Onur Caymaz

Hümeyra adını ilk nerede duydum? Acaba Kadir İnanır ile oynadığı, efsanevi müziklerini Cahit Berkay’ın yaptığı Kırık Bir Aşk Hikâyesi’nde mi? Olabilir. O filmde, hani son sahnede İnanır ile bir otobüs terminalinde karşılaşırlar. Yıllar sonradır. Artık herkesin kendi hayatı vardır, savrulma, yenilgi… “Mutluluk yanımızdan geçip gitmiş” der Kadir İnanır. Hümeyra denince benim aklıma önce bu replik gelir.

Sonra 1984 yılında, 33’lük olarak yayınlanıp da 2222 adet basılan Benim Şarkılarım plağı sırada. Ben yedi yaşındayken. O plakta Ey Gönül diye bir şarkı var: Yanan bir değil ki çağlayasın, su olup aksan da yanmışlara… Tutsana Ellerimi var sonra, ne çok insana Issız Adam filmiyle ulaşan, oysa yine aynı plakta… Sonra daha da öncesi var. 1969 yılında yayımlanan ikinci 45’lik, şu sonlu hayatta görüp göreceğim en iyi şarkı: Kördüğüm… Sessiz Gemi ne kadar çok sevilse de benim için asıl şarkı her zaman Kördüğüm’dü. İlk sevgili, ilk aşk… Sözler kimindi o zaman bilmiyordum; sonradan öğrendim: Şevket Rado. Ya her şeyim ya hiçim, sorma dünyam ne biçim, bir kördüğüm ki içim, çözdükçe dolaşıyor; özlemekle kavuşmak arasında insanın bocaladığı acemi yıllar…

Yeni kuşaklar bu büyük yıldızı Avrupa Yakası adlı diziden tanısa bile asıl hayranlar için mevzu başkadır, bir şiirdir Hümeyra. Lise yıllarım. İçinden Tramvay Geçen Şarkı gelecek tabii lise yıllarım deyince, başka ne olsun. Bitip tükenmez Ferhan Şensoy külliyatı. Ferhangi Şeyler’i izlemişim tiyatroda. Çarpılmışım. Şiirlerden, türkülerden bahsetmiş Şensoy. Kalabalıkta gülen insanlar. Onların arasında sıcacık bir battaniyeye sarınmış gibi. Ferhangi Şeyler’den sonra müzikleri Grup Gündoğarken tarafından yapılmış İçinden Tramvay Geçen Şarkı var sırada. Şensoy ile Hümeyra’nın bu nefis oyundaki eczane sahnesi! Bir yıldızdır Hümeyra diyorum, inanın bana, bir akşam yıldızı…

Bu yıldız söz ettiğim oyunda bir de şarkı söylerdi: Terkettim, Karl Valentin’i yıl 935, ah akşamüstü, adamım yalnız kaldı sahnede, yalnız yalnız adamlardı tiyatro… Yalnız adamlar… Sanatın yalnız insanların işi olduğunu anlamıştım o zamanlarda. Yıllarca unutmadım sözleri, kalmış aklımda. Bu şarkıyı söylerken incecik bedeni üzerinde mavi bir elbise vardı Hümeyra’nın. Hafif bir ışıkta; çok aydınlık bir sahne değildi. Gülümsemenin buruk bir şey olduğunu da öyle öyle öğrenmiştim.

Derken sayın seyirciler, Hümeyra’yı andığımız bu Hümeyra En Sevilenler Listesi’nde Ey Sevgili Sevgilim var sırada. İşyerinde şiirler yazıyor, cuma öğleden sonra, annem hastalanmış gitmem gerek deyip Beyoğlu’na kaçıyordum, şiirlere, hüzünlere, kartpostallara, edebiyata. Biliyordum, buluyordum: Tutsana Ellerimi, Necatigil’in bir sıcaklık arar ellerimiz dizesiydi; Otuz Beş Yaş Cahit Sıtkı’nın onulmaz şiiri. İncitme Beni doksanların sonuna doğrudur ve incitir seveni. Yıl 1990’ı gösterdiğinde, öyle bir albüm vardır ki sırada: Tutkulardan İntihar. Yine her şarkı başka efsane. Bu albümde bir kalp ağrısı, a yüzünün ikinci şarkısı: Unutulduk Bak Sevgilim bulunur. Nasıl anlatılır: Öpünce dağılan bir yüz, bir antik heykel, deniz perileri, yaz ezgisi: Hepsi hepsi bu kadar işte, yeniden yaşanıyor. Yıldırım Türker’in güzelim sözleri. Albüme adını veren parça da Türk popundaki ilk rap örneklerinden biri olarak incelense yeri.

Hümeyra, bir şiirin, bir hikâyenin orta yerinden hep karşımıza çıkan ses perisidir… Bizim sanat hayatımıza, solgun kitaplarımızın arasına, kartpostallarımıza, günlüklerimize, eski aşk mektuplarımıza (evet aşk mektubu diye bir şey vardı Facebook’tan önce) nasıl da güzel kazınmıştır.

Kırık Bir Aşk Hikâyesi ile başladım öyle bitireyim. Mavi filmdir. Senaryo: Selim İleri. Senaryonun kitap halinde yayınlanmış edisyonuna pasaj içinde bir kitapçıda rastlamıştım: Ada Yayınları. Eski bir fayton resminin sonsuza kitlendiği kapağı anımsıyorum da… Alıp bir solukta okumuştum. Son sahnedeki o söz: Mutluluk yanımızdan geçip gitmiş. Emin olduğum bir şey vardı ama: Hümeyra hiç geçip gitmiyordu yanımızdan, kalıyordu sonsuza.