Özkan Ali Bozdemir

Çiyil Kurtuluş, yayımlanan birkaç öyküsü dışında edebiyat dergilerinde adını çok sık görmediğimiz bir yazar. Uzun süren suskunluğu düşünüldüğü zaman yayımlanan ilk öykü kitabı Kasırga ve Yabanmersinleri’nin büyük bir sabır ve emekle örüldüğü de görülür. Aralarında Sarnıç Öykü ve Notos’un da olduğu birkaç dergide yayımlanan ve ilk kez bu kitapta bir araya gelen öykülerine baktığımızda bu suskunluğun değeri daha da anlaşılır. Kasırga ve Yabanmersinleri on dokuz kısa öyküden oluşan ve her öyküsünde bambaşka durumların ve olayların anlatıldığı önemli bir ilk eser. Çiyil Kurtuluş fazlalıklara yer vermeyen, kısa ve etkili bir yazı dili kurmuş öykülerinde. Bazen karşılıklı konuşmalarla bazense monologlarla ilerleyen bu öykülerde, derin ve ustalıklı bir anlatının izlerine rastlamak mümkün.


Kasırga ve Yabanmersinleri
Çiyil Kurtuluş
Dedalus Kitap

Kitaba adını veren Kasırga ve Yabanmersinleri, hem kurgusu hem de kurgu bütünlüğünde oluşturulan gerilimle oldukça farklı ve önemli bir öykü. Long Island’da bir evde, Sally ve Kuzey adındaki iki gencin birlikte geçireceği bir akşamın anlatıldığı öyküde, kasabaya yaklaşmakta olan kasırganın haberini alırız ilkin. Baş başa geçirilecek bir akşam, kasırganın gerilimi ve gecenin bir yarısı kapıyı çalan davetsiz misafirin sürpriz ziyaretiyle alt üst olur. Karakterlerin anlık duygu değişimleri, kasırganın gittikçe artan ve korku salan varlığıyla eşzamanlı olarak gelişir ve öykünün finalinde her şey, büyük bir kopuşa doğru sürüklenir. Çiyil Kurtuluş’un bu öyküsünde kurduğu mekânsal atmosfer, hem sözü edilen kasırganın şiddetli gücünü hem de karakterlerin kişiliklerindeki kırılmaları bütün ayrıntılarıyla resmediyor. Doğrusu böyle güç ve karmaşık bir olayın bütün hatlarıyla ortaya konabilmesi, üstelik farklı coğrafyada geçen bu hikâyeyi kurarken okuru da o dünyaya dahil edebilmesi bir yazar için büyük başarı sayılmalı.

Kasırga ve Yabanmersinleri dışındaki öykülerde yine yazarın yalın ama derinlikli anlatısı kolaylıkla hissedilir. Çiyil Kurtuluş’un hemen her öyküsü basit ve sıradan gibi görünen olayların iç yüzünü, yani açıkça görünmeyenleri işaret ediyor. Bu anlamda öykülerin ele aldığı sorular ve sorunlar, yeni bir okumanın ertesinde daha net anlaşılabilir. Yine de öykülerin merkezinde yanlış bilinenlerin, gizlenenlerin ve tam olarak ifade edilemeyen duyguların ağırlığını rahatlıkla fark edebiliyoruz. Bazen iki gencin dalgakırandaki içten ve gerçekçi konuşmalarını okuruz öykülerde, bazense puslu bir ormanın ortasında köpeğiyle birlikte ilerleyen bir avcının korkusuna ve kararsızlığına tanıklık ederiz.

Her koşulda az sözcükle çok şeyi anlatmaya çalıştığı görülüyor yazarın. Bu tercih okurlarda, öykünün söyleyeceklerini tam olarak söylemediği duygusunu da uyandırabiliyor, çünkü şiirsel dilin kısa öykü içerisindeki etkisi her defasında yeterli olamıyor ne yazık ki. Aynı şekilde noktalama işaretleri, özellikle virgül kullanımı konusunda oldukça tasarruflu davranan yazar, uzun cümleler kurmamaya da özen gösteriyor. Böyle bir yöntem elbette hikâyenin temposu ve coşkulu anlatımı için iyi bir çözüm olsa da bazı durumlarda öykünün akacağı kanalı tıkama olasılığını da beraberinde getiriyor.

Kasırga ve Yabanmersinleri, Çiyil Kurtuluş’un bundan sonraki verimlerini takip etmek konusunda oldukça iyi ve önemli bir başlangıç sayılmalı, çünkü yazarın kısa öyküleri gittikçe büyüyecek ve güçlenecek bir kasırganın yaklaştığını da alttan alta işaret ediyor. 

Arka Kapak dergisi 18. sayı