Erkan Şimşek

Yazıya başlamadan evvel başlıkla ilgili bir not düşmek isterim. Kötülüğün Sıradanlığı, Hannah Arendt’in bir kitabı ve ismi itibariyle bir tür anahtar. Yani insanın kötülüğüne, cinayetlerine topyekûn suçlarına dair söylenecek sözlerin eşsiz bir özetini çıkarıyor. Hal böyle olunca Yahudi soykırımının mesullerinden biri olan Adolf Eichmann’ı anlatan bu sarsıcı ve trajedi yüklü kavramsallaştırma başka birilerini de pekâlâ anlatabilir; mesela sıradan ve bireysel suçluları. Bu yüzden bu ismi ödünç aldım. Evet, seri katillerden bahsediyoruz. İkinci bir not da bu bireysel ifadesi için düşmüş olayım. Elbette suçu bireyselleştirmem işlenme biçiminin pratik ifadesi olsun diyedir. Yoksa modern hukuk felsefesinin tuzağına düşmek istemem. Kurbanları genelleştirirken suçluyu alabildiğine bireyselleştiren, suçluyu suç işler hale getiren toplumsal sebepleri kasten izole eden bir hukuk diline yaslanmıyorum. Kitapta da bir örneği olduğu üzere iki kişilik (veya daha fazla) seri katil organizasyonları da elbette vardır ama seri katilin psikolojisi gereği bu suçlar çoğunlukla tek başına tasarlanır ve işlenir. Cinayetler bu haliyle bireyseldir. Kitap da zaten toplumsal bir analize kalkışmıyor.

Hayatımıza filmlerle, romanlarla giren seri katiller estetik zevkleri gelişmiş, genellikle erkek, zeki, entelektüel psikopatlardır. Dünyaya ve insanlığa ders verirler. Cinayetleri, propaganda kokan bir söylev ya da bir manifestodur. Peki gerçek hayatta bu seri katillerin profili nedir, neden ve nasıl öldürürler? Seri katil kime denir? Türkiye’nin suç tarihindeki seri katiller kimler? Gazeteci Sevinç Yavuz, Türk Seri Katiller kitabında son 60 yılın haberlerini süzerek çıkardığı 25 katilin profili üzerinden bu soruların cevabını veriyor.


Türk Seri Katiller
1960‘lardan Bugüne
Sevinç Yavuz
Profil Kitap

Bazılarını medyadan, üçüncü sayfalardan tanıdığımız ama çoğunu unuttuğumuz bu seri katiller aynı zamanda Türkiye toplumunun ürettiği toplumsal hastalıkların da bir bakıma deşifresi gibi. Tabii seri katillerin ortaya çıkışı elbette çok boyutlu bir süreç. Bütünüyle bireysel ve toplumsal değil. Bunların yanında ekonomik, psikolojik, psikiyatrik birçok gerekçesi var. Bazen de sadece saf kötülüğün sonucu… Teknik olarak seri katilden bahsetmek için aynı kişinin benzer şekillerde üç cinayet işlemesi gerekiyor. Bir kere başladılar mı kendi iradeleriyle bu cinayetlere son vermiyorlar. Bazısının ise cezai ehliyeti yok. Yani yargılansa da suçlanamıyor, bir süre tedavi edildikten sonra denetimli veya denetimsiz serbest kalıyor. Metin Erksan’ın o harikulade filmi gibi “Suçlular Aramızda” dolaşıyor. Kitapta seri katillerin izleri ısrarla sürülmüş. Fikri takip konusunda Sevinç Yavuz’un gazeteciliği çok başarılı. Dava dosyalarını ve medya malzemesini hakikatten koparmadan öyküleştiren Yavuz, katillerin son durumlarını da kitaba eklemiş. Cezaevinde olanlar insanın içini biraz olsun rahatlatsa da bazı katillerin yanına düşülmüş dışarıda veya hastanede notu okuyucuyu ürpertiyor.

Kitap gazetecilik öğrencileri, senaristler, edebiyatçılar, akademisyenler, doktorlar ve psikologlar için kıymetli bir veri kaynağı. 80’ler ve 90’lar çocuklarınca iyi bilinen ‘Çivici katil’ Süleyman Aktaş, Konya’nın Çumra ilçesi sakinlerinin kolektif hafızasından kazımaya çalıştığı, 60’lı yıllarda cinayetler işlemiş Abdullah Aksoy, 2000’li yılların başına damgasını vuran Kolici katil Orhan Aksoy ve Ekim 2006’yı kana bulayan Amok koşucuları Yiğit Bekçe-Mehmet Karahasan ikilisi Türkiye’nin hafızasında yer etmiş seri katiller olarak kitapta ayrıntılı bir şekilde inceleniyorlar. Bekçe-Karahasan ikilisi 53 saat içinde 1944 km yolculukları boyunca kimseye yakalanmadan 6 farklı şehirde 7 cinayet işlediler. Neden diye soran gazetecilere verdikleri cevap zevk için olmuştu.

Türk Seri Katiller, böylesi 25 profili işlerken bu niyetle yazılmamış olsa da Türkiye’nin toplumsal yapısının doğurduğu karanlık ruhların ne derece ileri gidebildiklerini ve ne şekilde cinayet tasarlayıp, insana kolayca kıyabildiklerini gösteren ve bu yüzden okuması biraz zor bir kitap. Sayfalardan fışkıran şiddetin tarifi bile ruhumuza bir çentik atıyor. En kötüsü de şu: Seri katil, insanın her an maruz kalabileceği veya her an dönüşebileceği bir gerçeklik. Kitap bize bunu söylüyor. 

Arka Kapak dergisi 9. sayı