Fırat Demirel

Teknoloji sektöründe çalışmak sürekli bir akışın içinde yer almakla eş anlamlı. Günümüzün hızla değişen dünyasına ayak uydurmaksa Fırtına Deresi’nde rafting yapmaktan farksız. Richard Foster’ın ifade ettiği gibi 1958 senesinde şanslı sayılabilecek 500 firma piyasada 61 yıl kadar tutunabiliyorken günümüzde bu süre 18 yıla inmiş durumda. Yani rafting yapacak kadar çevik ve esnek olmayanlar için durum biraz kritik. Neyse ki bu dalgalı denizde ayakta kalmak da bir kitaptan öğrenilebilir. Hem de bir roman tadındaki bir iş kitabından.

Asıl adı “Phoenix Project” olan “Bitmeyen Proje”, kendini iş dünyası ve beyaz yakalılara dair bir roman olarak tanımlıyor. Dolayısıyla kitabı elinize aldığınızda aklınıza gelen soru işaretlerinden kaçmanız mümkün değil. Kitabın sayfalarını çevirmeye başladığınız zamansa gerçekten bitmeyecek gözüken bir projenin içine çekildiğinizi hissediyorsunuz. Zira otomotiv parçaları imal eden bir şirketin teknik proje süreçlerine dahil olmak veya üst yönetim kurulunun beyin fırtınalarını dinlemek çoğu roman okuyucusuna sıkıcı gelebilir. Aslında bu noktada kitabın tanıtım metinlerinde kendini tam olarak ele vermediğini de söylemem gerek. Netleştirecek olursam Bitmeyen Proje; daha ziyade teknoloji/yazılım sektöründe yönetici rolü üstlenen ve/veya o yolda ilerleyecek beyaz yakalıların ilgisini çekebilecek bir kitap. Fiziksel veya sayısal ürünler üreten şirket yöneticilerinin bu kitapta kendilerinden bir şeyler bulacağı da oldukça net.


Bitmeyen Proje
İş Dünyası ve Beyaz Yakalılara Dair Bir Roman
Gene Kim, Kevin Behr,
Timaş Yayınları

Bu önemli girizgahı yaptıktan sonra gönül rahatlığıyla kitabın kazandırdıklarına geçebilirim. Evet, Bitmeyen Proje’de geniş bir olay ve mekan örgüsü yok. Okurken heyecanlanmayı veya hüzünlenmeyi de beklemeyin. Ancak kitabı tamamladığınızda bir şirketin geliştirme birimiyle BT (bilgi teknolojileri) birimleri arasındaki temel ve kronik anlaşmazlıkları nasıl çözebileceğine dair güzel dersler almış olacaksınız. Zaten 512 sayfalık kitabın son bölümü kitabın şerhi yani açıklaması niteliğinde.

Yazarlardan George Spafford’un kaleme aldığı yaklaşık 50 sayfalık son bölüm, tüm kitabın Google, Amazon gibi dev şirketlerin geliştirme ve BT proje yönetim taktiklerini (DevOps) anlatmak için yazıldığını gösteriyor. Şirketlere yüksek rekabet üstünlüğü sağlayan DevOps modelini Kısıtlar Teorisi ve Yalın Üretim gibi önemli kavramlarla zenginleştiren Bitmeyen Proje, Türkçe’deki adının aksine bir projenin en hızlı şekilde nasıl bitirilebileceğini anlatıyor. Kitabın sonunda DevOps’a dair doğru bilinen yanlışlar da açıklanıyor ve okuyuculara yeni ufuklar açacak, yazarların da faydalandığı kaynak kitapların kısa tanıtımlarına yer veriliyor.

İş dünyasına dair, hele de gerçek manada teknoloji ve yazılım dünyasına dönük bir roman yazmak gerçekten zor. Bitmeyen Proje de bu zor işi üstlenerek en azından medeni cesaret madalyasını hakediyor. Teknoloji dünyasının üst düzey yöneticileri içinse çok daha önemli bir yer alacağı aşikar. Tabi kitabın gerçek hedef kitlesinin bu kitabı okumaya vakit ayırıp ayıramayacağı ayrı bir soru işareti…. 

Arka Kapak dergisi 15. sayı