İskender Gümüş

“Her toplumun karşılaşacağı bir sorun olması nedeniyle akademik alanda da yaşlılık araştırmaları ve yaşlanma ile ilgili son dönemde bir hareketlilik söz konusu. Yaşlanma sorunu hem sosyolojik açıdan ve hem de sağlık ve bakım hizmetleri açısından akademik camiada tartışılıyor ve önümüzdeki yıllarda da daha çok tartışılacağa benziyor.


Dünyada ve Türkiye’de ekonomik ve sosyal gündemin en önemli konularından biri yaşlılıktır. Bütün toplumların demografik geçiş sürecini yaşayacağı ileri sürülüyor. Bu yüzden her toplumun bir gün yaşlanma sorunuyla karşılaşması kaçınılmaz bir gerçek. İnsan ömrünün uzaması ve yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının artması yaşlılara ve yaşlanma olgusuna yönelik politikaların geliştirilmesini de zorunlu kılıyor. Türkiye henüz genç bir nüfusa sahip ve demografik fırsat penceresini yaşıyor. Ancak, yine demografik göstergelerden nüfusun hızlı bir şekilde yaşlandığına ilişkin bulgular yüksek sesle dile getiriliyor. Yapılan çalışmalarda 2050 yılında nüfusun yüzde onbeşini yaşlıların oluşturacağı belirtiliyor.

Her toplumun karşılaşacağı bir sorun olması nedeniyle akademik alanda da yaşlılık araştırmaları ve yaşlanma ile ilgili son dönemde bir hareketlilik söz konusu. Yaşlanma sorunu hem sosyolojik açıdan ve hem de sağlık ve bakım hizmetleri açısından akademik camiada tartışılıyor ve önümüzdeki yıllarda da daha çok tartışılacağa benziyor. Editörlüğünü Murat Şentürk ve Harun Ceylan’ın yaptığı “İstanbul’da Yaşlanmak” kitabı da hem yaşlıları anlamayı ve hem de yaşlılara yönelik politikaların geliştirilmesini merkezine alıyor. Araştırmaya ve kitaptaki makalelere Büşra Turan, Hamza Kurtkapan, Harun Ceylan, Merve Ayar, Murat Şentürk, Mustafa Otrar, Reyyan Beyza Altan ve Zelal Günel katkıda bulunuyor.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Araştırmaları Merkezi tarafından İstanbul Kalkınma Ajansı adına yürütülen İstanbul’da Yaşlı Hizmetleri ve Yaşlıların Mevcut Durumu Araştırma projesi kapsamında hazırlanan bu kitapta, yaşlanma ve yaşlılık ile ilgili literatür araştırmaları ile nicel ve nitel araştırmaların birlikte kullanılarak İstanbul’da gerçekleştirilen kapsamlı bir saha araştırması sonuçları yer alıyor. Araştırma, Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy, Fatih, Maltepe, Üsküdar, Ataşehir, Eyüp, Ümraniye, Beylikdüzü, Bağcılar ve Sultanbeyli gibi farklı sosyo-ekonomik yapıya (merkezden çepere) sahip yerlerde ikamet eden 1044 kişiyle yapılan anket sonuçları ile 11’i kadın 13’ü erkek 24 kişiyle yapılan mülakat sonuçlarının değerlendirilmesinden oluşuyor.

Proje çerçevesinde yapılan araştırmanın bulguları 1- İstanbul’daki bireylerin yaşam aranjmanları, 2- İstanbul’daki yaşlı bireylerin yaşlılık algıları ve 3- Kentsel yaşam alanı ve kentsel hizmetlerden beklentiler olmak üzere 3 başlıkta toplanıyor. Araştırmaya katılanların %56,4’ünün 86 ve üzeri yaşta kadın olması Türkiye’de yaşlılığın kadınlaşmasının İstanbul için de geçerli olduğu sonucunu doğuruyor. Çocuk sahibi yaşlıların çocuklarıyla aynı dairede, apartmanda, sokakta, mahallede ve ilçede ikamet ettiği görülüyor. Bu da yaşlıların ihtiyaçlarının karşılanmasında çocukların hala önemli bir insan kaynağı olduğuna işaret ediyor. Bu durum, aslında Türkiye’de refah rejiminin dönüşümü ile ilgili yapılan tespitler için önemli bir veri. Ayrıca, yaşlı bireylerin evin dışında vakitlerini yoğun olarak çocuklarının evi (%45) ve komşularının evi (%42,2) gibi özel alanlarda geçirdiklerinin görülmesi analiz edilmesi gereken önemli bir hususu gösteriyor.

Türkiye’de Yaşlılığın Yapısal Değişimi
İsmail Tufan
Koç Üniversitesi Yayınları

Türkiye’de refah rejiminin dönüşümü ile ilgili yapılan tespitlerde, refahın sağlanmasında ailenin rolünün azaldığı, buna karşın piyasalaşmanın arttığı yaygın olarak dillendiriliyor. İstanbul ili özelinde yapılan bu araştırmada elde edilen sonuca göre (Kentleşme ile birlikte geleneksel ailenin çözüldüğü ve dönüştüğü da dikkate alınacak olursa) refahın sağlanmasında ailenin rolünün halen devam ettiği, özellikle yaşlı refahında çocukların önemli bir hizmeti üstlendiği söylenebilir. Bu konuda atıfta bulunulan bir başka araştırma da bu durumu destekler mahiyette. Urfalıoğlu ve arkadaşlarının 2007 yılında İstanbul’da yaptıkları bir araştırmaya göre yaşlı bakımında önceliğin ailede (%62,3), sonra devlette (%24,8) olduğuna ilişkin görüşler mevcuttur. Öte yandan, Aközer ve arkadaşlarına göre ise bireylerin yaşı ilerledikçe aileden destek alma tercihlerinin azaldığı, devletten/kamu kurumlarından destek alma tercihlerinin ise artış gösterdiği tespiti yapılmaktadır. Bu görüş ve değerlendirmelere göre de Türkiye’de yaşlı refahının sağlanmasında ailenin ve devletin hala büyük bir rolünün olduğu sonucuna ulaşılabilir.

Yaşlanma ve Yaşlılık
Osman Aldemir
Beyan Yayınları

Araştırmada, dikkati çeken bir diğer husus da yalı bireylerin kır yaşamı / kent yaşamı konusundaki ikilemidir. Yaşlanmanın hangi mekânda daha iyi geçirilebileceği sorusuna verilen cevap olarak; köyde (%35,4) ve kentte (%37,4) yaşanabilir diyenlerin oranı neredeyse birbirine çok yakındır. Bu da özellikle emeklilik sonrası hayat için yaygın olarak dile getirilen kırsala dönüş ile ilgili bir gerçeği göstermektedir. Her ne kadar İstanbul gibi bir metropol, tüm kalabalığına ve hayat pahalılığına rağmen bireylerin tercihi olmaktadır. Bu tercih çok farklı faktörlerle açıklanabilir. Örneğin, kentin sağladığı imkanlar, sağlık imkanlarının gelişmiş olması ve kentsel hayata alışmak bu faktörlerden bazılarıdır.

Türkiye Sosyal Hizmet Birikiminde Yaşlılık
Ömer Miraç Yaman- Mevlüt Acar
Açılım Kitap

İstanbul’da Yaşlıların Mevcut Durumu Araştırması, yaşlılar ile ilgili durum tespiti yapmanın yanında, yaşlıların gündelik hayatta karşılaştıkları sorunlara çözüm önerileri sunmak suretiyle önemli katkılar içeriyor. Buna göre ilk olarak, İstanbul’da yaşlılara yönelik sosyal politikaların ve uygulamaların, kent içindeki farklı yerleşim bölgelerinin özelliklerini dikkate alması ve öncelikli alanlar belirlenerek bunların üretilmesi gerektiği ortaya konuyor. İkinci husus yaşlılık ekonomisi ile ilgili. Yaşlı bireylerin sayısının artması, bunun yanında sağlık sorunlarının çoğalması, sosyal ihtiyaçlarının farklılaşması neticesinde devletin yaşlılar için ayırdığı kaynakların miktarı da artmaktadır. Bu durum zaten 1970’li yıllardan itibaren gelişmiş refah rejimlerinin karşılaştığı bir problemdir. Bu doğrultuda refah devletinin formunun değişmesine yönelik bazı politikalar geliştirilmeye çalışılmış, ancak refah devletlerinin harcamalarının azalmasının önüne geçilememiştir. Araştırmada getirilen diğer öneriler ise, İstanbul’da yaşlılara yönelik yapılması gereken çok sayıda araştırmanın olduğu, İstanbul’daki yaşlılara ve ilgili paydaşlara yönelik bilgilendirme ve farkındalık sağlama odaklı çalışmaların yapılması, yaşlılara yönelik iyi uygulama çalışmalarının yapılması ve bu çalışmaların sayısının artırılması, yerel yönetimlerin aktif hale gelmesi ve yaşlılarla ilgili yeni birimlerin kurulması, yaşlılara yönelik açık ve geçişken mekânların inşa edilmesi, gönüllülük konusunda farkındalık kazandırma çalışmalarının yapılması ve yaşlılar için aktif yaşlanma politikalarının izlenmesi yönündedir.

İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Araştırma Merkezi tarafından yürütülen projenin çıktıları çerçevesinde hazırlanan “İstanbul’da Yaşlanmak” adlı bu kitap, geniş bir literatür taraması ile nicel ve nitel araştırma teknikleri kullanılmak suretiyle İstanbul’da yaşayan yaşlı bireyleri sosyolojik açıdan inceliyor. “İstanbul’da Yaşlanmak”, odak noktasına aldığı yaşlı bireylerin daha sağlıklı ve mutlu olarak yaşlanma sürecini geçirebilmesine yönelik literatüre önemli bir katkıda bulunuyor.

Sakin Olmak Yaşlanırken Kazandıklarımız
Wilhelm Schmid
İletişim Yayınevi

Bu yazı Arka Kapak dergisinin 1.sayısında yayınlanmıştır.