Medeni Yılmaz

Yazma alışkanlığı kazanmak, çalışmak, üretmek, yürümek, okumak, yayımlatmak ve şüphe duymak olmak üzere toplam yedi dersten oluşan kitapta, her bölümde Virginia Woolf’un yol gösterici cümlelerinin yanı sıra, onun hayatına dair çeşitli kesitlerden oluşan bilgiler de metni zenginleştiren bir başka etken. Genellikle depresif halleriyle ön plana çıkartılan Woolf’un aslında neşeli ve esprili biri olduğunu dile getiriyor ve bunu çeşitli örneklerle ispatlıyor da. Velhasıl kelam, her yönüyle oldukça ilgi çekici bir kitap çıkmış ortaya.

Günümüzde niteliği tartışmalı olsa da edebi anlamda üretim, tüketime hiç olmadığı kadar yaklaşmış durumda. Diğer bir deyişle, nitelikli okurdan ziyade niteliksiz yazar veya yazar adaylarıyla karşılaşıyoruz. Zira bir kitapçıda kime rast gelsek, koltuk altında kendi yazdığı bir kitabı bulunuyor. Koltuk altında kitabı olmayanlar ise konuyu, kendi yazdığı kitaba getirmek için edebiyatta bildiği bütün isimleri sayıyor. Gerçi bazıları kestirmeden gitmeyi seviyor. Üstünde “benim kitabım vaaar!” yazılı tişörtten hallice giyinerek (bu tipler ikiye ayrılır: kasketliler ve fularlılar) en azından biçimsel açıdan “yazar” olduklarına dair ikna edici görünüyorlar. Zaten birkaç kitap okuyan herkesin kendini entelektüel hissettiği/addettiği bu dönemde, kitap okuduğunu düşündüğüm kişilerin sosyal medya hesaplarında “yazar” ibaresi göremeyince panikliyorum. Acaba diyorum, kitap okumuyor mu ki? Okuyorsa neden yazar ibaresi yok?

Hâl böyle olunca, yazarlık atölyeleri de ülkemizde pek revaçta oldu şu sıralar. Kimileri işi disipline etmek, kimileri yazarlığın püf noktalarını öğrenmek ve kimileri de yalnızca ortamlarda yazarlık dersleri aldığını dile getirmek için, içlerinde ünlü yazarların da olduğu derslere iştirak etmeye başladı. Bu dersler ne kadar verimlidir bilemeyiz ancak işin olumlu tarafından bakacak olursak, edebi hareketliliğin hiç olmadığı kadar yoğun olduğu bir dönemde olduğumuzu söyleyebiliriz. İşte tam da bu yoğunluğun yaşandığı dönemde, Timaş Yayınları oldukça akıllıca ve doğru bir hamleyle bir kitabın tekrar baskısını yaptı: Virginia Woolf’tan Yazarlık Dersleri.


Virginia Woolf’tan Yazarlık Dersleri
Danell Jones
Timaş Yayınları

Kitabı, yaklaşık 20 yıldır Amerika’da yazarlık dersleri veren ve bir Virginia Woolf uzmanı olan Daniell Jones kaleme almış. Bu bilgi, nasıl bir kitapla karşı karşıya olduğumuza dair bir fikir sunabilir. Jones, kitabın önsözünde, Shakespeare, Jane Austen ve Bronte Kardeşler gibi yazarlarla karşılıklı oturup konuşmayı ve onlardan yazarlık üzerine tüyolar almayı tahayyül ederek yola çıktığını belirtiyor. Uzmanı olduğu yazar Woolf’un geride mektuplar, anılar, günlükler ve pek çok edebi metin bıraktığını hatırlatarak, hayali bir sınıf ortamı kurguluyor. Dersleri veren kişi elbette Virginia Woolf. Hayali öğrenciler ve diyaloglar aracılığıyla verilen derslerde hayali olmayan yegâne şey, tırnak içerisinde yer verilen, Woolf’un gerçek sözleri. Daniell Jones, Woolf’un tüm edebi üretimlerinden yazma eylemi üzerine olan çeşitli önerileri derleyip kurguladığı metne yerleştirmiş. Üstelik esprili diyaloglar eşliğinde bu dersleri sıkıcı olmaktan kurtararak, oldukça keyifli okunan bir metne dönüştürmüş. Derslerin bitiminde okuma önerileri ve Virginia Woolf’a dair oldukça enteresan çeşitli notlar, Virginia Woolf’a dair kanıksanmış algıları kıracak düzeyde.

Kitaptaki en etkili bölümlerden birini de şuraya not düşelim:

“Sadece yazın…” dedi. “Saçmalayabildiğiniz kadar saçmalayın. Aptal olun, duygusal olun, Shelley’yi taklit edin. İçinizden gelen her sese kulak verin, dizginleri anlık arzulara bırakın. Dilbilgisi kurallarını, edebi ön kabulleri ve söz dizimine dayalı kuralları boş verin. Kırın, dökün, devirin. Kendi keşfiniz olsun olmasın, her türlü kelimeyi kullanın. Nazım veya nesir biçiminde ya da aklınıza gelen abuk sabuk, anlamsız sözlerle oluşturduğunuz gelişigüzel metinlerle öfkelenin, sevin, alay edin. Ta ki yazmayı öğrenene kadar…” (sayfa 19)

Arka Kapak dergisi 28. sayı