Cem Anıl Öztürk

1) Fransa
La Grande Bouffe (Büyük Tıkınma), 1974

Mesleklerinde iyi yerlere gelmiş  4 ahbap Marcello Mastroianni, Pierre Noiret, Ugo Tognazzi ve Michel Piccoli hayattan ziyadesiyle tatmin olmuşlardır. Bu dört arkadaş, bir eve kapanıp sadece yemek yiyerek intihar etmeye karar verirler. Burjuva toplumun açmazlarını, zevklerini ve alışkanlıklarını ironik bir şekilde ve Baküs şenliği biçiminde ele alan filmin yönetmenliğini Marco Ferreri ve filmle özdeşleşen müziğini ise Philippe Sarde yapmıştır.

2) İtalya
Divorzio
 All’İtaliana (İtalyan Usulü Boşanma), 1961

1950’lerin İtalya’sının Sicilya bölgesinde yaşayan bir baron olan Marcello Mastroianni uzaktan kuzeni olan Stefania Sandrelli’ye âşık olur ama o dönemlerde İtalya’da boşanmak kanuni olarak yasak olduğundan pek sevmediği ahmak karısına katlanır ve buna bir çözüm arar. Günün birinde izlediği bir davada çözüm bulur ve planını yürütmeye başlar. Bir komedi ve taşlama olan bu filmde yönetmenliğini “Alfredo Alfredo” filmiyle de tanınan Pietro Germi yapmıştır.  Film, 1963 Oscar ödüllerinde en iyi aktör, yönetmen, senaryo dallarında aday olmuş ve sadece en iyi senaryo dalında ödül almıştır.

3) Polonya
Ziemia Obiecana (Vaatler Ülkesi), 
1975

19. yüzyıl Polonya’sında Daniel Olbrychski, Wojciech Pszoniak ve  Andrzej Seweryn adlarında 3 arkadaşın girişimciliklerini anlatan bu film yeni tomurcuklanan kapitalizmi anlatmaktadır. Tarım toplumundan kapitalist topluma geçişi ve sermaye – emek ilişkisini anlatan bu filmin yönetmenliğini ise Andrzej Wajda yapmıştır. Sinema eleştirmenlerince Karl Marx’ın Das Kapital kitabının sinema versiyonu olarak nitelenen bu film 1976 yılında Oscar’da “En İyi Yabancı Film” kategorisine aday olmuşken 1975 yılında Moskova Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödülünü almıştır.

4) Çekoslovakya
Ostre Sledované Vlaky (Sıkı Gözetlenen Trenler), 1966

2. Dünya Savaşı’nın son günlerinde Çekoslavakya’da bir kasaba istasyonunda görev yapan Milos Hrma (Václav Neckár) iyi bir tren istasyon görevlisi olmak isteyen ve ilk gençlik bunalımlarıyla uğraşan bir yeni yetmedir. Zampara, alaycı bir amir olan Hubicka  (Josef Somr ) ile  güvercinleri çok seven istasyon şefi  Max (vladamir valenta)  ile çalışır. Günün birinde demiryolları müfettişi bir şikâyet üzerine başmüfettiş  Zednicek  (Vlastimil Brodský) istasyona gelir ve bütün rezaletler ortaya bir bir dökülür. Savaşı, bürokrasiyi alaycı bir şekilde ele alan bu film küçük insanların savaş olgusuna nasıl baktığını ve cephe gerisinde olan bitenleri görebilmemiz için küçük bir kesit sunuyor. Gayet eğlenceli olduğu halde damakta buruk tat bırakan filmin yönetmenliğini o zamanlar daha 28 yaşında olan Jirí Menzel ise yapmaktadır.

5) İngiltere
Topsy Turvy (Karmakarışık), 1999:

Söz yazarı W.S. Gilbert (Jim Broadbent) ve besteci Albert Sullivan (Allan Corduner).

1880’lerin Londra’sında bir tiyatro işletiyorlardır. Fakat kendi kendilerini tekrar ettikleri için işleri artık eskisi gibi iyi gitmemektedir ve son oyunları bir fiyasko olur. Bundan dolayı aralarında problemler gelişir. Gilbert gelenekçi, Sullivan ise yenilikçi kişiliklere sahiplerdir. Günün birinde W.S. Gilbert alıştığı kalıplardan çıkar ve yeni bir tarzda bir eser yazmaya girişir. Bu eserin adı Mikado’dur. Yönetmenliğini Mike Leight’in yaptığı bu eser, arka planda hem yaratım sürecinin sancılarını hem de o günlerden bugünlere dek değişmeyen şov dünyası gizli yüzünü izleyicilere sunuyor.

6)  Almanya
Der
 Blaue Engel (Mavi Melek), 1930

Immanuel Roth (Emil Jannings) katı, ahlâkçı, yaşlı, disiplin aşığı ve bekâr bir profesördür. Öğrencilerini kendince doğru yola sokmak ve doğru yola girmeyenleri de cezalandırmak için yapamayacağı şey yoktur. Günün birinde öğrencilerini yakalamak ve cezalandırmak için gittiği Mavi Melek gece kulübünde herkesin âşık olduğu kulübün yıldızı Lola (Marlene Dietrich) ile  karşılaşır ve ona âşık olur. Immanuel, Lola ile evlenebilmek için kariyerini bir kenara atıp onunla evlenir ve bu ilişki bu Immanuel’in karakterini erozyona uğratıp onu bir şaklabana çevirir. Belki de Birinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’sının  çöküşünü bu meselle anlatan filmin yönetmenliğini Josef Von Sterneberg yapmıştır. Bu filmin 1930’lu yıllarda izleyiciyle buluşmasıyla Marlene Dietrich uluslararası bir üne kavuşmuştur.

7) Hollanda
Karakter (Karakter), 1997

Büyük harp sonrasının Hollanda’sında genç avukat Katadreuffe, (Fedja van Huêt) acımasız, korkutucu bir mübaşir olan Dreverhaven’ı (Jan Decleir ) öldürme suçuyla tutuklanır. Üstüne üstlük Katadreuffe cinayetin işlendiği gün Dreverhaven’ın ofisinden çıkarken görülmüştür. Sorguya alınan avukat,  Dreverhaven’in gayrı meşru babası olduğunu söyleyerek hikâyesini anlatmaya başlar. Nefret, hayal kırıklığı, engelleri aşmak için yapılması gerekenlerin anlatıldığı film hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını izleyicilere gösterir. Yönetmenliğini  Mike van Diem’in yaptığı film 1998 yılında  “En İyi Yabancı Film” dalında Oscar almıştır.

Bu yazı Arka Kapak dergisinin 26.sayısında yayınlanmıştır.