Tufan Göbekçin

Sherlock Holmes Kitabı’nı çevirmek sizin için nasıl bir deneyim oldu? Diğer çevirilerinizle kıyaslayınca zorlukları ya da avantajları oldu mu?

Bir yazarın bütün eserlerini ya da bir kurgu karakterin bütün maceralarını inceleyen kitaplar, iddialı projeler ve kaçınılmaz olarak çok geniş kapsamlılar. Çeviri süreci de bu geniş kapsamda incelenen eserlere aşina olmayı gerektiriyor. Bu daha önce okumuş olduklarınızı hatırlamak ya da yeni okumalar yapmak demek. Sherlock Holmes Kitabı sanırım en çok yan okuma yaptığım ikinci kitap oldu. Birincisi de yine Alfa Yayınları’nda aynı seride yayınlanan Shakespeare Kitabı’dır. Yaptığım okumalar çoğunlukla yeni değildi ama Shakespeare oyunlarını veya Sherlock Holmes öykülerini peş peşe ve sistemli bir biçimde tekrar okumak son derece keyifliydi. Günlerinizi, haftalarınızı son derece renkli ve çok boyutlu bir karakter üzerine yoğunlaşarak geçirebilmek, insanın ancak Edebiyat Fakültesi’ndeki günlerinde yakalayabileceği türden bir fırsat.

Sherlock Holmes Kitabı dünya üzerinde farklı dillerde aynı anda basılan bir kitap projesi. Dünyanın dört bir yanından Sherlock Holmes hayranları bu kitapla aynı tarihlerde buluştu. Bu kapsamlı projenin bir parçası olmak çevirmen için anlamlı bir motivasyon kaynağı. Kitap tüm zamanların en ünlü dedektif karakteri hakkında zengin bir inceleme. Sherlock Holmes’ün dünyasını bütün yönleriyle mercek altına alıyor. Öyküleri okurken büyüsüne kapılmamak elde değil; kendinizi birden gaz lambalarının aydınlattığı sokaklarda at arabalarıyla seyahat ederken bulabilirsiniz. Derinlikli karakter tahlilleri ve arka plan bilgileri size yeni kapılar açıyor ve öykülere bambaşka bir gözle bakmanızı sağlıyor.

Sherlock Holmes halen bütün cazibesini koruyan bir karakter. Hatta başka yazarlar tarafından kaleme alınan “kanon” dışı Sherlock Holmes öyküleri ve ünlü dedektifin sayısız sinema, dizi ve sahne uyarlaması bu ölümsüz karaktere yeni boyutlar katıyor. Kitabın danışman editörü David Stuart Davies’in ifadesiyle Sherlock Holmes artık bir “mit” statüsünde. Her çağın ve her kuşağın kahramanı. Dünyanın dört bir yanında geniş bir hayran kitlesi var. Sherlock Holmes hayranları için başucu kitabı olabilecek bir kitabın ülkemizde okurlarıyla buluşmasını sağlamak, en çok mutluluk duyduğum çalışmalarımdan biri oldu.

Kitap sadece Sherlock Holmes hakkında değil yazarı hakkında da zengin bir içeriğe sahip. Arthur Conan Doyle eşine kolay kolay rastlanamayacak ölçüde çok yönlü bir yazar. Hayatın farklı alanlarındaki deneyimlerini Sherlock Holmes öykülerini kaleme alırken nasıl ustaca kullandığının izlerini sürebilmek de heyecan verici bir deneyimdi.

Çeviri sürecinde kitapta ilerlerken Sherlock Holmes’e ya da Arthur Conan Doyle’a dair sizi şaşırtan ya da düşündüren şeyler oldu mu? Varsa bunlar nelerdir?

Sherlock Holmes Kitabı’nda Arthur Conan Doyle’un hayatı, Sherlock Holmes’ün yaşadığı Victoria Dönemi, Sherlock Holmes tarafından harikulade örnekleri sunulan çıkarım sanatı, kriminoloji ve adli tıp uygulamaları, suç yazımı ve dedektif kurgusu ve o günden bugüne Sherlock Holmes hayranlarının sürekli genişleyen ağı hakkında önemli bilgiler yer alıyor. Sanırım kitabın en çok öne çıkan özelliği, yazar ve karakter hakkındaki bütün bu detayları bir tek kitapta ustalıkla harmanlamış olması. 1887’de ilk macerasının yayınlandığı günden bu yana Sherlock Holmes karakterinin yolculuğundaki kırılma noktalarına ve sonunda bir “mite” dönüşmesine tanıklık ediyorsunuz.

Büyük başarı öykülerinde zorluklar eksik olmaz. Arthur Conan Doyle da Sherlock Holmes’ün ilk macerasını yayınlatmak için 25 poundluk bir telif ücretini kabul etmek zorunda kalmış. Zira dönemin yayıncıları ünlü dedektifin ilk macerasına ilgi göstermemiş. Daha da kötüsü öykü okurlardan da çok rağbet görmemiş.

Tam iki yıl sonra Arthur Conan Doyle’un otobiyografisinde “altın bir akşam” olarak nitelendirdiği gelişme yaşanıyor. Sherlock Holmes karakterinin yolculuğuna kaldığı yerden devam etmesini bu akşama borçluyuz. Sherlock Holmes Kitabı’nda bu “altın akşam” uygun biçimde vurgulanıyor: Doyle bir Amerikan dergisinin İngiltere baskısını başlatmak için Londra’da bulunan yayın yönetmeni John Marshall Stoddart’tan bir davet alır. Kendisinin dışında bir konuk daha vardır, Oscar Wilde. İki yazardan da dergi için kısa roman uzunluğunda bir gizem kurgusu yazması istenir. Oscar Wilde, Dorian Gray’in Portresi’ni yazar. Doyle da Sherlock Holmes’e çözeceği yeni bir vaka sunar ve ünlü dedektif okuyucuyla ikinci kez buluşur. Sherlock Holmes Kitabı’ndaki en ilgi çekici ayrıntılardan biri Oscar Wilde’ın genç Doyle üzerinde bıraktığı etki. Sherlock Holmes karakterinde Oscar Wilde’ın zekâsından, alışılmadık kıyafetlerinden ve geleneklere bağlılığı küçümseyen tarzından çeşitli izler bulabilmek mümkün.

Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes’e ikinci macerasından itibaren yeni boyutlar katmaya devam eder. Doyle’un ustalıkla işlediği Sherlock Holmes karakterinin ne kadar coşkulu bir okur kitlesine sahip olduğu 1893’te anlaşılır. Son Muamma’da Holmes’ün ölümüne verilen tepkiler de kitapta ilgi çekici ayrıntılar olarak yer buluyor. Daha dramatik okur tepkileri bir yana Sherlock Holmes öykülerinin yayınlandığı derginin yirmi binden fazla abonesini kaybetmesi ünlü dedektifle okurlar arasında oluşan güçlü bağın en büyük göstergesi. Bunları Sherlock Holmes “mitinin” doğuşunun işaretleri olarak yorumlamak mümkün.

Bu çevirinizden sonra Sherlock Holmes’a dair bir kaynak kitabı ya da Arthur Conan Doyle’un bir eserini çevirmek ister misiniz?

Arthur Conan Doyle kaçınılmaz olarak daha çok Sherlock Holmes karakteriyle birlikte anılsa da geride bıraktığı edebi miras çok daha zengin: tarihsel romanlar, tiyatro oyunları, aile dramaları ve doğaüstü öyküler ilk akla gelenler. Doyle’un halen dilimize çevrilmemiş birçok eseri var. Doyle külliyatının tamamlanmasına katkıda bulunabilmeyi elbette ki isterim. Bunlar her ne kadar Sherlock Holmes öyküleri kadar popüler olmasalar da Doyle’u farklı yönleriyle tanımak ve bir yazar olarak Doyle’un yazma serüvenini daha iyi anlamak için önemli birer kaynak.

Nasıl ki Doyle, Sherlock Holmes’ten ibaret değilse Sherlock Holmes de Doyle’dan ibaret değil. Kendi yaratıcısının hayal bile edemediği şekillerde evrimleşmeyi sürdüren bir karakter. Başka yazarlar tarafından kaleme alınan ve “kanon” dışı olarak nitelendirilen birçok Sherlock Holmes öyküsü mevcut. Ünlü dedektifin hayranlarının yeni öykülere duyduğu ilgi hiç eksilmemiş. Sherlock Holmes Kitabı’nda bunlardan bir kesit sunuluyor. Son derece yenilikçi ve ilgi çekici eserler var. Örneğin Nicholas Meyer’in Seven-Per-Cent Solution adlı romanı. Bu romanda uyuşturucu bağımlılığından kurtulmaya çalışan ünlü dedektif, Sigmund Freud’la bir araya gelir. Holmes janrında yeni pencereler açan bunun gibi başarılı romanları ülkemizdeki polisiye tutkunlarıyla buluşturmak da önemli bir hizmet olabilir.

Dramaturji eğitimi de almış olduğum için Sherlock Holmes’ün sahne uyarlamalarının da özel olarak ilgimi çektiğini söylemeliyim. Doyle’un aynı zamanda ünlü dedektifi sahnede canlandıran ilk kişi olan William Gillette’le birlikte kaleme aldığı Sherlock Holmes oyunu, dönemin eleştirmenlerinin beğenisini kazanmasa da Sherlock Holmes hayranları tarafından coşkuyla karşılanmış. Bu oyunun Sherlock Holmes karakterinin şekillenmesine önemli katkılarda bulunduğunu görüyoruz. Sherlock Holmes adı geçtiğinde zihnimizde oluşan imgeyi biraz da bu ilk oyuna borçluyuz; ünlü dedektifin kendisiyle özdeşleşen piposu, elinden düşürmediği büyüteci gibi. Sherlock Holmes daha sonra da tiyatro sahnesinde ve beyaz perdede karşımıza çıkmaya devam ediyor. Bunların arasında Charles Marowitz’in yazdığı Sherlock’un Son Vakası gibi birçok başarılı örnek var. Dünden bugüne Sherlock Holmes’ün sahne uyarlamalarını inceleyen bir kaynak kitap çevirmenin de aynı ölçüde heyecan verici olacağını düşünüyorum.

Arka Kapak dergisi 28. sayı