarılı olmuş animasyon devi bir firmanın başındaki kişi olarak, işin sadece teknik kısmını veya öykü kısmını ele almıyor. En nihayetinde bir şirket oldukları için şirket işleyişine yönelik tecrübelerini de anlatıyor. Ama bunu yaparken, kendisi de bunu özellikle yazmış kitapta, problem giderme yöntemlerinin başka sektördeki bir firmaya uygulanamayacağının da altını çiziyor. ‘Başarısızlığa övgü’ meselesinde, yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için, bu anlayışın bir ilaç firmasına veya bir hastaneye veya bir hukuk firmasına uygulanamayacağını söylüyor. En basitinden ameliyat sırasında bir doktor, şunu da bir deneyeyim deme şansı yok. Steve Jobs’ın bilmem kaç bin dolara özel tasarlattığı masayı on sene kullandıktan sonra nasıl ve neden bir anda çöpe attığını okuduğunuzda, bu şirkette bedavaya bile çalışırım dersiniz… ya da en azından asgari ücrete.

Yaratıcılık A.Ş.’, şirket yöneticisi kafasıyla okunduğunda da, animasyon grafikeri olmak isteyen bir gencin hayal kafasıyla okunduğunda da veya farklı bir okuma arayan bir okurun kafasıyla okunduğunda da insanı hayal kırıklığına uğratmıyor.

Sonuç olarak; bakmayın siz yine de Pixar mixar falan olduklarına, adamlar koskoca filmin tek kopyasını bilgisayardan silmişler. Yedekleme sistemi de çökmüş. Hadi buyur! Son teslim tarihine yetiştirmeseler, maddi zararın ötesinde (ki bu pek de umurlarında değil) itibarları yerlere düşecek. Bu sorunun üstesinden nasıl geldiklerini okuyunca, hah diyorsunuz, işte Pixar kafası, işte Pixar kültürü. 

Arka Kapak dergisi 12. sayı