Enis Batur

Christian Boltanski’nin fotoğraf çalışması 1990 yılından: La Maison Manquante. İki apartmanın arasındaki boşluğu gören bir çalışma bu, bilmem “Eksilmiş Ev” diye Türkçeleştirmek yeterli olur mu? Yıllar sonra, çalışma odamın penceresinden, kentsel dönüşüm rantı gerekçesiyle yıkıldığı tartışılmaz dört katlı apartmandan doğan geçici boşluğun fotoğrafını çekerken ister istemez Boltanski’yi, ama ondan da çok Oktay Rifat’ın Yeni Şiirler’deki “Boş Arsalar”ını düşündüm. “Eksilmiş Ev”i, ağızda çekilmiş bir dişten kalan boşluğa dönüştürmek işte usta şairin hüneri.

Yıkılayazmış olsa da, iyiden iyiye virâne halini alsa da – kalan, kalıntı, yıkıntı hâlâ “ev”den birşeyler taşır, onu göz yorarak, kafa patlatarak zihin perdesinde tamamlamaya, en yeni haline taşımaya çalışabiliriz. Boş arsa, boşalmış arsa, geçmişini tanımamışsak bir sır saklar, tanımışsak boşluğun üstüne gittikçe bulanıklaşır. Bugün arka penceremden gördüğüm “eksilmiş ev”, yıllar boyu bakmadan gördüğüm kütle, sarhoş bir imge belleğimde. İçinde yaşamış olanlar, sıcağı sıcağına dönüp boşalmış arsaya bakacak olsalar: Şimdiden, boşalmış bir ayna değil midir?

Bir sözcük bir başkasının yer’ine neden ve nasıl geçer, anlaması ve anlamlandırması oldukça güç. Yalınkat yakıştırma: Yer’ini alan, kavrama ilişkin temsil yeteneği daha yüksek olduğu için üstünlük (?) sağlamış olabilir. Ataç’ın savaşım ömrüne bakıyorum, yazarlığından, yazın adamlığından bağımsız olarak: Kaçta kaçı Kratylos’tu o cüretkâr adamın? Önerdiği, yarattığı sözcüklerle, yalnızca onlarla ne yazılabilirdi? İşin kolayı, bir olanaksızlığı göstermek, beni oyalayan burada: Ötesi. Kendi kelimelerimizi imâl edebiliyor olmalıydık – madem ki sür(dürül)üyor kulenin inşası.

Bu peşrev, bir tür şaşkınlıktan sözetmek için aslında: 1960’larda devreye giren “yapıntı”nın yerini nasıl ve neden “kurmaca”nın aldığını bilmiyoruz. Dilimizin erleri, yazınerleri poiesisartifexfiction üstünde kafa patlatırken dağılmışlar, birleşememişler: Edgü “kurgu”yu, Karasu “yapıntı”yı, Akşit Göktürk “kurmaca”yı seçmiş, Tahsin Yücel karşılıklardan genellikle uzak durmayı yeğlemişti. Bugün, daha bir oturmuş durumda karşılıklar: Kurguyu daha çok montaj için, kurmacayı fiction için kullanır olduk, yapıntı dilden düştü düşecek. Kendi payıma, kıyamıyorum ‘yapıntı’ya: En azından, ‘yapı’yı da içerdiğini hesaba katarak onu kurmaca yapılar (ya da kurmaca boyutlu olanlar) için koruma altına almak geçiyor gönlümden — Dil, malûm, yalnızca akıl işi sayılmaz.

Ne Raymond Roussel’in Locus Solus’ü, ne Keops piramidi bütün bütüne açımlanabilmiş durumda — açık yapı/t/lar bunlar. Yeniden boşluğuna dönecek olursak, Boltanski’nin La Maison Manquante/Eksilmiş Ev’i en yetkin kurmaca arsası olarak mimlenebilir – kaldı ki bir gün yerküredeki bütün yapıların yıkılacağı gerçeğini ground zero ile gördük de.

Cem İleri’nin E Evi, tek bir noktayı olası bütün başka noktalardan görme olanaksızlığı üzerine bir okuma denemesi. Gerçekte bir quartet’i tamamlama hamlesi (şimdilik): Karasu, Sebald, Sarkis, Ayşe ve Bülent Erkmen – dolayısıyla, burada odaklanılan yapının bir kurmaca bahanesi olarak değerlendirilme olasılığını yoksaymamak gerekir.


E Evi
Cem İleri
Norgunk Yayıncılık

Virginia Woolf “kendine ait bir oda” ile safkan haklı bir savunuda, talepte bulunmuştu; gelgelelim, oda sahibi olmasına eril dünyanın izin vermemesine karşın evi kaplayan, erkeği usul usul uzamdışına iten bir başkası mıydı?

Yazı evleri gördüm, tanıdım. Özellikle ev-li yazarların arasından “iş”lerini, araç gereçlerini (özellikle kitaplıklarını) ayrı mekâna taşımayı seçenler (ya da taşımak durumunda kalanlar) çıktığına tanık oldum – “iş evi”, cinsiyet ayrımı yapmaksızın öne çıkmış bir model.

E Evi’nin yaşamsal alan tanımı hakkında uzunboylu aydınlatmıyor okurunu, E Evi’nin yazarı. Bu özel bölgeye sokulmaktansa, dış cephesinden hareketle bir iç uzam çözümlemesine girişiyor. Paradoksal durum: Yapı Haydar Karabey imzalı, oysa İleri’nin okumaya giriştiği Erkmen’in kurduğu yapı/t. Belki de paradoksu paradoksla yeniyor yazar: Erkmen okuması çerçevesinden haydi haydi taşıyor, Erkmen üzerinden Ferit Edgü’ye, Sevim Burak’a, Roland Barthes’a, quartet’in öteki üçlüsüne açılıyor. Sorgulanan tam hangisi? S/imge olarak Yapı/t mı? Tasarı’dan Tasarım’a, bir yapıdan öbürüne yolalış mı? Her durumda: Kurma süreci.

“E Evi” bir bahane: Cem İleri bir tür soykütük yoklaması için Pinterest uygulaması yürütüyor – adım adım. 

Arka Kapak dergisi 34. sayı