Kültigin Kağan Akbulut

Yarım Elma, Küçük Kadınlar, Benim Hala Umudum Var dizilerinin senaristi Deniz Akçay Katıksız, ilk sinema filmi senaryosu ve yönetmenlik denemesi Köksüz ile babanın kaybıyla savrulan bir ailenin öyküsünü anlatıyor.

Köksüz, üç çocuklu bir çekirdek ailede babanın ölümünün yarattığı sancılara odaklanıyor. Eşini kaybettiği için kendini de kaybeden Nurcan, annesinin ailenin tüm sorumluluğunu üzerine yıktığı en büyük çocuk Feride, ergenlik sancılarıyla babasının kaybını üst üste yaşayan İlker ve annesinin sevgisini kazanmaya çalışan en küçük çocuk Özge’nin gelgitli ilişkileri içinde karakterlerle birlikte debeleniyoruz.

Eşini kaybettikten sonra iyice içine kapanan, obsesif bir şekilde temizlik yapmaya başlayan Nurcan, “evin erkeğinin” yapması gereken musluk tamiri vs. gibi fiziki işleri ve dahası ailenin tüm manevi sorumluluğunu büyük kızı Feride’ye yükler. Beyaz yakalı ancak düşük ücretli bir ofis işinde çalışan Feride işyerindeki sorumluluklarının üzerine gençliğini yaşayamadan ailesinin tüm yükünü sırtlanmak zorunda kalır. İlker ise ergenlik sancılarıyla birlikte babasını kaybetmesiyle ne yapacağını bilemez. Evin erkeği olarak ailesini koruması gerektiği düşüncesinin tam tersine, annesiyle yaşadığı kavgalar nedeniyle evden kaçar ve arkadaşının annesiyle gizli ilişki yaşamaya başlar. Küçük kız Özge’nin ise tek istediği annesinin sevgisini kazanmaktır, ancak annesinin tek derdi kendi olmuştur. Özellikle anne ile oğlan çocuğunun arasındaki gerilimli ilişki evin sahipliğine dair bir kavga olmasına rağmen iki taraf da asıl sorumluluğun abla Feride’de olduğunun farkında, bu nedenle de birbirlerine daha fazla düşman kesilirler. İlker yakın arkadaşının kendi annesi yaşındaki annesiyle ilişki yaşamaya başladığında ise ödipal sorunlarını bir üst seviyeye taşır.

Köksüz’e dair yaşanan en önemli tartışmalardan biri de babanın kaybıyla yaşanan süreci nasıl okuyabileceğimiz. Bazı izleyiciler babanın, “evin erkeğinin” kaybıyla ailenin dağılmasını ataerkiye övgü olarak gördü. Bir anlamda “Baba ölmeseydi bunlar başlarına gelmeyecekti” algısı oluştu.

Deniz Akçay Katıksız Altyazı dergisine verdiği söyleşide şöyle belirtiyor: “Film senden çıkıyor artık ve herkes –haklı olarak– kendi algısına göre yorumluyor. Hiç niyet etmediğin okumalara açık hale geliveriyor. Benim niyetim ‘başlarında bir erkek olsaydı bunlar yaşanmayacaktı’ demek değildi elbette. Kaldı ki dediğim gibi bu hikâyede anne kız çatışmasını anlatmak için bir astar olarak, kendi bildiğim evren olan ‘babanın yokluğu’ evrenini kullandım.”

Akçay’ın belirttiğine ek olarak filmin çekirdek ailenin yeniden kurulma çabasının imkansızlığına vurgu yaptığına, bunun da çekirdek ailenin sorunlu bir kavram olduğu düşüncesinden ileri geldiği kanaatindeyim. Köksüz’ün “babasız kalmış” ailesi bu baba travmasını yaşamasa belki de küçük sorunlarla hayatlarına devam edecekler, ancak orada takılıp kaldıkları için asla kurulamayacak aileyi kurmaya çabalıyorlar. Köksüz bu nedenle aile kavramının içini de tek bir kanal üzerinden farklı karakterlerle deşiyor.

Bir diğer önemli mesele de başkarakterin beyaz yakalı olmasına rağmen İzmir’in gecekondu bölgesinde oturuyor olması. Yeni Türkiye sinemasının eksikliklerinden biri yer yer toplumsal yaşam ile iş yaşamı arasında bağ kuramaması. Feride ofis ortamında, beyaz yakalı olarak çalıştığı halde maaşı ancak ailesiyle birlikte yaşayabileceği gecekondu mahallesine yetmektedir. Yeni Türkiye sinemasının orta sınıf, steril semtlerde yaşayan beyaz yakalı karakterlerinin “gecekondu mahallelerine” uzanması görmek önemli bir süreç.

Köksüz’ün başarılı bir sanat yönetimine sahip olduğunu söyleyebiliriz. Ailenin evinin dekorasyonu hem sınıfsal konumlarını yansıtmakta hem de iç içe geçen mobilyalarla annenin obsesif tavrına izleyici olarak kolayca ulaşıyoruz. Senaryodaki göze batacak eksiklikler ise kurgunun inceliği sayesinde kayboluyor. Her ne kadar bazı sahneler arasındaki atlamalar göze batsa da özellikle duygusal patlamaların yaşandığı sahnelerdeki kurgu karakterlerin gerilimli ilişkilerini yansıtıyor.

Köksüz sinemamızın farklı yönde akmaya çabalayan örnekleri açısından bakılması gereken bir uğrak.

Bu filme babil.com‘dan ulaşabilirsiniz.

Senaryo, yönetmen: Deniz Akçay Katıksız
Yapım: 2013, Türkiye