Ümit Yaşar Özkan

Ursula K. Le Guin, bir söz büyücüsü. Okurunu anlattığı masala inandırma konusunda inanılmaz bir mahareti var. Penguenlerin şiir yazdığına, kurak bir gezegende ikircikli de olsa anarşist bir ütopya kurulabileceğine ve dahasına inandırabilir (hem penguenlerin şiir yazmadığını, kurak bir gezegende ikircikli bir ütopya kurulamayacağını nereden biliyoruz ki). Kanatlı kediler de gerçektir, filozof zürafalarla boa yılanları da… Gerçi çocuklar inanmaya hazırdırlar, yeter ki masal güzel olsun ve iyi anlatılsın.

Kanatlı Kediler dört kitaplık bir seri. Bayan Emma Tekir’in doğurduğu dört kanatlı kedinin maceralarını anlatıyor. Anneleri kanatlı yavrularının şehirden uzaklaşmalarını istiyor. İnsanların onlara zarar vermesinden korkuyor. Yavrular şehrin dışında yaşayabilecekleri bir yer arıyorlar. Bir süre ormanda hayatlarını sürdürseler de diğer canlılar tarafından yadırganıyorlar hatta içlerinden biri saldırıya uğruyor. Sonrasında kendilerine göz kulak olacak iki insan ve güvenli bir yer buluyorlar. Bizim dört silahşörlere daha sonra bir beşincisi katılacak ve macera şehirle kır arasında gidip gelecek. Bir süredir kişisel bloğunda kedisi Pard’ın dilinden günlükler aktaran Le Guin, kanatlı kedileri konuştururken insan merkezci bakış açımıza küçük çentikler atıyor. Kediler insanların ellerinden değil de ellerin insanlarından bahsediyorlar. Diğer canlılar bizi nasıl algılıyorlar? Onların bizi algılayışlarına dair zanlarımız ne kadar doğru? Bir yerde Le Guin için didaktik olmadan etik olmayı biliyor gibi bir ifade okumuştum. Özellikle serinin üçüncü kitabı Yeni Arkadaş’ta bunu ne kadar büyük bir incelikle başardığına bir kez daha şahit oldum. Hikâyeye bu kitapta dâhil olan küçük erkek kedi Aleks, annesi, babası ve kız kardeşleriyle el bebek gül bebek büyümektedir. Bir gün dünyayı merak eden Aleks kaybolur ve kendisi kovalayan tazılardan kaçmak için tırmandığı ağaçta mahsur kalır. Küçük paşamız dünyanın kaç bucak olduğunu görmüştür. Aleks’i kurtarmaya gelen dilsiz bir kanatlı yavru kız kedi olacaktır: Emma. Daha sonra Aleks de Emma’ya yardım edecektir; konuşarak. Evin en güçlü erkeği olmaya namzet küçük delikanlılara usturuplu bir etik masal. Çaresiz bir durumdayken bir kız size yardım edebilir. Daha sonra siz de ona yardım edersiniz, üstelik de hiçbir fiziki güce baş vurmadan.


Dört Yavru
Ursula K. Le Guin
Çevirmen: Naz Beykan
Günışığı Kitaplığı

Balık Çorbası’nda da düşünen adam ile yazan kadının masalında basmakalıp verili rolleri sorgulatır okuruna. Anne ve babalar, kızlarını ve oğullarını nasıl düşlerler? Onlardan ne beklerler? Oğullar ve kızlar, bu düşlere ve beklentilere uyamazlarsa ne olur? Bu masalı, ebeveynler çocuklarıyla beraber okumalı. Le Guin’in masallarında yaş sınırı yok. Gençler ve yetişkinler için yazılan “Yerdeniz Serisi” bugün hiçbir okurundan yaş vizesi istemiyor ki.


Balık Çorbası
Ursula K. Le Guin
Çevirmen: Kemal Atalay
Elma Çocuk

Balina Süleyman’ın Dokuz Yüz Otuz Birinci Dünya Turu’nda da ikisi de filozof ve arkadaş olan erkek zürafa ile dişi boa yılanı bir yolculuğa çıkıyorlar. Zarif sorularla ilerleyen hikmetli bir masal bu. Okyanusun ortasında filozof dostlarımız Balina Süleyman ile tanışacaklar ve hep birlikte ufkun peşine düşecekler. Asıl yolculuk geri dönüştür diyen masalcıdan bitimsiz, derin bir masal.

Le Guin her yaştan okurunu başka dünyaların mümkün olduğuna inandırıyor. Başka dünyalar, diller, kültürler düşlüyor, bize başka bir dünyayı ve dünyayı başka türlü düşleme, düşünme imkânı veriyor. İlişkiler alıştığımız gibi tahakküm ve hiyerarşi üzerine kurulmak zorunda değil, insan eliyle kurulmuş her türlü düzen yine insan tarafından değiştirilebilir; diğer canlılarla ve dünyayla konuşmak için başka bir dil bulabiliriz.

Le Guin’den ve masallarından bahsederken geçmiş zaman kipi kullanmak içimden gelmedi. Çünkü onun düşleri geniş zamanda sonsuzluğa doğru yankılanmaya devam ediyor. 

Arka Kapak dergisi 30. sayı