Yunus Emre Tozal

samanyolunda-ziyafet1

Samanyolunda Ziyafet
Sezai Karakoç
Diriliş Yayınları

Sezai Karakoç; yol gösterici, yön gösterici, işaret parmağıyla daima hakikati gösteren; gül alan, gül satan, terazisini gül ile kullanan şair. Adını Sezai Karakoç’un 1964 senesinde Yeni İstanbul gazetesinde yayımlanan yazısının başlığından alan “Samanyolu’nda Ziyafet”, Karakoç’un çeşitli dergi ve gazetelerde oruçla ilgili yazılarından oluşan kitabı. Sezai Karakoç hem şiirinde hem nesir yazılarında uhrevi bir dünyadan sezdiklerini modern hayatın bilgisiyle harmanlayarak bize sunar. Samanyolu’nda Ziyafet kitabında da ramazan ayının güzelliğine güzellik katan, kıymetini takdir eden, orucun hikmetini anlamaya yönelik tespitler yapan Korakoç’a göre oruç, insanın her yıl kutladığı bir ruh şölenidir adeta. Güneş nasıl ki bir dağın yarığından çıkarken, bir gül nasıl ki uçurumlarda dahi açarken, bir çocuğun okula başladığı; bir suyun topraktan fışkırarak ırmak gibi akmaya başladığı an neyse oruç da insan da odur.

Sezai Karakoç, bir anı anlatacağı zaman kelimelerini kainatın imbiğinden çıkarır da güneşte kurutarak tek tek seçer. Sanki bir öz, bir hamur oluşturuyormuşçasına özenir; bu yüzden cümlelerinden bir kelime dahi çıkarılamaz; oruç yazıları da insanın öte diyarlarla; metafizik dünyayla olan ilişkisini nefs-kalp ekseninde anlatıyor. Karakoç’un anlatımıyla insan Ramazanın ilk gününde orucu yüreğine eker, üçüncü gün yeryüzüne bir filiz çıkmıştır, onuncu gün kök ve gövde oluşmuştur, on beşinci gün dallar belirlenir, yirminci gün yapraklar açar, yirmi beşinci gün açan çiçek gelecek meyvenin habercisidir. Son gün kök en derinde, yemiş ise nur olarak yüze sirayet etmiştir.

guvercin-gerdanligi

Güvercin Gerdanlığı
İbn Hazm
Çev. Mahmut Kanık
İnsan Yayınları

Kureyşli olmasına rağmen Endülüs’te yaşadığı için Endülüsî olarak tanınan Kurtuba doğumlu İbn-i Hazm’ın sevgiye ve sevenlere dair eseri Güvercin Gerdanlığı, tam da Ramazan ayında okunabilecek eserlerden biri. İbn-i Hazm, geleneksel İslam kültüründe aşka dair en muhteşem tanımları yapan yazarlardan biri. İbn Hazm bu eseriyle aşkın insanın kalbinde yer edinince nelerin değişebileceğini anlatarak ancak kalp gözünün görebileceği öte dünyaları gösteriyor ve insanın kendisini yoktan var eden yaratıcı ile olan ilişkisini aşkın bir düzeyde çıkarıyor. İbn Hazm’a göre aşk; ruhun mahiyetindedir ve tıpkı güvercinin boynunda ölümüne dek bilmeden taşıdığı halka biçimindeki tüyler gibi hem insandan insana hem insanla yaratıcı arasındaki metafizik aşkta varlığını hep sürdürür. İbn Hazm’a göre cennette bir ruh ikiye bölünüp dünyada iki bedene paylaştırılır ve bu iki beden dünyada birbirlerini, nerede olurlarsa olsunlar, bulurlar. Bu yüzden aşk, denizin tuzu, yağmurun izi, kelebeğin dokunuşu gibidir; sürekli arzulanandır, o olmazsa varlığın bir anlamı olmaz.

İnsana yol gösteren, yeni kapılar açan Kur’an’ın doğum ayında, en çok da bizi yaratılmışların en şereflisi (eşref-i mahlukat) kılabilecek niteliklere ihtiyacımız var; sevgiye; şefkat ve merhamete, aşık olmaya; yanmaya… Kur’an’ın bir diğer adı da “furkan” dır ve “furkan”, doğruyla yanlışı, iyiyle kötüyü, aşkın olanla olmayanı ayırt etmek anlamında kullanılır. İbn Hazm eseriyle sadece bir ayna tutuyor kalplerimize ve aşkın olanla iletişime nasıl geçeceğimizi ifade ediyor. Kalbin arzusuna susamanın, kainatın en büyük sırrı olduğunu ifade ediyor.

mekkeye-giden-yol

Mekke’ye Giden Yol
Çev. Cahit Koytak
Muhammed Esed
İnsan Yayınları

Yahudi asıllı Avusturyalı gazeteci ve yazar Muhammed Esed’in Mekke’ye Giden Yol kitabı, bize macera ve gerçeğin peşindeki bir adamın portresini sunarken, aynı zamanda bir yönüyle manevi bir otobiyografi olarak da okunabilir. Tam da Ramazan ayında okuyacağınız bu eserle Mekke’ye içsel bir yolculuk yapabilirsiniz. Muhammed Esed’in bir yönüyle İslam dini ve Araplar hakkındaki sezgisel anlayışlarının bir özeti sayılabilecek bu eser, etkileyici bir seyahatnamedir. Cahit Koyak tarafından Türkçeye çevrilmiş, Muhammed Esed’in hayatı da aynı isimle bir belgesele konu olmuştur.

Avrupalı entelektüel bir Yahudi’nin, Müslüman olması sürecinde yaşadıkları, bize yolculuğunun sırlarını sunuyo. Yolculuk boyunca kâh bir rüyada görülen bir hikmetle karşılaşırken kâh günlük hayatın en küçük bir detayının insanın değişim ve dönüşümünde ne kadar etkili olabileceğini görüyoruz. Adeta bir film sahnesindeymişçesine anlatılan maceraları, özellikle geceleri çöllerde yıldızları izleyerek tefekkür etme notları, yol boyunca karşılaşılan olayları harika tasvirlerle ve öykülerle betimleyen Muhammed Esed, bize modern insanın huzursuzluğunu, yalnızlığını, tutkularını ve ihtiraslarını, mutluluğunu ve hüznünü, endişesini ve bağlılığını, öngörüsünü ve insaniyetini anlatıyor.

kirk-hadis

Kırk Hadis
İsmet Özel
TİYO Yayınları

Hadisler, İslam dininde Kur’an-ı Kerim’den sonra ikinci kaynak konumundadır ve dini anlama ve yorumlama açısından da asırlardır toplumların gelişiminde kaynaklık etmişlerdir. Bir hadisin bir şairle ne ilgisi olduğunu, bir hadisin bir şaire neler ilham ettiğini merak ediyorsanız İsmet Özel’in Kırk Hadis kitabı tam size göre. Bir hadis şaire neler ilham edebilir, iç dünyasında hangi güzellikleri ifşa edebilir? İsmet Özel’in hadislerle karşılaştığı ve etkilendiği durum, elbette okuyanı da elini taşın altına koymaya zorlamalı; çünkü İsmet Özel’e göre kitabı okuyan kişi, kitapta anlatılanları okumakla yetinmez; içselleştirerek -belki farkında olmadan- “terakki” sahasına girmiş olur. Dolayısıyla İsmet Özel, rahatınızı bozarak bir insanın dünyaya neden geldiğinin niçin yaratıldığının; ne yapması ve nereye doğru gitmesi gerektiğinin fotoğrafını çekiyor.

İsmet Özel, özellikle 80’li yılların yazdığı yazılarıyla bir Müslüman’ın kendi kadrini, konumunu, değerini, bu dünyada nasıl bir yer işgal ettiğini bilmesini işler. Kırk Hadis adlı eserinde de bir insanın eşref-i mahlukat olma yolunda şahsiyetinin tekâmülünü nasıl tamamlayabileceğini arıyor. Ümit ile korku arasında olmanın önemini, istikamet azığını yanına alarak yola çıkmak gerektiğini hatırlatıyor.

cole-inen-nur

Çöle İnen Nur
Necip Fazıl Kısakürek
Büyük Doğu Yayınları

Necip Fazıl Kısakürek’in İslam peygamberi Hz. Muhammed(a.s.)’ın hayatını kronolojik bir tarih kitabı gibi değil de kendine özgü muhteşem bir üslupla anlattığı eseri Çöle İnen Nur, sahih kaynaklara dayalı bir portre denemesi. “O an” başlıklı ilk doğumu ile peygamber efendimizin dünyaya geldiği anda dünyadaki var olan durumu anlattığı; toplumların nerede tıkandıklarını analiz ettiği bölümde Necip Fazıl iyiden iyiye üslubunu hissettirir okura. Öyle ki kitap hakkında Rasim Özdenören “Ben sayfaları bu kitap kadar gözyaşlarıyla ıslatılmış bir başka kitap bilmiyorum,” demiştir.

Çöle İnen Nur’u diğer siyer kitaplarından en önemli özelliği, Necip Fazıl Kısakürek’in sahabelerin gözünden peygamber efendimizle olan anılarını sanki onlardan biriymiş ve dinliyormuşçasına yazabilmesi… Bu yönüyle eser, Peygamber’in hem vahiy inmeden önce Mekke’de yaşananları hem de 40 yaşından sonra peygamberlik geldiğindeki süreci konu ediniyor. Peygamber’in Mekke’nin ileri gelenlerine öfkeyle değil sabırla yaklaştığını, peygamberliğin inmesiyle efendimizin yaşadığı zorlukları naif bir dille anlatan Necip Fazıl, yer yer kendi duygularına da aktarmış. Necip Fazıl Kısakürek’in kendisinin de ilk Müslümanların arasında olma isteğini satır aralarından hissedebiliyorsunuz.

sir

Sır
Mustafa Kutlu
Dergâh Yayınları

Mustafa Kutlu’nun ilk kez 1990’da yayımladığı, sıradan bir rençberin tarikat şeyhi olma hikâyesi Sır, yaklaşık yirmi yedi yıl önce yazılmış olsa da dikkat çekmek istediği konu açısından, günümüzde daha büyük hassasiyetle incelenmesi gereken bir eser. Kutlu bu kitabında tasavvuf anlayışının ve tekke kültürünün, maddi ve manevi olarak değişmesini irdeliyor. Günümüzde artık yavaş yavaş kaybettiğimiz, modern dünyanın hızına kapıldıkça uzaklaştığımız eskinin o insanı yerinde tutan bağlarının nasıl bir bir koparıldığını, gelenekten nasıl uzaklaşıldığını anlamak için güzel bir hikâye.

muslumanca-yasamak

Müslümanca Yaşamak
Rasim Özdenören
İz Yayınları

Rasim Özdenören’in ilk baskısı 1985 yılında yapılmış olan Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler kitabı, ilk yayımlandığı günden bugüne ara ara eklemeler yapılarak son şeklini almış, hemen her baskısında yazar tarafından yeniden düzenlenmiştir. Kitabın ilk baskısının üzerinden 27 sene geçmiş olmasına rağmen, kitap hâlâ güncelliğini muhafaza etmekte, çünkü Rasim Özdenören’in irdelediği konular, Müslümanların genel olarak halen çözemediği; birbirleri arasında ciddi görüş ayrılıklarının bulunduğu mevzulardan oluşmakta. “Dünya Müslümanları neden bir araya gelemiyor?” sorusunun cevabı bu kitapta saklı.

mekke-donemi-vw-iskence

İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence
İhsan Süreyya Sırma
Beyan Yayınları

İhsan Süreyya Sırma’nın İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence ve İslami Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad kitapları, Türkçede yayımlanmış siyer kitapları arasında 17-25 yaş arasına hitap eden, “küçük ama büyük” yer kaplayan önemli kaynak eserlerdendir. Aynı zamanda öğretmenlik yapan İhsan Süreyya Sırma, derslerinde fotoğraf, sinevizyon, tepegöz gibi araçlardan yararlanma konusunun öncülerindendir. Büyüklerimizin anlattığına göre Onun derslerinde Mekke, Medine, Hıra Dağı, Bedir ve Uhud çevresi grafik, fotograf ve sunum olarak arz-ı endam edermiş. Öğrenciler siyer okumaya İhsan hocayla başlayabilirler.

ramazanname

Ramazannâme
Fatma Barbarosoğlu
Profil Kitap

Ramazan ayı her geldiğinde büyüklerimizden “Nerede o eski ramazanlar…” söylemini duymuşuzdur, halen duyuyoruz. İşte tam da bu sorunun cevabını veriyor Fatma Barbarosoğlu Ramazannâme adlı kitabında. Yazarın kısa kısa denemelerini içeren kitap, Ramazan sofralarına konuk olurken Ramazan ayının kendine has güzelliklerini de ifşa ediyor. Fatma Barbarosoğlu modern bireyin iç dünyasına gezinti yapar ya kitaplarında, bu kitabında da sanki ramazan ayına yaptığı öyküleri paylaşıyor bizlerle. Fatma Barbarosoğlu değişen mekanlara ve zamanlara rağmen değişmeyen insan kumaşını arıyor.

Bu yazı Arka Kapak dergisinin 21.sayısında yayınlanmıştır.