Gökçe Özder

Söz konusu çocuk edebiyatı olduğunda yazarlardan daha ünlü, hiç olmazsa yazarlar kadar ünlü illüstratörlerle karşılaşmak pek de garip değil. Charlie’nin Çikolata Fabrikası, Matilda, Cadılar gibi kitaplarıyla dünyaca ünlü yazar Roald Dahl’la özdeşleşmiş illüstratör Quentin Blake de onlardan biri. Blake’i Roald Dahl’dan ayrı anmamak ona epey haksızlık olurdu. Kendi yazıp resimlediği kitapları bir yana, Russell Hoban, Joan Aiken, Michael Rosen gibi dünyaca ünlü pek çok yazarın kitabını da resimlemiş bir isim Blake. Ayrıca başta “Hans Christian Andersen Ödülü” olmak üzere pek çok ulusal ve uluslararası ödülün de sahibi.

1932’de Londra’da doğan Quentin Blake kendini bildiğinden beri çizdiğini söylüyor. İlk çizimi ise Punch adlı dergide, henüz on altı yaşındayken yayımlanmış. Resimlediği ilk çocuk kitabı 1960 yılına ait, John Yeoman’un A Drink of Water’ı. 1968’de kendisinin yazıp çizdiği resimli kitap Patrick’in  yayımlanmasıyla çizerlik kariyerine yazarlığı da eklemiş. Roald Dahl’la tanışması ise 1978 senesinde gerçekleşiyor. Dahl’ın yazdığı The Enormous Crocodile (İrikıyım Timsah) isimli kitap Blake’in de resimlediği ilk Dahl kitabı oluyor. Dahl’ın öldüğü 1990 senesine dek işbirliği içinde çalışan ikili adeta birbirini tamamlayan iki figür haline gelmiş.

Bir illüstrasyona metrelerce öteden baktığınızda bile Quentin Blake’e ait olup olmadığını anlayabiliyorsunuz. Öyle ki geçtiğimiz senelerde, en az çizimleri kadar karakteristik olan el yazısı Blake’in internet sitesinde, kendi resimlerinin olduğu kupa bardaklarda ve kimi kitaplarda kullanılmak üzere bir fonta dönüştürülmüş. Peki Quentin Blake’in çizimlerini bu derece karakteristik kılan ne? Kaynağını karikatürden alan bu tarz tıpkı onlar gibi abartılı detaylara sahip. Kirpi saçlı çocuklar, örümcek kafalı yetişkinler, gaga burunlu koca karılar, pençe elli, uzun tırnaklı yetişkinler Blake’in çizimlerinin vazgeçilmezleri. Sanki şöylece bir çiziktirivermiş gibi, kusurlarla dolu görünen resimlerin bütününe baktığınızda ise detayların içinde kayboluyor, ânı ve karakteri yaşamaya başlıyorsunuz. Roald Dahl ile Quentin Blake’in bu derece uyumlu olmasının sebebi Dahl’ın yarattığı kusursuzluktan, muhteşemlikten, sorunsuzluktan uzak çocuk dünyasını Blake’in kusurlarla, abartıyla bezeyerek can verdiği kahramanlarının birbirini tamamlaması olsa gerek.

Blake’in resimlerini bir çırpıda çizmiş gibi görünmesine bakmayın. Her bir çizim ciddi bir planlama ve hazırlık gerektiriyor. Hele de söz konusu olan tek bir çizim değil de bir dizi çizimse işin içine kullanılan teknik ve aracın metnin atmosferine uygunluğu, çizimin sayfadaki metinle uyumu, eylem ve karakterin sürekliliği gibi faktörler giriyor. Bir de tüm bunları kendiliğinden olmuş kadar doğal göstermek gerekiyor. Görünen o ki tüm kitaplarını aynı titizlikle çizen Blake’in başarısı pek de öyle tesadüf değil.

Roald Dahl, içinde kendisi ve en ünlü kitabı Charlie’nin Çikolata Fabrikası hakkında bolca giz barındıran kitabı Benek Tozu ve Diğer Müthiş Sırlar’da Quentin Blake için de birkaç bölüm ayırır. “Koca Sevimli Dev, Bayan Trunchbull, Bay Kıl ve Cadılar Cadısı gibi karakterlere benim tasvirlerimden çok Quentin’in çizimleri hayat verdi,” diyen Dahl, birlikte çalıştıkları her bir kitapta nasıl olup da Blake’in ustalıkla çizişini seyrederken büyülendiğini anlatır. Yalnızca bu satırları okurken bile ikilinin yıllardır süren beraber çalışma pratiğinin sonucundaki muhteşem uyumu fark edebiliyorsunuz.

Quentin Blake’i her defasında Roald Dahl’la birlikte anmayı alışkanlık edinsek de deneyimli illüstratörün kendi yazıp çizdiği kitapları bilhassa zikretmek gerek. Blake en yeni kitaplarından, Türkçeye Tatlıçayırlar olarak çevrilmiş The Weed’in ilhamını bir çatlakta büyüyen ottan almış. Her sabah Londra’daki bahçeli evinden çıkıp iki dakika mesafedeki ofisine giden sanatçı bir sabah kaldırımla bahçe korkulukları arasında büyüyen küçük bir ot fark eder. Ömrü pek de uzun olmayacak olan bu ot dünyanın belirsiz geleceğini ve kuraklığın muhtemel sonuçlarını anlatan Tatlıçayırlar’a ilham olur. Umutlu bir anlatı sunan bu resimli kitap, beklenmedik bir anda oluşan kocaman bir yarıkta mahsur kalan Tatlıçayır ailesini ve onları kurtarmak üzere harekete geçen evcil kuşları Cici ile onun özel tohumunun çabasını anlatır.

Şimdilerde 90 yaşını deviren Quentin Blake emekli olup bir köşede kahvesini yudumlamak yerine en iyi bildiği şeyi, çizmeyi sürdürüyor. Onun Roald Dahl’la birlikte hazırladığı pek çok kitabı Türkçede bulmak mümkün. Ayrıca Blake’in yazıp resimlediği Gökte Bir Tekne, Beşimiz, Üç Küçük Maymun, Tatlıçayırlar kitaplarını da güzel çevirileri ve elbette harika illüstrasyonlarıyla Türkçesinden okuyabiliriz. Ne büyük şans! Yine de Blake’e doyamayanlar için Joan Aiken’in resimli kitabı Uyurgezer Ayı’yı da Türkçede bulabileceklerini söylemeden geçmeyelim.