Mevlüt Üçpınar

“Açılım Kitap’ın çıkarttığı birbirinden güzel eserlerden biri olan Yorgunluk Toplumu, 50 sayfa civarında olmasına rağmen son 10 yılda en çok okunan Almanca felsefe kitabı oldu.


Bugün yaşadığımız toplum artık Soğuk Savaş döneminden kalma kurumların olduğu disiplin toplumu değil. 21. yüzyıl toplumu gün be gün yenisinin tabela astığı alışveriş merkezleri, bankalar, bürolardan oluşan gökdelenler ve fitness salonlarından oluşan “performans toplumu”dur. Küreselleşen dünyada günden güne birbirine benzeyen bu toplumun sakinleri de “performans öznesi”- dir. Denetimin azaltılması ve kontrolün ortadan kalkması negatifliği ortadan kaldırır. Yasak, emir ve kaidenin yerini girişim, proje ve motivasyon alır. “Yes, we can” (Evet, yapabiliriz) cümlesi performans toplumunun pozitif karakterini temeller. Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk ‘renkli’ başkanı olan Barack Obama’nın seçim propagandasında sloganlaştırarak yaslandığı bu cümle; performans toplumunun merkezi ve kudreti hakkında verilecek en bariz örnektir. Çünkü performans öznesi, -ebilmek üzere terbiye edilmiş; bu sayede üretkenliğin seviyesi sürekli yükselmektedir. Yüksek bir üretkenliği, zirvede kalabilmeyi kendisine mecbur kılan bir kişinin kariyerinde depresyon kaçınılmaz bir şeydir. Depresif insan, herhangi bir dış kısıtlama olmaksızın kendini sömüren “animal laborans” (çalışan hayvan)dır. Her şeyin mümkün olduğunun söylendiği performans toplumunda –ebilmeyi –ebilemeyen özne, kendini suçlar ve kendiyle savaşıp depresifleşir. Performans öznesi hem katil hem kurbandır. Günümüzde sıkça duyduğumuz Tükenmişlik Sendromu, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu gibi sinirsel hastalıklar 21. yüzyılın patalojik manzarasını belirleyecektir. Antibiyotiğin keşfi ile insanlık tarihinin en çok can kaybının yaşandığı bakteriyel hastalıkları bitiren bilim; bağışıklık sisteminin güçlendirilmesiyle viral hastalıkların da çaresini bulabilmiş ama sinirsel hastalıklar için bir ilaç çözümü bulamamıştır.

Yorgunluk Toplumu
Byung-Chul Han
Çev: Samet Yalçın
Açılım Kitap

Performans toplumunun kaçınılmaz sonucu olan depresyon ile insanlığın kültürel icraatlarından biri olan “derin sıkıntı” karıştırılmamalıdır. Vahşi doğada yaşayan hayvan dikkatini avlanmak, av olmamak, yavrusunu korumak gibi birçok şeye yoğunlaşarak varlığını sürdürebilirken; insan, derin sıkıntı ile manevi dinlenmenin zirvesine varır. Walter Benjamin bu derin sıkıntıyı “tecrübe yumurtasına kuluçkaya yatmış bir rüya kuşu” diye tanımlar. Yalnızca derin dikkat tabiatın başıboş ellerine sarılabilen toparlanabilmeyi sağlar. Bu sayede sanat meydana gelebilir. Derin ve yoğun dikkatin ustası büyük ressam Paul Cezanne ‘şeylerin kokusunu da alabildiğini’ söylemiştir.

Açılım Kitap’ın çıkarttığı birbirinden güzel eserlerden biri olan Yorgunluk Toplumu, 50 sayfa civarında olmasına rağmen son 10 yılda en çok okunan Almanca felsefe kitabı oldu. Yorgunluk Toplumu kitabının yanında birçok eseri bulunan Kore doğumlu Byung-Chul Han Almanya’nın en çok tercüme edilen filozoflarından biri. Yazdığı kitap üzerine yazılan yığınla makalenin, tezin yanı sıra Shiho Fukada’nın yönettiği Japonyadaki “Yorgunluk Toplumunu” anlatan ‘İntihar Edene Kadar Çalış’ ve Isabella Gresser tarafından çekilmiş kitabın yazarının da arz-ı endam ettiği “Yorgunluk Toplumu Seul/Berlin ” başta olmak üzere birçok belgesel çekilmiş.

Bu yazı Arka Kapak dergisinin 1.sayısında yayınlanmıştır.